Esas No: 2021/5350
Karar No: 2022/37
Karar Tarihi: 11.01.2022
Danıştay 10. Daire 2021/5350 Esas 2022/37 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2021/5350 E. , 2022/37 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/5350
Karar No : 2022/37
TEMYİZ EDENLER (DAVACILAR) : 1- Kendi adına asaleten; …, …,
…, …'e velayeten …
2- …
3- ..
4- …
5- …
6- …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Üniversitesi / …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN MÜDAHİLLER
(DAVALI YANINDA) : 1- …
2- …
3- …
VEKİLİ : Av. …
4- … Sigorta Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMLERİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:.., K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından; yakınları olan …'in geçirdiği trafik kazası sonrasında Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezinde tedavisi devam etmekte iken "acinebacter" isimli bakteri bulaşması sonucunda vefat ettiğinden ve olayda idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı iddia edilen zararlara karşılık …'in kızları …'e 1,00 TL, …'e 1,00 TL, …'e 1,00 TL, …'e 1,00 TL ve eşi …'e 1,00 TL olmak üzere toplam 5.00 TL (miktar arttırımı ile 576.829,88 TL) maddi tazminat ile çocuklarından her biri için 50.000,00 TL, eşi ... için 100.000,00 TL, babası ... için 50.000,00 TL, kardeşleri ..., ..., ... ve ... için ayrı ayrı 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden (10/09/2017) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; taraflara tebliğ edilerek itirazlarının alındığı … Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan … tarih ve … sayılı Adli Tıp Kurumu raporu ve dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde davacıların yakını ...'in ölümünde davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu sonucuna varıldığı, maddi tazminat istemleri yönünden, müteveffanın eşi ve kızlarının destekten yoksun kalma zararlarının hesaplanması amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan raporda, davacı eş ... için 364.604,41 TL, kızları ... için 42.444,09 TL, ... için 48.282,43 TL, ... için 55.501,56 TL ve ... için 65.997,39 TL olmak üzere toplam 576.829,88 TL maddi zararın hesaplandığı, raporun hükme esas alınabilecek mahiyette olduğu, buna göre davacıların maddi tazminat istemlerinin kabulünün gerektiği; manevi tazminat açısından, ...'in, doktorun hatalı teşhis ve tedavisi sonucu vefat ettiği, davacıların söz konusu olaya bağlı olarak ağır ruhsal elem ve üzüntü içerisine girdiği göz önünde bulundurularak davacıların maruz kaldıkları elem ve ızdıraba karşılık olarak müteveffanın kızları ..., ..., ... ve ...'in her biri için 50.000,00 TL, eşi ... için 50.000,00 TL, babası ... için 25.000,00 TL, kardeşleri ..., ..., ... ve ...'in her biri için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 315.000,00 TL manevi tazminatın davacılara ödenmesi gerektiği gerekçesiyle maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine, maddi tazminatın her bir davacı için 1,00 TL'lik kısmı ile manevi tazminatın kabul edilen kısmına davalı idareye başvuru tarihi olan 04/03/2019 itibaren, maddi tazminatın kalan kısmına ise miktar arttırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 27/09/2020 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; İdare Mahkemesi kararının maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı yönünden, dava konusu olayla ilgili … Cumhuriyet Başsavcılığınca Adli Tıp Kurumundan 16/12/2020 tarihli yeni bir rapor alındığı, bu rapor hazırlanırken Kurulda beyin ve sinir cerrahisi uzmanının da yer aldığı, raporda, geçmeyen baş ağrıları lökositozunda artış olan hastanın bu durumundan bahsetmeden yalnızca kullanılan antibiyotik için onay istenilmesinin, dolayısıyla komplikasyon yönetiminin eksik