8. Hukuk Dairesi 2014/27384 E. , 2015/178 K.
"İçtihat Metni" Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
.. ile .. ve .. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 18.12.2013 gün ve 391/446 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili; vekil edeni ve davalıların kardeş olduklarını, anne ve babalarından kalan taşınmazlara ilişkin aralarında rızai taksim sözleşmesi yaptıklarını, sözleşmeye göre birçok taşınmazın intikalini sağladıklarını ancak, sözleşme gereği vekil edenine düşen 1800 parsel sayılı taşınmazın intikalinin sağlanmadığını açıklayarak; dava konusu 1800 parsel sayılı taşınmazda davalılara ait hisselerin tapu kayıtlarının iptali ile vekil edeni adına tescilini istemiştir.
Davalılar vekili; davacının kötü niyetli olduğunu, taraflar arasındaki taksime konu 1011 parsel sayılı taşınmazda iki adet bina yapılması halinde 1800 parselin davacıya ait olacağı şeklinde anlaştıklarını ancak 1011 parsel sayılı taşınmazda yasal olarak iki adet bina yapılmasının mümkün olmadığını bu nedenle anlaşmanın geçersiz olduğunu açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, .. taşınmazın davalılar adına 1/3"er oranda tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; Mahkemece; TMK"nun 676. maddesinde yer alan yasal düzenleme açıklanarak, davaya konu taksim sözleşmesinde, 1011 parsel sayılı taşınmazda iki ayrı ev yapılabilmesinin mümkün olması koşulunun yer almadığı, bunun aksine yazılı delil de sunulmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, Mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktır. Şöyle ki, davaya konu 1800 parsel sayılı taşınmaza ilişkin tapu kayıtlarının incelenmesinde; ... ve... ½"şer hisse ile tapulama nedenine dayalı olarak 07.01.1969 tarihinde tapuya tescil edildiği,..."in ölümü ile, 25.06.2009 tarihinde payının mirasçılara intikal etmesi nedeni ile ... adına 1/8"er hisseli olarak tescil edildiği, 06.07.2009 yılında mirasçılar arasında 9099 yevmiye nolu resmi senet ile yapılan taksim neticesinde .. adına tam hisse şeklinde tescil edildiği ve ..."in ölümünden sonra 09.11.2012 tarih 13761 yevmiye nolu senetle bütün mirasçıların katılımı ile intikal işlemi yapılarak .... adına 1/3"er hisse ile tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı, tarafların ortak miras bırakanlarına ait mirasın, tüm mirasçılar arasında taksim edildiğini iddia etmektedir. TMK"nun 676.maddesi hükmüne göre; tapulu taşınmazlara ilişkin paylaşma sözleşmesinin geçerliliği tüm mirasçıların katılımı ile yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Ancak; mirasçılar adına paylı mülkiyet şeklinde tapuya kayıtlı olan taşınmazlara ilişkin taksim sözleşmesinde, paylı mülkiyete geçilmekle taşınmazlar miras bırakanların terekesinden çıktığından ve elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olmadığından, payın temliki resmi şekilde yapılması (TMK.m.706, 6098S. TBK.m 237) gerekeceğinden, tüm mirasçıların katılımıyla da yapılsa bu sözleşmeye değer verilemez.
Somut olaya gelince, dosya arasında mevcut " taksim sözleşmesidir" başlıklı sözleşmenin incelenmesinde; miras bırakanlar ..."den kalan taşınmazların paylaşımına ilişkin olduğu ve adı geçen miras bırakanların tüm mirasçılarının sözleşmede yer aldığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin hangi tarihte düzenlendiği senet üzerinde belirtilmemiştir. Her ne kadar davaya konu taksim sözleşmesinin tarihi belirtilmemiş ise de; dosya içeriğine toplanan delillere göre sözleşmenin, davacı ve davalılar tarafından 09.11.2012 tarihinde tapuda gerçekleştirilen intikal tarihinden önce yapılmış olduğu kabul edilmelidir. Bütün mirasçıların rızası ile tapuda gerçekleştirilen intikal işlemi ile tarafların taksim sözleşmesindeki iradelerinden döndüklerinin kabul edilmesi gerekecektir. Bundan ayrı, sözleşmenin 09.11.2012 tarihinden sonra yapıldığı kabul edilecek olsa dahi, az yukarıda açıkladığımız üzere, taşınmazın sözleşme tarihinde miras bırakanların terekesine dahil olmadığı, davacı ve davalılar adına paylı olarak tapuda kayıtlı bulunduğu anlaşıldığından, bütün mirasçıların katılımı ile yapılmış olsa bile davacıların davasına dayanak olan taksim sözleşmesinin geçerli olduğundan bahsedilmesi mümkün olmayacaktır. Bu durumda, bahsi geçen taksim sözleşmesinin; dava konusu taşınmazda intikal işleminin gerçekleştirildiği tarih olan 09.11.2012 tarihinden önce ya da sonra yapılmış olması durumları değerlendirildiğinde gerçersiz olduğunun kabulü gerekir.
Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan olgular karşısında; davacının dayandığı miras taksim sözleşmesinin TMK"nun 676. ve 706 maddeleri ile 6098 saylı TBK"nun 237. maddeleri uyarınca geçersiz olduğudan ve miras taksim sözleşmesi hükmünde bulunmadığından, Mahkemece; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"nun 388/4., HMK m.297/ç) ve 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 170,80 TL peşin harcın istek halinde davalılara iadesine 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.