1. Ceza Dairesi 2021/10220 E. , 2021/14584 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Kasten öldürme
HÜKÜMLER : 1) ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/12/2018
tarih ve 2014/347 Esas - 2018/728 Karar sayılı
kararıyla; sanık ... hakkında; maktul
Zeki"ye yönelik kasten öldürme suçundan 765 sayılı
TCK"nin 448 ve 31. maddeleri uyarınca 24 yıl hapis
cezası ile cezalandırılmasına dair kararı.
2) ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza
Dairesinin 31/05/2019 tarih ve 2019/1092 Esas -
2019/1588 Karar sayılı kararıyla; istinaf
başvurularının esastan reddine dair kararı.
3) Yargıtay 1. Ceza Dairemizin 16.03.2021 tarih ve
2020/216 Esas - 2021/4256 Karar sayılı hükmün
onanmasına ilişkin kararı.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Dairemizin 16.03.2021 tarih ve 2020/216 Esas - 2021/4256 Karar sayılı temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanması ilamına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 21.06.2021 tarih ve 2021/388 sayılı itiraznamesi ile;
Sanık ... hakkında maktul ...’ye yönelik kasten öldürme suçundan 765 sayılı TCK"nin 448 ve 31. maddeleri uyarınca 24 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair ... 2. Ağır Ceza Mahkemesince kurulan hükme yönelik olarak sanık müdafii tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine dair... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 31/05/2019 tarih ve 2019/1092 Esas - 2019/1588 Karar sayılı kararının, sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, yapılan incelemede, Dairemizin 16.03.2021 tarih ve 2020/216 Esas - 2021/4256 Karar sayılı temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanmasına karar verildiği,
Dairemizin onama yönündeki kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 21.06.2021 tarihinde;
"1) Suçun sanık ... tarafından işlenip işlenmediğinin hiç bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya konulması bakımından eksik incelemeyle karar verildiğine ilişkin olarak;
Ceza hukukunun amacı maddi gerçeği hiç kuşkuya meydan bırakmadan bulmaktır. Küçük bir şüphenin bulunduğu bir yerde mahkûmiyet hükmünün kurulması beklenemez.
Mahkemece, sanık tarafından ileri sürülen savunma doğrultusunda alınan Kırşehir Devlet Hastanesi tarafından gönderilen belgenin temin edilmiş bir belge olduğundan bahisle, tanıkların sonradan değiştirdikleri ilk beyanlarına itibarla mahkumiyet kararı verilmişse de, Kırşehir devlet Hastanesinden gönderilen yazı resmi bir kurum tarafından gönderilen resmi bir belge olup, buna ilişkin ayrıntılı bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Resmi yazı ekinde gönderilen Acil Poliklinik Defter fotokopisindeki kayıt tarihi 09/05/2004, saati ise 16.14"tür. Maktulün öldürüldüğü tarih de 09/05/2004 olup olay saati 19.15 sıralarıdır. Buna göre sanığın gerçekten Kırşehir Devlet Hastanesinde belirtilen tarih ve saatte aynı yerde muayene olduğu hiç bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya konulursa, her iki yer arasındaki mesafe de dikkate alındığında, suçun sanık tarafından işlenmesinin mümkün olmadığı ortaya çıkacaktır.
Bunun için yapılması gereken, ilgili devlet hastanesinden Acil Poliklinik Defteri aslının getirtilerek, kayıt üzerinde bir oynama olup olmadığı, sonradan ekleme veya çıkarma bulunup bulunmadığı, hasta kayıtlarının beyana göre mi yoksa ibraz edilen kimlik belgesine göre mi yapıldığı, prosedürün ne şekilde olduğu, kişinin tedavi gün ve saatinde orada olduğunu kanıtlayacak başkaca bir kayıt veya görüntü olup olmadığı konusunda bilirkişi raporu alındıktan ve sanığın aynı gün Kayseri"de olduğuna ilişkin olarak bildirdiği tanıkların usulüne uygun dinlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesidir.
Ayrıca, sanığın aynı tarihte kullandığı bir cep telefonu olup olmadığı da araştırılarak, HTS kayıtları yönünden de bir incelemeye dosyada rastlanılamamıştır.
Bu yönüyle, eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğinden, sanık lehine itiraz yoluna başvurmak gerekmiştir.
2) Sanık hakkında haksız tahrik indirimi yapılmamasına ilişkin olarak;
Mahkeme gerekçesinde; "Maktul ..."nin sanık ..."ün kayınbiraderi olan ... ..."yı yaraladığı, bu nedenle taraflar arasında husumet bulunduğu yönünde zabıta araştırması ve gazete haberi mevcut ise de;" denilmek suretiyle sanık ile maktul arasındaki husumete ve haksız tahrik nedenine işaret edilmekle birlikte, sanığın suçu inkar etmesi ve böyle bir olayın olmadığını savunması karşısında olayda haksız tahrik bulunmadığı kabul edilmiştir. Sanığın savunmasının tamamen suçu inkara yönelik olması ve haksız tahrik nedenini ileri sürmemesi halinde dahi, haksız tahrik nedeninin dosyadan anlaşılması durumunda, haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerekir. Dosyada geçen beyan ve açıklamalardan olay öncesinde, maktulün, sanığın kayın biraderini yaraladığı açıkça anlaşılmaktadır. Sanığın suçunu inkar etmesi, hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasına engel oluşturmayacağından, bu yönüyle de, sanık lehine itiraz yoluna gidilmesine" ilişkin; gerekçeleri gösterilmek suretiyle itiraz yoluna başvurulduğu anlaşılmakla,
05.07.2012 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun"un 99. maddesiyle 5271 sayılı CMK"nin 308. maddesine eklenen 2 ve 3. bentler ile aynı Kanun"un 101. maddesi gereğince dosyanın itirazen incelenmek üzere Dairemize gönderilmesi üzerine yapılan incelemede;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Dairemizce verilen temyiz isteminin reddi ile hükmün onanmasına ilişkin kararı usul ve yasaya uygun olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz gerekçeleri yerinde görülmediğinden İTİRAZIN REDDİNE, dosyanın itiraz konusunda karar verilmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01/12/2021 gününde oy birliği ile karar verildi.