Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/7250
Karar No: 2022/8050
Karar Tarihi: 20.06.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7250 Esas 2022/8050 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/7250 E.  ,  2022/8050 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

    İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

    İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı asılın davalılardan ... San. A.Ş.’de 04.02.2003 tarihinde çalışmaya başladığını, 10.02.2005 tarihine kadar ... San. A.Ş. işçisi olarak forklift operatörü olarak çalıştığını, işin alt işveren diğer davalı ...Ş.'ye verilmesi üzerine aynı çalışma koşulları ile davalı ...Ş.’de çalışmaya başladığını, buradaki çalışmasının iş sözleşmesinin sonlandırıldığı 26.02.2016 tarihine kadar kesintisiz devam ettiğini, yükleme işinin Netlog Lojistik Hizmetleri A.Ş.'ye verilmesi üzerine davacı asılın aynı çalışma koşullarında alt işverende çalışmaya başladığını, alt işverenin ... San. A.Ş.’nin çalışma koşullarını bir yıl uyguladıktan sonra sürenin sonunda ücretlere zam yapmadığını, belirtilen sosyal hak ve yardımların kademeli olarak kesildiğini, çalışma koşullarında esaslı değişiklik yapıldığını, alt işverenin yaklaşık bir yıldan sonra davacının ücretine zam yapmadığı gibi en son 2016 yılı başında ücreti asgari ücrete eşitlemek için "diğer gelirler 2" sütunundan aldığı aylık sabit ücretinde kesinti yaparak ücrete ilave ettiğini, davacı asıl ile aynı durumda olan A.A. tarafından ... 9. İş Mahkemesinin 2011/229 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, dava sonucunda fark kıdem tazminatının kabulüne ve fark ücret alacağının reddine karar verildiğini ve kararın temyizi üzerine Yargıtayca, fark alacak talebinin reddinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 22 ve 62 nci maddelerine aykırı olduğu gerekçesi ile bozulduğunu, 4857 sayılı Kanun gereğince davacı asılın çalışmaya başlamasından itibaren bir yıl sonra ücreti ve sosyal haklarının rızası dışında kısıtlanmasının iş şartlarında esaslı değişiklik oluşturduğundan geçersiz olduğunu ileri sürerek fark kıdem tazminatı ile fark ücret, fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının davalılardan müştereken ve mütelselsilen tahsilini talep etmiştir.

    II. CEVAP
    1.Davalı ... Hiz. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; iddialara dayanak olarak gösterilen A. A. tarafından açılmış olan davanın emsal olarak alınamayacağını, çalışma koşullarında yapılan esaslı değişikliğin işçi tarafından 01.03.2006 tarihinde yazılı olarak kabul edildiğini oysa emsal olduğu ileri sürülen işçinin değişikliği kabul etmediğini, "bordrolardaki değişiklik" konulu yazının davacının onayına sunulduğunu ve yazılı onay sonrası uygulamaya geçildiğini, 01.03.2006 tarihinde yapılan değişiklik ile öncesinde yılda 4 defa yapılan ikramiye ödemesinin 12’ye bölünerek yapılan ayni yardımların değerleri tespit edilerek nakdi ödemeye dönüştürülüp bordroya yansıtıldığını ve aylık ücret ile birleştirilerek ödenmeye başlandığını, iş sözleşmesinin müvekkili Şirketin küçülmeye gitmesi sebebiyle hakları ödenerek haklı nedenle feshedildiğini, fark fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil alacağının da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

    2. Davalı ... San. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; diğer davalı ile aralarında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığı gibi organik bağ da olmadığını, işkollarının farklı olduğunu, işyeri devri kurallarına göre iki yıllık sürenin geçmiş olduğunu, bu nedenle kıdem tazminatı ve diğer tüm alacakların müvekkilinden talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin 24.11.2020 tarihli ve 2018/383 Esas, 2020/997 Karar sayılı kararı ile toplanan kanıtlara ve bilirkişi raporuna dayanılarak;
    "...
    Somut uyuşmazlıkta; davacının ilk olarak... şirketi bünyesinde 2003 tarihinde çalışmaya başladığı; davalı şirketin lojistik işini diğer davalı ... şirketine 10/02/2005 tarihinde alt işveren sıfatıyla devrettiği ve işçilerin de alt işveren bünyesine geçirildiği, alt işveren bünyesinde çalışmaya başladıktan sonra iş sözleşmesinden kaynaklı haklarında tenkisata gidildiği, işçi aleyhine işlem tesis edildiği, anlaşılmış olup yukarıda yapılan izahat neticesinde işin asıl işverene ait olduğunun anlaşıldığı ve muvazaa şartlarının haiz olduğu görülmekle, aslında işçinin işin başından sonuna kadar davalı ... şirketinin çalışanı olduğunun sabit olduğu, bu durumda işçinin yasal haklarından kesintiye gidilemeyeceğinden ve sözleşmesine istinaden haklarını verilmesi gerektiğinden dolayı davacının taleplerinde haklı olduğu..." gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. Gerekçe ve Sonuç
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin 24.09.2021 tarihli ve 2020/2706 Esas, 2021/2198 Karar sayılı kararı ile;
    "...
    ...davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında davacının hukuki menfaatinin bulunduğu, zamanaşımı definin dikkate alındığı, emsal işçi tarafından açılan dava dosyasında davalılar arasındaki ilişkinin asıl işveren alt işveren olduğu hususunundaki tespitin Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, 28.02.2006 tarihli davacı isim ve imzasını taşıyan belgenin ücretin düşürülmesine muvafakat niteliğinde olmadığı, bordro sadeleştirmeye ilişkin olduğu, İş Kanunu 22. Madde kapsamında kabul edilemeyeceği, İlk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki nitelendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ..." gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