olduğunun, ancak kişide gelişen acinobacter menenjitinin mortalitesi dikkate alındığında zamanında uygun tedavi başlansa dahi hastanın kurtulmasının kesin olmadığının, eksik uygulamanın trafik kazası ile kişinin ölümü arasındaki illiyet bağını kesmeyeceğinin belirtildiği, bu son raporun hükme esas alınabileceği gerekçesiyle davalı idarenin ve müdahillerin istinaf istemlerinin reddine; İdare Mahkemesi kararının davacıların manevi tazminat istemlerinin kabulüne ilişkin kısmı yönünden, davacılar …, ..., ... ve ... için ayrı ayrı hükmedilen 10.000,00 TL manevi tazminatın hukuka ve usule uygun olduğu gerekçesiyle bu kısımlar yönünden davalı ve müdahillerin istinaf istemlerinin reddine; davacılar …, …, …, …, … ve ... lehine hükmedilen manevi tazminat yönünden ise, sebepsiz zenginleşmeye yol açmayacak şekilde manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken uğranılan manevi zararla orantılı olmayan bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle İdare Mahkemesi kararının adı geçen davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne ilişkin kısmı yönünden davalı idare ve müdahillerin istinaf istemlerinin kabulü ile kararın bu kısmının kaldırılmasına, takdiren davacılar ..., ..., ..., ..., ...'e ayrı ayrı 20.000,00 TL manevi tazminat ile davacı ...'e 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, faizin başlangıç tarihinin hatalı olduğu, buna ilişkin istinaf itirazlarının değerlendirilmediği, manevi tazminata ilişkin istinaf istemlerinin reddedildiği, olayın ağırlığı, kusur durumu ve yaşanan manevi yıkım göz önünde bulundurulduğunda Bölge İdare Mahkemesi tarafından manevi tazminat miktarlarının azaltılmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu ileri sürülmektedir. Davalı idare tarafından, harçtan muaf olduklarından aleyhlerine yargılama harçlarının yüklenemeyeceği, savcılıkça alınan Adli Tıp Kurumu raporunun hükme esas alınamayacak eksiklikler içerdiği, Üniversitelerince konuya ilişkin yapılan ön inceleme neticesinde hastanın enfeksiyon bulgularının ortaya çıktığı andan itibaren Enfeksiyon Hastalıkları bölümüne danışıldığı ve bu bölümün değerlendirilmelerini takiben gerekli uygun tedaviye başlandığı ve lomber ponksiyon yapıldığı, Adli Tıp raporunda ise söz konusu uygulamanın yapılmadığına değinildiği, bu çelişkinin ortadan kaldırılması için Üniversite tarafından yapılan ön inceleme raporu da esas alınarak istinaf aşamasında dosyanın tekrar Adli Tıp Kurumuna gönderilmesinin talep edildiği, fakat bu talebin değerlendirilmediği, hesaplanan maddi tazminatın da hatalı olduğu, bu açıdan da yeni rapor alınması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare yanında müdahiller …, …, … tarafından, hükme esas alınan … Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı soruşturma dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu 8. İhtisas Kurulunun … tarih ve … sayılı raporunda, trafik kazası ile ölüm arasında illiyet bağı bulunduğu, kişide gelişen acinobacter menenjitinin mortalitesi dikkate alındığında zamanında uygun tedaviye başlansa dahi hastanın kurtulmasının kesin olmadığı, yaralanmanın niteliği ve ağırlığı dikkate alındığında eksik uygulamanın trafik kazası ile kişinin ölümü arasındaki illiyet bağını kesmeyeceği yönünde görüşe yer verildiği, tedavi sürecinin tıp kurallarına uygun yürütüldüğü, haklarında ayrı ayrı kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı yanında müdahil … Sigorta Anonim Şirketi tarafından, yerel Mahkemece kusura yönelik bir rapor alınmadığı, sadece ceza dosyasından alınan Adli Tıp Kurumu raporu ile yetinildiği, tek bir rapora göre hüküm kurulmasının mümkün olmadığı, üniversitelerden de rapor alınması gerektiği, hastanın yetişkin acil servisine motosiklet kazası nedeni ile ölümle sonuçlanabilecek şekilde ağır yaralı olarak getirildiği, tedavi sürecinde sigortalı hekimin tüm muayene ve müdahaleleri, eksiksiz olarak güncel tıp kurallarına uygun gerçekleştirdiği, sigortalı hekimin tıbbi uygulamaları ile meydana gelen netice arasında herhangi bir illiyet bağı kurulamayacağı, hekimin kusurlu bir uygulamasından ya da özensizliğinden söz edilemeyeceği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idare yanında müdahillerin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacıların yakını 1980 doğumlu müteveffa ... 