Esas No: 2022/6674
Karar No: 2022/7766
Karar Tarihi: 15.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/6674 Esas 2022/7766 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/6674 E. , 2022/7766 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 3. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesinin 11.03.2020 tarihli ve 2020/198 Esas, 2020/323 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 05/07/2021 tarihli ve 2020/1454 Esas, 2021/1759 Karar sayılı kararıyla İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve eksikliğin giderilerek sonucuna göre yeniden karar verilmesi için dosyanın Mahkemesine iadesine karar vermiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı doğrultusunda yeniden yapılan yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının Türkiye Kömür İşletmeleri'ne (TKİ) bağlı linyit kömür üretiminde faaliyet gösteren, Park Teknik A.Ş. çalışanı olduğunu, en başından beri davalının asıl işçisi olmasına rağmen muvazaalı olarak alt işveren işçisiymiş gibi gösterilerek haklarının kısıtlandığını, toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanması gerektiğini, davacının işyerinde imzalanan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan sendikaya üye olduğunu, işçilik alacakları talep ettiğini beyanla davanın kabulünü talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı ve husumet itirazında bulunduklarını, müvekkilinin işi anahtar teslim iş olarak verdiğini, ihale makamı olan Kurumun herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, çalışanların emir ve talimatları ihaleyi alan firmadan aldıklarını, davacının Kurum işçisi olmadığını, davacının Kurumun tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanmak istediğine dair bir talebi bulunmadığını, Kurumda aldatma kastının bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
2.İhbar olunan Şirket vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin İdare tarafından açılan ihaleleri kazanarak kömür üretim işi yaptığını, davalı ile müvekkili Şirket arasındaki ilişkinin ihale usulü ile hizmet alımı işi olduğunu ve muvazaanın söz konusu olmadığını, davacının müvekkili Şirket çalışanı olduğunu, davacının sendika ile müvekkili arasında imzalanmış olan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlandığını ve herhangi bir hak kaybının söz konusu olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçersiz olduğu ve davacının baştan itibaren Kurum işçisi olarak Kamu-İşletmeleri İşverenleri Sendikası ile Maden İş Sendikası arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne dair kararın davalı vekilince istinafı üzerine; Bölge Adliye Mahkemesince davacının sendikaya üyeliğinin alt işverene bildirildiği ancak asıl işverene bildirim yapılıp yapılmadığının anlaşılamadığı, ayrık durumlar haricinde davacının sendikaya üye olmadan veya dayanışma aidatı ödemeden toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olmadığı bu nedenle öncelikle davacının sendikaya üyeliğinin asıl işverene bildirildiği tarihin davalı işyerinden ve ilgili sendikadan detaylı bir şekilde araştırılması, o dönemdeki toplu iş sözleşmesine göre davacının hangi tarihten itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlanacağının belirlenmesi ve bundan sonra yapılacak hesaplamaya göre eğer ödenmemiş alacakları varsa hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle karar kaldırılarak dosyanın Mahkemeye iadesi üzerine, İlk Derece Mahkemesince davacının ihbar olunan Şirkette çalıştığı, Maden-İş Sendikasına üye olduğu, davalı Kurum ile ihbar olunan arasında muvazaa ilişkisinin sabit olduğu, davalı Kuruma yazılan müzekkerede davacının sendika üyeliğinin davalı Kuruma bildirilmediği, Maden–İş Sendikasına yazılan müzekkerede Sendikanın işçinin sendika üyeliğinin asıl işverene bildirilmesi usulünün olmadığı, bu sebeple davalı Kuruma davacının üyeliğinin bildirilmediği anlaşıldığından davacının toplu iş sözleşmesinden doğan alacak taleplerinin reddine, davacı 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkında Kanun (6772 sayılı Kanun) gereği ilave tediye alacağına hak kazandığından davanın kısmen kabulüne dair hüküm kurulmuştur.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesi ile asıl işverene sendika üyeliğine ilişkin bildirim yapılmadığı hâlde davacı ile aynı durumda olan yüzlerce çalışma arkadaşının açmış olduğu davaların lehlerine sonuçlandığını ve toplu iş sözleşmesi kaynaklı alacaklarını aldıklarını, hâl böyleyken bir anda tüm kademeli yargı mahkemelerinde görüş değiştiğini, bu durumun mağduriyet, ikilik yaratıp yargıya güven duygularını zedelediğini, birebir aynı olan ve aynı dönemde açılmış davaların kazanılarak kesinleştiğini, işbu davanın emsal davalar ile çelişmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, Hukuk Genel Kurulu kararında dahi işçinin toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan haklardan yararlanması için muvazaa olgusunun varlığının yeterli olduğuna ve sendika üyeliğine ilişkin bildiriminin aranmadığına karar verildiğini belirterek hatalı olan İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kanuni düzenlemelere uygun olarak ilk