10. Hukuk Dairesi 2012/549 E. , 2013/2888 K.
"İçtihat Metni".....
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra ipin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, davalıya ait işyerinde 9.9.1985 ile 23.9.2004 tarihleri arasında sürekli çalıştığı halde Kuruma eksik bildirilen sigortalı çalışmaların tespitini istemiştir. Mahkemece, davacının dava dışı işverenler nezdinde geçen ve askerlik dönemi dışlanmak suretiyle kalan sürede sürekli çalıştığı kabul edilmiş ise de mahkemenin bu kararının eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak verildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, "sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez." Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re"sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de gözönünde bulundurulmalıdır,
Ayrıca, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden Kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem
./..
-2-
bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü surenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır
Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde; dava konusu dönemde, davalı işverene ait işyerlerinden ayrı olarak dava dışı 4 ayrı işverenden daha çalışma bildirimi yapıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre, davalı işveren ile bildirim yapılan diğer işverenlikler arasında organik bağ olup olmadığı ve çalışmaların kesintiye uğrayıp uğramadığı araştırılmalıdır. Şayet kesintili çalıştığı sonucuna varılacak olursa hak düşürücü süre bakımından irdeleme yapılmalıdır.
Mahkemece, davalıya ait 5932 sicil nolu işyerine ait dönem bordrolarının getirildiği, tanık olarak beyanına başvurularıların ise, bu işyeri bakımından bordro çalışanı olmadıkları anlaşılmaktadır. Davalı işverene ait tüm işyerleri dönem bordroları celbedilmeli, dönem bordrolarında çalışma bildirimi bulunanlar ile komşu işyeri sahip ve çalışanları da tespit edilerek tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulmalı çalışmanın süresi ve kesintili olup olmadığı ortaya konulmalıdır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında araştırma ve irdeleme yapılması gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya ayıkırıdır.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan .....iadesine, 21.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.....