Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/6645
Karar No: 2020/3457
Karar Tarihi: 17.06.2020

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/6645 Esas 2020/3457 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2019/6645 E.  ,  2020/3457 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
    No : 2018/839-2019/1727
    İlk Derece
    Mahkemesi : İstanbul 20. İş Mahkemesi
    No : 2015/340-2017/329

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Dava, 02.10.1999 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle sigortalıya bağlanan gelirden oluşan kurum zararının 506 sayılı Kanunun 26. maddesi uyarınca tahsili talebidir.
    II-CEVAP
    Davalı vekili, sigortalının işe girmeden önce de özrü bulunduğu, iş kazası nedeniyle oluşan sürekli iş göremezlik oranının hatalı olduğunu, kusurun sigortalıda olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    "Davanın kabulü ile,
    79.722,97 TL" nin onay tarihi olan 29/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmiştir.
    B-BAM KARARI
    "1-Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine" karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Taraf vekilleri, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    1-Dava, 0 02.10.1999 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle sigortalıya bağlanan gelirden oluşan kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir. Yargılama sırasında alınan 30.12.2016 ve 13.03.2017 tarihli bilirkişi raporlarıyla davalı işveren %60, sigortalı %40 kusurlu bulunmuş olup Mahkemece işbu raporlar hükme esas alınarak karar verilmiştir. Mahkemenin, kusura ilişkin kabulü eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
    Rücu davaları, kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusuru olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığında sorumludur. Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, bu davalardaki kusur raporları ile çelişki oluşturmayacak şekilde kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığını ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, olay tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi, 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi, İşçi sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi gerekir.
    Eldeki davada, duvar sıva serpme makinaları imalatı yapılan işyerinde enjeksiyon makina ustası olarak çalışan kazalının, enjeksiyon kalıbında artık kaldığını görmesi üzerine makinanın üzerine çıkarak bunu almaya çalıştığı sırada sağ elinin iki kalıp arasında sıkışmasıyla kazalandığı iş kazasına ilişkin olarak düzenlenen kurum müfettiş raporunda, "cihazın çalışır ve tüm önlemlerin alınmış olması nedeniyle işveren ya da 3. bir şahsın kusuru olmadığı, kazalının bedensel kusuruna rağmen makinanın üstüne çıkarak makinayı durdurmadan kalıp arasından çapak almaya çalışmasının büyük bir hata olduğu; enjeksiyon makinasının yan yüzlerinin kapalı olduğu, start-stop düğmeleri ile şalterin mevcut olduğu, makinanın oturarak çalışmaya müsait olup kazalı için verilmiş ve üstünde oturarak çalışmasına uygun bir tabure olduğu, cihazın üst kısmının açık olduğu fakat buradan çalışma yapılmadığı gibi bir yere çıkmadan normalde insan elinin içine giremeyecek konumda olduğunun görüldüğü" tespitlerine yer verilerek kazalının bağışlanmaz kusurlu olduğu belirtilmiştir. Eldeki davada ise hükme esas alınan bilirkişi raporlarında davalının %60, kazalının %40 kusurlu bulunmuş ve bu kusur oranlarına göre yazılı şekilde karar verilmiş ise de, kazalının üzerine çıkmaması gereken yere çıkarak normalde insan elinin içine giremeyeceği makinaya çalışır vaziyette iken müdahale ettiği hususu karşısında baskın kusurun sigortalıda olduğu anlaşıldığından kusur raporu yetersiz bulunmuştur.
    Mahkemece yapılacak iş; yukarıdaki açıklamalar ışığında, baskın kusurun sigortalıda olduğu gözetilerek çelişkileri giderici nitelikte işçi sağlığı ve iş güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman iş güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
    2- Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasa, 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
    Kesinleşen Kurum kararının değişmezliği, sürekli işgöremezlik derecesinin aynı kaldığı süre ile sınırlı olup, sigortalının lehine veya aleyhine, sürekli işgöremezlik derecesinin değişmesi halinde Kurum kararı da değişecektir. Kurumun da her zaman bu konuda sigortalıyı kontrol muayenesine tabi tutabileceğine dair 506 sayılı Kanunun 25. maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 94. maddesi dikkate alındığında, mahkemece yapılacak iş, raporlar arasındaki çelişkiyi gidererek yöntemince yapılacak araştırma sonunda karar vermek olacaktır.
    Bu yönde, sürekli iş göremezlik ve malullük halinin belirlenmesinde izlenecek yolun ne olduğu 506 sayılı Kanunun 109. maddesi ile 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun “Sağlık Raporlarının Usul ve Esasları”na dair 95. maddesinde hükme bağlanmıştır. Buna göre, kurum sağlık tesisleri tarafından raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı ilgililerin S.S. Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz hakları mevcuttur. Söz konusu kurulun raporlarının Kurumu bağlayacağı diğer ilgililer yönünden bağlayıcı olmayıp, Adli Tıp Başkanlığı veya Tıp Fakültelerinin ilgili ana bilim dalı konseylerinden Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmasını isteyebilecekleri 28.06.1976 tarih ve 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararının gereğidir. Öte yandan; Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi raporu arasında çelişki ortaya çıkması durumunda, çelişkinin Adli Tıp Kanunu"nun 15. maddesi gereği Adli Tıp Üst Kurullarınca giderilmesi gereklidir. Çelişkinin Yüksek Sağlık Kurulu ile Tıp Fakültelerinin ilgili ana bilim dalından alınan sağlık kurulu arasında çıkması halinde de, amacın uyuşmazlığı en geniş katılımlı bir kurul kararı ile sona erdirmek, yeni çelişkilerin ortaya çıkıp uyuşmazlığı çözümsüzlüğe itmeyi engellemek olduğu dikkate alındığında, ilgili Adli Tıp Üst Kuruluna başvurulmalı ve alınacak raporla uyuşmazlık sona erdirilmelidir.
    Eldeki dava dosyası incelendiğinde, kazalının maluliyetinin önceki özründen kaynaklandığı ya da bu nedenle arttığı şeklindeki sürekli iş göremezlik derecesine ilişkin davalının itirazlarının giderilmediği gözetildiğinde, sigortalının önceki özür durumu da gözönünde bulundurularak ilgili mevzuat hükümlerinde açıklanan prosedür ikmal edilerek sürekli iş göremezlik oranının tespitine ilişkin Adli Tıp Kurulu"ndan rapor alındıktan sonra yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirdi.
    Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi