10. Hukuk Dairesi 2013/1945 E. , 2013/3002 K.
"İçtihat Metni"......
Dava, trafik kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir ve yapılan ödemelerin davalılardan müteselsilen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekilinin, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, hukuki nitelikçe trafik kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan aylık ve yapılan ödemelerin 1479 sayılı Kanunun 63. maddesi kapsamında davalılardan müteselsilen tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece, zararlandırıcı sigorta olayına karışan araç sürücüsü 5/8 kusurlu olduğu kabul edilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
1479 sayılı Kanunun 63. maddesi hükmüne göre “Sigorta Şirketleri” Bağ-Kur’un rücu hakkını haiz bulunduğu “diğer sorumlular” kapsamındadır.
Bağ-Kur’a anılan madde ile tanınan rücu hakkı Kanundan doğan bağımsız bir rücu hakkı vasfında olup, tazmin sorumlularının sigortalı ya da hak sahiplerine yapmış oldukları ödemelerin rücu alacağından düşülmemesi gerekmekte ise de; Sigorta Şirketlerinin 2918 sayılı Kanun kapsamında poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle poliçe limitini teşkil eden miktar, Kurumun rücu davasından önce sigortalı ya da hak sahiplerine ödediğinin geçerli belgelerle kanıtlanması durumunda; Sigorta Şirketlerinin mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından ödediği miktar kadar sorumlu tutulmaması gerekir.
Ne var ki, Sigorta Şirketi tarafından poliçeye dayalı olarak sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemenin; .....’a tanınan Kanundan doğan rücu hakkının sigortalı ya da hak sahiplerine tanınan haktan bağımsız olarak kullanılması, başka
./..
-2-
bir anlatımla halefiyet ilkesine dayanmaması nedeniyle 1479 sayılı Kanunun anılan maddesi kapsamındaki diğer tazmin sorumlularının tavan sınırlamasına tabi olmayan sadece sigortalı ya da hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin değeri ve buna uygulanan kusur payı ile sınırlı bulunan sorumluluklarında rücu alacağından düşülemeyeceği de açıktır.
Davada somutlaşan olayda; davalı ... şirketi, hak sahiplerine poliçe limiti kapsamında 24.456,00 TL ödeme yapıldığını belirttiğinden, poliçe limitinden belirtilen meblağ düşüldükten sonra bakiyeye hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Davalı ... şirketi tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa tarih ve miktarı dayanağı belgeler ile özellikle imzalı ve onaylı dekont örnekleri getirtilerek yöntemince araştırıldıktan sonra, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, ödeme iddiası yöntemince araştırılmadan eksik araştırma sonucu karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Her ne kadar 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 39. maddesinde; “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malül veya vazife malülü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için, Kurum, zarara sebep olan üçüncü kişilere rücu edilir” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 1479 sayılı Kanunun 63. maddesinin olduğu gerçeği de bozma üzerine yürütülecek yargılama sürecinde göz önünde bulundurulmalıdır.
Diğer taraftan, davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmesine rağmen, anılan davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi de ayrıca isabetsizdir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
....