23/08/2017 tarihinde trafik kazası geçirmiş, kaldırıldığı Karadeniz Ereğli Devlet Hastanesi'nde çekilen beyin BT'de (bilgisayarlı tomografi) sol temporal kemikte, sol maksiller sinüste, sol orbita lateral duvarda kemik kırıkları tespit edilmesi, toraks BT'de sol scapulada minimal deplase fraktür hatlar görülmesi, batın BT'de dalakta subkapsüler kanama izlenmesi üzerine Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezine sevk edilmiş, Bülent Ecevit Üniversitesi Genel Cerrahi Yoğun Bakım Ünitesinde 24/08/2017 ile 27/08/2017 tarihleri arasında batına yayılmayan dalak yaralanması nedeniyle takip edilmiş, komplikasyon gelişmemesi üzerine kafatası kırıkları ve kulak akıntısı (bilateral otore) nedeniyle aynı hastanenin Beyin Cerrahi Servisine devredilmiş, 27/08/2017 ile 09/09/2017 tarihleri arasında takipleri yapılmış, takipleri sırasında geçmeyen şiddetli baş ağrıları ve otoresi nedeniyle 28/08/2017 tarihinde antibiyotik (seftriakson) tedavisine başlanmış, baş ağrıları geçmeyen hastaya hemogram tetkikleri yapılmış, antibiyoterapi ve 4'lü analjeziye rağmen baş ağrılarında gerileme olmayan hastanın 06/09/2017 tarihinde genel durumu bozulmuş, hastada ense sertliği, kernig ve brudzinski gelişmiş ve Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğine danışılmış, lomber ponksiyon (beyin omurilik sıvısı alınarak inceleme yapılması) önerilmiş, yapılan işlem neticesinde beyin omurilik sıvısının (BOS) bulanık olduğu tespit edilmiş, 06/09/2017 tarihli BOS kültür sonucunda "acinobacter baumani" bakterisi ürediğinin görülmesi üzerine Meropenem 3x200 mg, vanko 2x100 mg tedavisine başlanmış, tedavi devam ederken yakınlarının isteğiyle 09/09/2017 tarihinde Özel Umut Hastanesi yoğun bakım ünitesine sevki yapılmış, buradaki takipleri sırasında genel durumunda düzelme olmayan hasta 10/09/2017 tarihinde vefat etmiş, yapılan otopsisinde, kişinin ölümünün genel beden travmasına bağlı kafatası ve ekstremite kemik kırığı ile birlikte iç organ yaralanması ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği tespitlerine yer verilmiştir.
Söz konusu ölüm olayında davalı idare ve ilgili hekimlerin kusuru bulunduğu belirtilerek davacılar tarafından … Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmuş, idari yönden ise, ölüm olayında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek tazminat ödenmesi istemiyle 04/03/2019 tarihinde davalı idareye başvuruda bulunulmuş, bu başvurunun 05/04/2019 tarihinde reddi üzerine bakılan dava açılmıştır.
Olayla ilgili olarak … Cumhuriyet Başsavcılığı'nın … sayılı dosyasında yürütülen soruşturma kapsamında alınan Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanının katılımıyla toplanan Adli Tıp Kurumu 8. İhtisas Kurulunun … tarih ve … sayılı raporunda; "Kişide gelişen menenjit hastalığının komplikasyon olduğu fakat kafatası kemik kırığı, baş ağrısı ve lökositozu olan hastada enfeksiyon hastalıkları konsültasyonu istenip lomber ponksiyon işleminin yapılması gerekirken, antibiyoterapi ve analjezik tedaviye devam edilmesinin komplikasyon yönetimi açısından gecikmeye neden olduğu, bunun eksiklik olduğu cihetle yapılan işemlerin tıp kurallarına uygun olmadığı oybirliği ile mütalaa olunur." görüşüne yer verilmiştir.
