14. Hukuk Dairesi 2019/1232 E. , 2019/7485 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 20.08.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının murisi ... ’un paylı halde maliki olduğu 202 ada 41 parsel sayılı taşınmazın yola çıkışının olmadığını ileri sürerek davalılara ait 202 ada 12, 13 ve 43 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Davalı ... vekili davacının lehine geçit hakkı tesisi istediği taşınmazın geçit hakkına ihtiyacı olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ..., davacının lehine geçit hakkı tesisi istediği taşınmazın geçit hakkına ihtiyacı olmadığını, daha önce ...’a ait taşınmazdan geçit hakkı tesis edildiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini dile getirmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, dava konusu, 202 ada 41 parsel sayılı taşınmaz lehine aynı yerde bulunan ve fen bilirkişisinin 09/05/2014 tarihli raporunda 1. güzergah olarak sarı renkle gösterdiği, 202 ada 43 parsel sayılı taşınmazın içinde 1B ile gösterilen 109,58 m2 ve 202 ada 12 parselde sayılı taşınmazın içinde 1A ile gösterilen 667,86 m2 yüzölçümlü, 3 metre eninde ve toplamda 259,14 metre uzunluğundaki güzergahtan geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Elbirliği halinde mülkiyette, mirasçılar arasında ortaklık bağı vardır. Bu kişiler mirasçı sıfatı ile bir mala veya hakka birlikte malik olmak durumundadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 701 ila 703. maddeleri uyarınca bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği bulunmadığından ortaklardan her birinin eşya üzerinde doğrudan bir hakkı da yoktur.Bu anlatımın doğal sonucu olarak da mülkiyet bütünüyle ortakların tümüne aittir. Elbirliği mülkiyetinde malikler mülkiyet payını ayırmadığından eşya üzerinde paydaş değil ortaktır. Yine bu tür mülkiyette işin özelliği gereği ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır.Şayet davalı olacaklarsa davanın ortakların tümü aleyhine açılması gerekir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununda bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki açtığı bu davaya devam edilebilmesi için kural olarak öteki ortakların açılan davaya olur vermeleri ya da davanın miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile sürdürülebileceği benimsendiğinden ve dava ehliyetinin varlığı mahkemece re’sen araştırılması gereken hususlar arasında bulunmaktadır.
Somut olaya gelince; davacı tarafından, lehine geçit hakkı tesisi talep edilen 202 ada 41 parsel sayılı taşınmazda davacının murisi ...’un 2/3 payı üzerinde elbirliği halinde malik olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacı tarafından, lehine geçit hakkı tesisi talep edilen 202 ada 41 parsel sayılı taşınmazın paylı halde maliki olan muris ...’un İncesu Sulh Hukuk Mahkemesinin 10.01.2003 tarih 2003/7 Esas 203/8 Karar sayılı mirasçılık belgesindeki adı yazılı mirasçılar ...,...,..."un davaya ilişkin olurlarının alınması bu mümkün olmazsa 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca miras şirketine temsilci atanması için davacıya usulüne uygun süre verilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, elbirliği maliklerinin davaya muvafakatleri veya tereke temsilcisi aracılığı ile davanın sürdürülebileceği gözardı edilerek taraf teşkili sağlanmadan çekişmenin esasının incelenip yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün belirtilen nedenle bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.11.2019 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davacı vekili, ... Ada 41 Parsel sayılı taşınmazın 2/3 payının müvekkilinin murisine ait olduğunu, muristen kalan taşınmazların mirasçılar arasında taksim edildiğini ve bu taşınmazın müvekkiline bırakıldığını, fiilen müvekkili tarafından kullanılan taşınmazın genel yola çıkışının bulunmadığını belirterek, davalının 202 Ada, 13 Parsel sayılı taşınmazı üzerinden geçit kurulmasını talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davalıların maliki bulunduğu ... Ada, 12 ve 43 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Hüküm, lehine geçit hakkı kurulan 202 Ada 41 parsel sayılı taşınmazın iştirak halinde mülkiyete tâbi bulunması ve maliklerin tamamı tarafından dava açılmaması nedeniyle, taraf teşkili sağlanmadığından sayın çoğunluğun görüşüyle bozulmuştur.
Mülga 743 sayılı Kanunu Medeninin iştirak halinde mülkiyetin hükümlerini düzenleyen 630. maddesine ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 702. maddesine göre; aksine bir hüküm bulunmadıkça, bir mala iştirak halinde malik olan ortaklar, haklarını ve özellikle malik oldukları şeyde tasarruf yetkilerini ancak oybirliğiyle verecekleri karar mucibince kullanılabilirler.
