17. Hukuk Dairesi 2016/7571 E. , 2019/5317 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 30.04.2019 Salı günü davacı vekili Av. .... ile davalılar vekili Av. ... geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ... İnşaat Proje Orm. Ürn. Elek. Elektronik Bil. Hizm. Gıda İth. İhr. San. Ve Tic. Ltd. Şti. hakkında takip başlatıldığını, takibin semeresiz kaldığını, mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazı davalı ..."e devrettiğinden, bu tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemenin, davanın husumetten reddine ilişkin ilk kararı, dairemizin 05.11.2013 tarih 2012/12075 Esas 2013/15090 Karar sayılı ilamı ile, borçlu davalı şirketin dava dışı arsa sahibi ... ile yapmış olduğu kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince kendisine kalması gereken bağımsız bölümü alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisi adına tescil ettirmeden 3. kişi konumunda olan diğer davalıya satıp onun adına tescil ettirdiğini öne sürerek yapılan bu işlemin iptalini talep ettiği, dosya içeriğinden, dava dışı arsa sahibi ... ile borçlu davalı
şirket arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre borçlu şirkete kalması gereken 20 nolu dairenin 19.07.2007 tarihinde tapu sicil müdürlüğünde, arsa sahibi ... tarafından davalı ..."e satılmış olduğu anlaşıldığı, dava konusu tasarruf ilk bakışta borçlu ile ilgisi olmayan üçüncü kişiler arasında yapılmış görünmesine rağmen, gerçekte bedeli borçlunun mal varlığından çıkmış fakat karşılığı borçlu davalının mal varlığına dahil edilmediği, bu durumda yapılan işlemin tasarrufun iptali davasına konu olması gerekeceğinin kabulü ile davanın esasına girilerek tarafların delillerinin toplanması ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından bahisle bozulmuş, bozmadan sonra mahkemece, satışın ivazsız olmadığı, borçlu ile üçüncü kişi arasında bir yakınlık ve organik bağ bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı) Genellikle, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Somut olayda, dava konusu satışın ivazsız olmadığı, üçüncü kişi ile borçlu arasında tasarrufun iptalini gerektirecek bir akrabalık ve yakınlık olduğu davacı
tarafından ispatlanmamış olmakla birlikte İİK"nun 278/3-2 bendine göre "Aktin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitlerin batıl olacağı belirtildiği halde mahkemece dava konusu taşınmazın satış tarihindeki değeri belirlenerek böyle bir değerlendirmenin yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, konusunda uzman bilirkişiler aracılığı ile dava konusu taşınmazın 19.10.2007 tarihindeki değeri belirlenerek, davalı ..."in çektiği konut kredisi ve ödemeler de dikkate alınarak ivazlan arasında bir mislini aşan bir bedele farkı olup olmadığı tesbit edilerek, oluşacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 30/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.