Anılan raporun kişisel kusura (hangi doktorun eyleminin kusurlu olduğuna) yönelik bilgi içermemesi nedeniyle gerçekleştirilen tıbbi işlemlerdeki kusurun hangi doktora ait olduğunun açıklığa kavuşturulması amacıyla Cumhuriyet savcılığınca yeniden rapor düzenlenmesi talebinde bulunulması üzerine Adli Tıp 8. İhtisas Kurulunca yapılan ve bu kez Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanının yanı sıra Beyin Cerrahisi Uzmanının da katıldığı değerlendirme sonucu düzenlenen … tarihli ve … sayılı raporda; "Kişinin ölümünün genel beden travmasına bağlı kalatası ve ekstremite kemik kırığı ile birlikte iç organ yaralanması ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği, trafik kazası ile ölüm arasında illiyet bağı bulunduğu, Karadeniz Ereğli Devlet Hastanesi'nde yapılan işlemlerin tıp kurallarına uygun olduğu, Bülent Ecevit Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi'nde dalakta subkapsüler kanama tespit edilen hastanın genel cerrahi kliniği tarafından takiplerinin yapılmasının uygun olduğu, takiplerinde ek patoloji tespit edilmeyen, otoresi olan kişinin beyin cerrahi servisine devrinin yerinde olduğu, otoresi olan hastaya ampirik olarak başlanan Seftriakson ve Metranidazol isimli antibiyotiklerin uygun olduğu, kişide gelişen Menenjitin bir komplikasyon olduğu, ancak kişiye 27/08/2017 tarihinde yapılan laboratuvar tetkikinde WBC değerinin 10400/ml ve 31/08/2017 tarihinde yapılan laboratuvar tetkikinde WBC değerinin (beyaz kan hücresi değeri) 25500/ml olduğu, takiplerinde 4'lü analjiziye rağmen baş ağrılarında azalma olmadığı, geçmeyen baş ağrıları olan ve lökositozunda artış olan hastaya enfeksiyon hastalıkları konsültasyonu istenerek ileri tetkik yapılması gerekirken, 01/09/2017 tarihinde Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğinden hastanın klinik durumundan ve lökösitozundaki artıştan bahsetmeden sadece Seftriakson isimli ilacın onayının istenmesinin uygun olmadığı, dolayısıyla komplikasyon yönetiminin eksik olduğu cihetle Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. …'nın tıbbi uygulama hatası bulunduğu, ancak kişide gelişen acinobacter menenjitinin mortalitesi dikkate alındığında zamanında uygun tedavi başlansa dahi kurtulmasının kesin olmadığı, yaralanmanın niteliği ve ağırlığına göre eksik uygulamanın trafik kazası ile kişinin ölümü arasında illiyet bağını kesmeyeceği, Özel Umut Hastanesinde yapılan işlemlerin tıp kurallarına uygun olduğu " görüşleri bildirilmiştir.
Anılan rapor üzerine … Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen … tarihli ve E:…, İddianame No:… iddianameyle davacılar yakını ...'in ölümünde taksir derecesinde kusuru bulunan … hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan kamu davası açılmış; müdahiller Genel Cerrahi Uzmanı …, Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanları … ve … hakkında ise kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, başka bir ifadeyle zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
İdarelerin kamu hizmetlerinin gereği gibi işlemesini sağlayacak organizasyonları yaparak yeterli araç ve gereçle donatılmış bina, tesis ve araçlarda hizmetin özelliğine uygun olarak seçilen ve yetişmiş personelle hizmeti yürütmek yükümlülüğünün bulunduğu da tartışmasızdır.
Zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumunda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı sağlık hizmetinde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için; zararın, idarenin hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir.
Öte yandan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesiyle "bilirkişi" konusunda atıfta bulunulan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 450. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve aynı Kanun'un 447. maddesinin 2. fıkrası ile mevzuatta 1086 sayılı Kanun'a yapılan atıfların, 6100 sayılı Kanun'un bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
6100 sayılı Kanun'un "Bilirkişi raporunun verilmesi" başlıklı 280. maddesinde; bilirkişinin, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye vereceği; raporun verildiği tarihin rapora yazılacağı ve duruşma gününden önce birer örneğinin taraflara tebliğ edileceği; "Bilirkişi raporuna itiraz" başlıklı 281. maddesinin 1. fıkrasında ise; tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir.