11.10.1982 tarihli ve 1982/3 Esas, 1982/2 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da, mirastan doğan iştirak halindeki mülkiyet ortaklarından birinin ya da birkaçının kendi adına 743 sayılı Kanunu Medeninin 618. maddesi hükmüne dayanarak üçüncü kişilere karşı açtığı elatmanın önlenmesi davalarında, davanın yürütülebilmesi için diğer ortakların muvafakatının alınması ya da 743 sayılı Kanunun 581. maddesi hükmü uyarınca bir mümessil tayini gerektiğine, ortaklardan birinin tek başına davaya devam edemeyeceğine karar verilmiştir.
1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 702. maddesinde, mülga 743 sayılı Kanununun 630. maddesinde yer almayan bir hükme dördüncü fıkra olarak yer verilmiştir. Bu hükme göre; bir mala, iştirak halinde ortak olanlardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir ve bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.
702. maddeye eklenen bu fıkranın gerekçesinde: Bu yeni fıkra ile ortaklardan her birinin, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği, bu korumadan da bütün ortakların yararlanacağı; yeni eklenen bu fıkra ile uygulamadaki ihtiyacın karşılandığı; 743 sayılı Kanunun 630. maddesindeki hüküm nedeniyle, içtihatlar ile çözülmesinde güçlük çekilen bir sorunun giderildiği; iştirakli (elbirliği) mülkiyet kurumuna yöneltilen eleştirilerin en önemlisini giderecek bir hükmün getirildiği; iştirakli mülkiyet ortaklarından her birinin, ortaklığa giren hakları dava yolu ile veya diğer yollarla koruma yetkisine sahip olacağı; bu korumadan bütün ortaklar yararlanacağı, fakat davacının davasını kaybetmesi halinde, bu durumdan diğer ortakların haklarının etkilenmeyeceği açıkça belirtilmiştir.
Maddenin gerekçesinde de belirtildiği gibi, mirasta terekenin tâbi olduğu elbirliği mülkiyetine yöneltilen en güçlü eleştiri, birlikte hareket etme zorunda olmaları nedeniyle mirasçıların bireysel olarak terekedeki hakların korunması amacıyla hareket edememeleriydi. Maddeye eklenen dördüncü fıkra, bu eksikliği giderme amacına yönelik olarak getirilmiştir. Olağan koruma eylemleri ve buna bağlı olarak onarımlar, mahsullerin toplanması ve bozulacak olanların satılması, acele olarak yapılması zorunlu bulunan işlemin yerine getirilmesi, elatmanın önlenmesi, tapu sicilinde hak sahipliğinin belirlenmesi gibi taksimi mümkün olmayan talepler, ortaklardan her biri tarafından müstakil bir şekilde dava yoluyla ileri sürülebilmelidir.
Yukarıda da belirtildiği gibi; geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz birlikte mülkiyete konu ise dava ortaklardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Birlikte mülkiyete konu bir taşınmaz lehine geçit talep edilerek dava açılması ve davanın kabulü halinde, bu taşınmazın genel yola çıkışı sağlanacağından, dava açmayan diğer ortaklar da malik oldukları taşınmaz lehine tesis edilen bu geçit güzergahından faydalanabilecektir.
Davanın kabulü halinde, lehine geçit tesis edilen taşınmazın genel yola çıkışı sağlanacağından bu karar taşınmazın durumunu iyileştirici niteliği haizdir. Mahkemece takdir olunacak geçit bedelinin ödenmesinden davayı açan ortak sorumlu olacağından, diğer ortakların haklarına bir halel gelmez. Bu sebeplerle, birlikte mülkiyete tâbi bir taşınmaz lehine geçit talep edilmesi halinde ortaklardan birinin davacı tarafta yer alması yeterli olup tamamının davada yer almalarına gerek yoktur. Bu değerlendirme, 4721 sayılı Kanunun 702. maddesine eklenen dördüncü maddenin sözü ve ruhuyla da uyumludur.
Açıklanan nedenlerle, lehine geçit talep edilen taşınmazda ortak bulunan davacının, tek başına geçit hakkı kurulması davası açabilmesi mümkün olup, davanın esasıyla ilgili temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmesi gerekirken, davacı taraf yönünden taraf teşkili sağlanmadığı gerekçesiyle hükmün bozulması yönündeki sayın çoğunluğun kararına katılamıyorum.