davalardaki gibi davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile muvazaa olmadığının Yargıtay kararları ile de ortaya konulduğunu, davacı Kurum personeli olmadığından ilave tediye ücretine hak kazanmadığını, hesaplamaya esas alınan ücretin tespitinde hata yapıldığını, net ücret üzerinden karar verilmesi gerekirken brüt ücrete göre hüküm kurulduğunu, faiz başlangıç ve faiz türlerinin de hukuka aykırı olduğunu, Mahkemece yargılama gideri, harçlar ve vekâlet ücreti hesaplamalarının hatalı yapıldığını belirterek hatalı olan İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamındaki bilirkişi raporlarına göre davalı Kurumun hizmetin yürürtülmesine ilişkin teknolojik imkanları, araç gereç ve ekipmanları itibarıyla ihbar olunan Şirketten daha üstün durumda olduğu, asıl işin alt işverene verilebilmesinin en önemli şartının; verilen işin, işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerden olması şeklinde belirlenebileceği, ancak davalı ve ihbar olunan Şirket arasında kanuna uygun bir asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmadığından davacının başlangıçtan itibaren Türkiye Taşkömürü İşletmeleri Genel Müdürlüğü işçisi olarak kabulünün doğru olduğu, buna göre İlk Derece Mahkemesinin ilave tediye alacağının kabulüne dair kararının isabetli bulunduğu, davacının toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmasına yönelik talebi yönünden ise Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 23.06.2021 tarihli, 2021/6396 Esas, 2021/10706 Karar sayılı ilâmının da Dairenin kararını teyit edecek nitelikte olduğu, dosya kapsamına göre davacının sendika üyeliğinin Kuruma bildirilmediğinin anlaşıldığı bu nedenle toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olmadığı, kaldırma kararı sonrası hükme esas alınan ek raporun denetime elverişli olduğu, işyeri ve kurum kayıtlarına ve bu arada sunulan ücret bordrolarına ve 6552 Sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun'da (6552 sayılı Kanun) yeraltı maden işçileri için öngörülen ücret düzenlemelerine uygun olarak düzenlenmiş olduğu ve herhangi bir hesap hatası içermediği, ayrıca hükmedilen alacaklarda faizin niteliği ve faiz başlangıç tarihlerinde ve hükmün fer'î sonuçlarına ilişkin harç, yargılama gideri, ücreti vekâlet düzenlemelerinde ve brüt olarak karar verilmesinde hatalı bir uygulamaya rastlanılmadığı gerekçeleriyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesi ile emsal davalarda asıl işverene sendika üyeliği bildirimi yapılmadığı hâlde davaların kabulüne karar verildiğini ve kararların kesinleştiğini, bu davada aksi yönde karar verilmesinin mağduriyet ve ikilik yarattığnıı, yargıya güven duygularını zedelediğini, Hukuk Genel Kurulu kararında dahi işçinin toplu iş sözleşmesinden yararlanması için muvazaa olgusunun varlığının yeterli olduğuna ve sendika üyeliğinin bildiriminin aranmadığına karar verildiğini belirterek hatalı olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını ve emsal davalarda olduğu gibi davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek muvazaa olmadığını, Kurum personeli olmayan davacının ilave tediye ücretine hak kazanmadığını, hesaplamaya esas alınan ücretin tespitinde hata yapıldığını, net ücret üzerinden karar verilmesi gerekirken brüt ücrete göre hüküm verildiğini, faiz başlangıç ve faiz türlerinin de hukuka aykırı olduğunu, yargılama gideri, harç ve vekâlet ücreti hesaplamalarının hatalı yapıldığını belirterek hatalı olan İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı, muvazaalı olduğu durumda sendika üyeliğinin asıl işverene bildirilmemesi hâlinde asıl işverenin tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanılıp yararlanılamayacağı ve ayrıca davacının ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususlarındadır.
2. İlgili Hukuk
4857 sayılı İş Kanunu, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 6100 sayılı Kanun.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 15.09.2021 tarihli ve 2021/7688 Esas, 2021/11983 Karar sayılı ilamı.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 23.02.2022 tarihli ve 2022/1773 Esas, 2022/2225 Karar sayılı ilamı.
Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 10.11.2016 tarihli ve 2016/26170 Esas, 2016/25527 Karar sayılı kararı ile aynı seriye ait 107 karar.
3. Değerlendirme
Bir üst başlıkta yapılan açıklamalar ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı Kurum ile dava dışı alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle ilave tediye alacağının hüküm altına alınması yerindedir. Ancak davacının sendika üyeliği davalı asıl işverene bildirilmemiş olup bu hâlde davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanması mümkün değildir. Dairemizin emsal kararları da bu doğrultudadır. Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen hukuki gerekçelerin dosya kapsamına uygun olduğu ve verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Taraflarca ileri sürülen temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden usul ve kanuna uygun kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraflar vekillerinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.