15/07/2018 tarih ve 30479 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4 no.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yapılan değişiklik neticesinde yeniden düzenlenen Adli Tıp Kurumuna ilişkin olarak Kararnamenin 2. maddesinde, adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak üzere Adalet Bakanlığına bağlı Adli Tıp Kurumu kurulduğu; 3. maddesinde, Adli Tıp Kurumunun, mahkemeler ile hakimlikler ve savcılıklar tarafından gönderilen adli tıp ile ilgili konularda bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmekle yükümlü olduğu; 16. maddesinde, Adli Tıp Üst Kurullarının, adli tıp ihtisas kurulları ve ihtisas daireleri tarafından verilip de mahkemeler, hâkimlikler ve savcılıklarca kapsamı itibarıyla yeterince kanaat verici nitelikte bulunmadığı, sebebi de belirtilmek suretiyle bildirilen işleri, adli tıp ihtisas kurullarınca oybirliğiyle karara bağlanamamış olan işleri, adli tıp ihtisas kurullarının verdiği rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri, adli tıp ihtisas kurulları ile ihtisas dairelerinin rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri, adli tıp ihtisas kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının heyet hâlinde verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceleyeceği ve kesin karara bağlayacağı; "İhtisas Dairelerinin Görevleri" başlıklı 17. maddesinin (g) bendinde, Sekizinci İhtisas Kurulu'nun görevi, ölümle sonuçlanan tıbbî uygulama hatalarına ilişkin işler hakkında bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmek olarak düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; davacılar yakınının yatmakta olduğu Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniğince geçmeyen baş ağrıları olmasına rağmen profilaktik olarak başlanan seftriakson tedavisininin onayı için tedavinin 4. gününde 27/08/2017 tarihinde "bilateral otoresi olan hastanın kullanmakta olduğu 'Seftriakson' için 28/08/2017 tarihinden itibaren onayınız rica olunur." şeklinde düzenlenen konsültasyona Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğince "cevap: onaylandı" olarak geri dönüş yapıldığı, 01/09/2017 tarihinde istenen Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği konsültasyonunun da aynı şekilde düzenlendiği, hastanın genel durumu bozulmaya başlayınca da yaklaşık 10 gün sonra 06/09/2017 tarihli Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği konsültasyonu ile "1 haftadır ajitasyonu mevcut olan hastanın yapılan muayenesinde ense sertliği pozitif olduğundan tarafınızca değerlendirilmesi rica olunur." şeklinde bilgi talep edildiği, Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğince "tarafınızca kontrendikasyon yoksa BOS örneklemesi yapılması, bos kültürü beyaz küre sayımı ve bos biyokimyası çalışılması tetkik sonucuyla rekons, travmatik hastada nasokomiyal menenjit? Meropenem 3x200 mg, vanko 2x100 mg başlanması, kan kültürü alınması, bos kültür sonucu takibi, devri düşünülmedi, günlük vizitler tarafımızca yapılacaktır." yönünde ayrıntılı verilen cevap sonucu aynı gün beyin omurilik sıvısından alınan örneğin incelenmesi neticesinde bakteri ürediğinin görülmesi akabinde başlanan tedaviden cevap alınmadığı ve hastanın 10/09/2017 tarihinde vefat ettiği görülmüştür.
Olayla ilgili olarak savcılığın talebi üzerine Adli Tıp Kurumu 8. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan … tarihli ve … sayılı raporda, eksik konsültasyon isteminin, hastada gelişen komplikasyonun yönetimi açısından gecikmeye neden olduğu, bu eksikliğin tıp kurallarına uygun olmadığı belirtilmiş iken; aynı Kurulun … tarihli ve … sayılı raporunda; aynı nedene dayalı kusur tespiti yinelendikten sonra komplikasyon yönetiminin eksik olduğu cihetle Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. …nın tıbbi uygulama hatası bulunduğu, ancak kişide gelişen acinobacter menenjitinin mortalitesi dikkate alındığında, zamanında uygun tedavi başlansa dahi kurtulmasının kesin olmadığı, yaralanmanın niteliği ve ağırlığına göre eksik uygulamanın trafik kazası ile kişinin ölümü arasında illiyet bağını kesmeyeceği hususlarının eklendiği; davalı idarece ilgili hekimler hakkında yapılan ön inceleme neticesinde düzenlenen ön inceleme raporunda ise, trafik kazasına bağlı kafa travması olan kişide enfeksiyonun travmaya bağlı oluştuğu ve ölüme neden olduğu, enfeksiyon hastalıklarından 06/09/2017 tarihinde istenen ayrıntılı konsültasyon neticesinde yapılan BOS kültür incelemesinin gecikme olarak yorumlanamayacağı ve sonuca etkisi olmadığına yönelik tespitlere yer verildiği görüldüğünden, söz konusu tıbbi eksikliğin ölüme sebebiyet verip vermediği, vermişse ne oranda verdiği, söz konusu eksiklik olmasaydı kişinin kurtulmasının mümkün olup olmadığı, sonucun değişip değişmeyeceği hususunun net olarak ortaya konulmadığı sonucuna varılmış olup, bu hususun Adli Tıp Üst Kurulu'ndan alınacak yeni rapor ile netleştirilmesi gerekmektedir.
Buna göre, dava konusu uyuşmazlığın çözümünde hükme esas alınan raporun yukarıda sayılan hususları karşılamadığı açık olup, konu ile ilgili uzmanlardan oluşacak Adli Tıp Üçüncü Üst Kurulundan (olayda ilgisi bulunduğundan enfeksiyon hastalıkları uzmanı, beyin ve sinir cerrahisi uzmanı, genel cerrahi uzmanının da bulunduğu) tarafların tüm iddia ve itirazlarını karşılayacak yeni bir rapor istenerek uyuşmazlığın çözülmesi gerektiğinden, uyuşmazlığın çözümü için yeterli olmayan bilirkişi raporuna dayalı olarak eksik inceleme sonucu verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki … İdare Mahkemesi kararına yönelik davalı idare ve davalı yanında müdahillerin istinaf istemleri incelenerek istinaf başvurularının kısmen kabulü, kısmen reddi yolunda verilen temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, anılan raporda Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı …'ya kusur izafe edildiği anlaşılmakta olup, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesi ile anılan maddenin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 61. ve devamı maddeleri uyarınca üçüncü kişilere davanın ihbarı için gerekli koşulların oluştuğu sonucuna varıldığından, Mahkemece, esas hakkında yeniden karar verilirken olay nedeniyle idare ile arasında rücu ilişkisi doğabilecek söz konusu hekime müdahil olabilme hakkını kullanabilmesini teminen davanın re'sen ihbarı gerekmektedir.
Ayrıca, dosyanın UYAP üzeriden incelenmesinden, davacılar vekili tarafından verilen ve 18/01/2021 tarihinde Mahkeme kaydına giren dilekçe ile İdare Mahkemesi kararının aleyhlerine olan kısımlarına karşı istinaf isteminde bulunulduğu, ancak Bölge İdare Mahkemesince, istinaf isteminde bulunanlar arasında davacıların ismine yer verilmediği, her ne kadar kararın hüküm fıkrasında "tüm davacıların fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddi yönünden gerekçeli onanmasına" ifadesine yer verilmiş ise de, bu istem hakkında herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığı görülmekte olup, Bölge İdare Mahkemesi kararında bu yönden de hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin KABULÜNE,
2. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurularının kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan … TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davalı idare yanında müdahiller …, …, …'ye iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 11/01/2022 tarihinde kesin olarak esasta oy birliği, gerekçede oy çokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Dosyanın incelenmesinden; müteveffa ...'in 23/08/2017 tarihinde trafik kazası geçirdiği, tedavi için sevk edildiği Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Genel Cerrahi Yoğun Bakım Ünitesinde 24/08/2017 ile 27/08/2017 tarihleri arasında batına yayılmayan dalak yaralanması nedeniyle takip edildiği, komplikasyon gelişmemesi üzerine aynı hastanenin Beyin Cerrahi Servisine devrinin yapıldığı, burada 27/08/2017 ile 09/09/2017 tarihleri arasında takipleri sırasında geçmeyen şiddetli baş ağrıları ve otoresi nedeniyle 28/08/2017 tarihinde antibiyotik (seftriakson) tedavisine başlandığı, baş ağrıları geçmeyen hastada yapılan hemogram tetkiklerinde WBC değerinin yükselmesi üzerine antibiyoterapi ve 4'lü analjeziye başlandığı, baş ağrılarında gerileme olmayan hastanın 06/09/2017 tarihinde genel durumunun bozulması ve o zamana kadar hastada mevcut olmayan ense sertliği, kernig ve brudzinski gelişmesi ile birlikte Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğine danışıldığı, Lomber Ponksiyon (beyin omurilik sıvısından örnek alınması) önerildiği, yapılan işlem neticesinde beyin omirilik sıvısında "acinobacter baumani" bakterisi ürediği görülünce meropenem 3x200 mg, vanko 2x100 mg tedavisine başlandığı, fakat genel durumu kötüleşen hastanın 10/09/2017 tarihinde vefat ettiği görülmüştür.
