Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/18364
Karar No: 2019/5327
Karar Tarihi: 30.04.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/18364 Esas 2019/5327 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2016/18364 E.  ,  2019/5327 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalı borçlu Hüseyin hakkında takip yaptıklarını, hakkındaki takibin sonuçsuz kaldığını, mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazını 27.01.2005 tarihinde davalı ..."a devrettiğinden, bu tasarrufun iptalini istemiştir.
    Davalı ..., haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Davalı ..., duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
    Mahkemece, borca konu edilen senedin düzenleme tarihinin 15/03/2005 olduğu, iptali istenen tasarruf ise borcun doğumundan önce 27/01/2005 tarihinde yapıldığı ve 2 yıl süre dahilinde de takip yapılmadığı, davalı ..."un diğer davalı ..."in kardeşi ...."nın eşi olan ...."in kardeşi olması ve aradaki akrabalık bağı satışın başlı başına muvazaalı olduğunun kabulü için yeterli olmadığı, davacı tanıkları ...., davalı borçluyu ve alıcı olan diğer davalıyı tanımamakta olup,işlemin muvazaalı olduğu yönünde beyanı bulunmadığı, muvazaya ilişkin davacının yemin delili hatırlatılmış, yemin deliline dayanılmakla davalı alıcı ... yemin davetiyesi çıkartılmış, davalı 31/12/2013 tarihli katıldığı oturumda yemin ettiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili, tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    Bu tür davalardan amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların

    geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
    Bu davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    Somut olayda, davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemiştir.
    Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının Zara İcra Müdürlüğünün 2007/438 sayılı dosyasından takibe geçildiği ve takibin kesinleştiği, Takip dayanağı senedin düzenleme tarihinin 15.03.2005 olmasına rağmen borcun 2004 yılı 12 ve 12 ayında borçluya yapılan hayvan satışından

    kaynaklandığı tanık beyanları ile ispatlandığı, tasarrufun bu tarihten sonra 27.01.2005 tarihinde yapıldığı, borçlu adresinde 20.04.2010 tarihinde yapılan haczın İİK"nnu 105.maddesi kapsamında aciz belgesi niteliğinde olduğu, alacağın gerçek olduğu ve davanın İİK 284.maddesinde öngörülen 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    Davalı üçüncü kişinin borçlunun eniştesinin kardeşi olarak aralarında akrabalık bağı nedeni ile İİK"nun 280.madde kapsamında borçlunun mali durumunu bilebilecek kişilerden olduğu sabit olduğu gibi, Taşınmazın tapudaki satış değeri ile 13.150,00 TL buna ilave 2.257,00 TL ödemede dikkate alınsada taşınmazın bilirkişi tarafından belirlenen 34.800,00 TL arasında misli bedel farkı olduğu ve İİK"nun 278./2-2 maddesine göre iptali gerektiği davacı tarafından ispatlanmıştır.
    Yemini ispat yükü kendisine düşen taraf teklif edebilir. Kendisine ispat yükü düşmeyen tarafın yemin teklif etmesinin hiçbir hukuki sonucu olmayacağı gibi iddia ve savunmasını yemin dışında ileri sürdüğü delillerle ispat eden tarafın yemin teklif etmesine de gerek yoktur. Bu halde, davacı iddiasını ispat etmiş olup ispat külfeti kendisine düşmediği halde, mahkemece resen yemin delili hatırlatılarak üçüncü kişiye yemin eda ettirilmesi usule aykırı olduğu gibi bu yeminin karara dayanak yapılması da isabetsiz olmuştur.(HGK 17.01.2019 2017/17-1561 Esas 2019/11 Karar)
    Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan, davacı alacaklının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 30.04.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi