Esas No: 2022/6716
Karar No: 2022/7888
Karar Tarihi: 15.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/6716 Esas 2022/7888 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/6716 E. , 2022/7888 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
İlk Derece Mahkemesi tarafından reddedilen ve davacı tarafça temyize konu edilen miktar 2.133,31 TL olup bu miktarın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 341 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, karar tarihi itibarıyla ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 5.880,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1992 yılında davalı kurumda işçi olarak çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin 21.05.2018 tarihli fesih bildirimi ile sona erdirildiğini, haksız fesih sebebiyle işe iade davası açıldığını, mezkur davada; " fesih tarihi itibariyle işe iade davası bakımından en azından geçerli nedenin bulunduğu, gerekçesi" red kararı verildiğini ve kararın istinaf incelemesinden geçmek suretiyle kesinleştiğini, işe iade davasında feshin geçerli kabul edilmesi ve bu kararın kesinleşmesi karşısında, kesin hükmün bağlayıcı olması sebebi ile davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığını, davacının iş sözleşmesinin fesih tarihi itibarıyla 8 günlük ücretinin ödenmediğini, kullandırılmayan izin hakkına ilişkin ücretin de kendisine ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı alacakları ile, yıllık izin ücreti alacağı ve ödenmeyen ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili dava dilekçesinde; davanın kanuni süre içerisinde açmadığından zamanaşımı def'inde bulunduklarını, her ne kadar davacı tarafından açılan işe iade dosyasında davacının işten çıkarılma nedeninin en azından geçerli neden olarak kabul edilmiş ise de Yargıtay kararları ve doktrine göre haklı sebep sayılmadığını, davacının işten çıkarılmasının tamamen haklı nedenlere dayalı olduğunu, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmasının mümkün olmadığını, davacının müvekkili İdareden hiçbir alacağının bulunmadığını, kendisine hak ettiği tüm yasal ödemelerin yapıldığını beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 05.11.2020 tarihli ve 2019/621 Esas, 2020/505 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafından açılan işe iade davası neticesinde feshin şüphe feshi niteliğinde olduğu hususunun kesinleştiği, kesin hükümde dikkate alınınca kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacağının kabulüne, ücret alacağının ise feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacının iş sözleşmesi kendi kusuru nedeniyle haklı olarak feshedildiğini, dolayısıyla davacının kıdem ve ihbar tazminatı talep hakkının bulunmadığını, Mahkemece itirazlarımız dikkate alınmadan hatalı bilirkişi raporuna istinaden karar verildiğini, davacının hak kazandığı tüm yıllık izinlerinin kullandırıldığını, hüküm altına alınan kıdem tazminatının hesaplamasının hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 08.07.2021 tarihli ve 2021/127 Esas, 2021/1091 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararı yerinde görülerek davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 18.10.2021 tarihli ve 2021 /10328 Esas, 2021/14430 Karar sayılı ilâmı ile özetle, davacı işçinin fesih nedeni yapılan eyleminin dosya kapsamı ile sabit olduğu, davalı işyerinin kamu kurumu niteliği de gözetildiğinde, davalı işverenin fesihte haklı olduğunun kabul edilmesi gerektiği ve bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatına yönelik taleplerin reddinin gerektiği gerekçesiyle karar bozularak dosya kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilâmına uyularak, davalı işverenin fesihte haklı olduğu kabul edilerek davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin ayrı ayrı reddine, ücret alacağıma yönelik talebinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, davacının yıllık ücretli izin alacağına hak kazandığı kabul edilerek, 25.02.2020 tarihli bilirkişi ek raporunda da tespit edildiği gibi davacının hizmet süresine göre hak kazandığı 23 günlük yıllık izin bakımından hesap edilen miktarın net 2.133,31 TL olduğu gerekçesi ile söz konusu bilirkişi raporunda hesaplanan yıllık izin ücreti alacağı hüküm altına alınmıştır.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davaya konu fesih sebebinin ... 2.İş Mahkemesinin 2018/255 Esas 2018/583 Karar sayılı kararında ayrıntılı olarak irdelenmiş olduğunu ve işverenin iş sözleşmesini geçerli sebebe dayalı olarak feshettiğinin kabulü ile davanın reddine karar verildiği, söz konusu kararın istinaf denetiminden geçerek kesinleştiğini, dolayısı ile davacının iş akdinin feshinin haklı nedene dayalı olup olmadığının işe iade davasında tartışılmayıp, eldeki bu davaya bırakıldığı yönündeki değerlendirmenin hatalı olduğunu, işe iade davasında feshin “geçerli” kabul edilmesi ve bu kararın kesinleşmesi karşısında, kesin hükmün bağlayıcı olması sebebi ile davacı müvekkilinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığını, aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriği, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı işçinin fazla çalışma miktarının doğru belirlenip belirlenmediğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'da (keza mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda) usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibarıyla bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
3. Değerlendirme
1. Dairemizin yerleşik kararlarında da belirtildiği gibi bozulan karar, sonradan verilen kararın eki niteliğinde değildir. Hüküm bozulmakla tamamen ortadan kalkar. Hükmün bozulması üzerine mahkemece, davacının talep ettiği tüm alacaklarla ilgili kabul veya ret yönünde yeniden hüküm kurulmalıdır.
2. Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtayın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme uyma kararını kaldırarak direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalan bölümleri hakkında da yeni bir karar veremez. Bozmaya uyulmakla bozma lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğmuş olur. Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
3. Mahkemece, bozma ilâmı doğrultusunda, yukarıda yapılan açıklamalara uygun şekilde hüküm kurulduğu, bozmaya konu alacak yönünden bozma gereklerinin de yerine getirildiği anlaşılmıştır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davacı Temyizi Yönünden
Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,
B. Davacı Temyizi Yönünden
Uyulan bozma kararı gereğince tesis edilmiş İlk Derece Mahkemesi kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik olmamasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmamasına göre yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
15.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.