Müteveffaya yapılan otopside, kişinin ölümünün genel beden travmasına bağlı kafatası ve ekstremite kemik kırığı ile birlikte iç organ yaralanması ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği tespitlerine yer verilmiştir.
Söz konusu ölüm olayında davalı idare ve ilgili hekimlerin kusuru bulunduğu belirtilerek davacılar tarafından … Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmuş, Adli Tıp Kurumu 8. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan … tarih ve … sayılı raporda, "Kişinin ölümünün genel beden travmasına bağlı kalatası ve ekstremite kemik kırığı ile birlikte iç organ yaralanması ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği, trafik kazası ile ölüm arasında illiyet bağı bulunduğu, kişide gelişen menenjitin bir komplikasyon olduğu, geçmeyen baş ağrıları olan ve lökositozunda artış olan hastaya enfeksiyon hastalıkları konsültasyonu istenerek ileri tetkik yapılması gerekirken 01/09/2017 tarihinde enfeksiyon hastalıkları kliniğinden hastanın klinik durumundan ve lökösitozundaki artıştan bahsetmeden sadece Seftriakson isimli ilacın onayının istenmesinin uygun olmadığı, dolayısıyla komplikasyon yönetiminin eksik olduğu, ancak kişide gelişen Acinobacter menenjitinin mortalitesi dikkate alındığında zamanında uygun tedavi başlansa dahi kurtulmasının kesin olmadığı, yaralanmanın niteliği ve ağırlığına göre eksik uygulamanın trafik kazası ile kişinin ölümü arasında illiyet bağını kesmeyeceği" tespitlerine yer verilmiştir.
İdarenin hukuki sorumluluğundan söz edebilmek için, ortada bir zararın bulunmasının yanında, bunun idareye yüklenebilen bir işlem veya eylemden doğması, başka bir deyişle, zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulabilmesi gerekir. Zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunmaması zararın idari faaliyetten doğmadığını gösterir. Olaya ilişkin olarak alınan Adli Tıp Kurumu raporuna göre, davacıların yakınlarının ölümüne neden olan hususun trafik kazasına bağlı kafa travması olduğu, söz konusu travmanın mortalitesinin yüksek olduğu, kişide kafa travmasına bağlı gelişen bakteriyel enfeksiyonun (menenjitin) komplikasyon olduğu, komplikasyon yönetimi eksik olmakla birlikte acinobacter menenjitinin mortalitesi dikkate alındığında, zamanında uygun tedavi başlansa dahi hastanın kurtulmasının kesin olmadığı, yaralanmanın niteliği ve ağırlığına göre eksik uygulamanın trafik kazası ile kişinin ölümü arasında illiyet bağını kesmediği anlaşıldığından, söz konusu komplikasyon yönetimindeki eksikliğin zararlı sonuca doğrudan etki etmediği, eksiklik olmasaydı kişinin kurtulacağının kesin olmadığı, bu haliyle davacıların yakınının ölmesi olayında idarenin eksik eylemi ile zarar arasında uygun nedensellik bağı bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, zararın, idarenin hizmet kusurundan doğduğu gerekçesiyle davalı idarece tazmini yolunda verilen temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bu yönden bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.