    V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
    A. Bozma Kararı
    1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

    2. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 25.01.2022 tarihli ve 2021/12700 Esas, 2022/1018 Karar sayılı kararı ile 28.02.2006 tarihli belge içeriği incelendiğinde; ücret miktarının ve sosyal yardımların hangi miktar üzerinden ödeneceğinin tespit edildiği, yeni çalışma şartlarına ilişkin olarak teklifin bulunduğu, bu nedenle çalışma koşullarında değişiklik içerdiği, davacı tarafça da imzalanan bu belgenin çalışma koşullarındaki esaslı değişikliğe rıza anlamına geldiği anlaşıldığından, ücretin tespitine dayalı dava konusu alacakların reddi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

    B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
    "...
    Somut uyuşmazlıkta; davacının ilk olarak... şirketi bünyesinde 2003 tarihinde çalışmaya başladığı; davalı şirketin lojistik işini diğer davalı ... şirketine 10/02/2005 tarihinde alt işveren sıfatıyla devrettiği ve işçilerin de alt işveren bünyesine geçirildiği, alt işveren bünyesinde çalışmaya başladığı anlaşılmıştır.
    4857 sayılı kanunun 22.maddesinde; işyeri şartlarında yapılacak esaslı değişikliklerin, ancak işçiye bildirmek ve muvafakatinin alınmasına bağlı olduğu belirtilmiştir. İşçi tarafından kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamamaktadır.
    Davacı ile alt işveren Netlog şirketi arasında 28/02/2006 tarihli belge imzalanmış olup belge içeriğinden, ücret miktarının ve sosyal yardımların hangi miktar üzerinden ödeneceğinin tespit edildiği, yeni çalışma şartlarını içerdiği, çalışma şartlarında değişiklik içerdiği, görülmüş, davacının iş bu belge ile muvafakat verdiği anlaşılmıştır. Bu durumda, davacı İş Kanun 22.maddesi kapsamında muvafakat vermiş olduğu ve buna dayalı olarak ücretlerin ödenmiş ve tazminatın belirlenmiş olduğundan davacının fark alacaklarının bulunmadığı ..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

    VI. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    Davacı vekili; davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince bozma kararına karşı maddi hata talepli dilekçenin sonucu beklenmeden karar verildiğini, bozma kararının maddi hataya dayalı olduğunu davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, davacının çalışma koşullarında esaslı değişikliğe onayı olduğunun kabul edilmesinin doğru olmadığını, 28.02.2006 tarihli yazıya işçinin onayı olduğu kabul edilse dahi davalı işverenin anılan yazıda belirlenen çalışma koşullarını da uygulamadığını, yazıda belirtilen ücret, ikramiye ve sosyal hakların tam olarak ödenmediğini ve ilerleyen süreçte kesintiler yapıldığını, bunlardan kaynaklı da fark alacaklarının oluştuğunu, diğer yandan davada işçiye ayni olarak yemek yardımı ve servis sağlandığının da ispatlandığını ve kıdem tazminatı fark talebinin bu sebeple de reddinin doğru olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının ücret miktarındaki değişikliğin 4857 sayılı Kanun'un 22 nci maddesi kapsamında geçerli olup olmadığı, davacının bundan kaynaklı fark alacağı bulunup bulunmadığı ve kıdem tazminatının eksiksiz ödenip ödenmediği noktalarında toplanmaktadır.

    2. İlgili Hukuk
    1.4857 sayılı Kanun'un "Çalışma koşullarında değişiklik ve iş sözleşmesinin feshi" kenar başlıklı 22 nci maddesi şöyledir:
    " İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir.
    Taraflar aralarında anlaşarak çalışma koşullarını her zaman değiştirebilir. Çalışma koşullarında değişiklik geçmişe etkili olarak yürürlüğe konulamaz."

    2. 4857 sayılı Kanun'un "Ücretten indirim yapılamayacak haller" kenar başlıklı 62 nci maddesi şöyledir:
    "Her türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin yasal olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işverene düşen yasal bir yükümlülüğün yerine getirilmesi nedeniyle ya da bu Kanun hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme yapılamaz."

    3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarihli ve 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Yargıtayca temyiz incelemesinin yapıldığı sırada dosyada bulunan bir belgenin gözden kaçırılması, maddi hata sebebi olarak açıklanmıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 tarihli ve 1957/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı kararı ile 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararlarında açıklandığı üzere Yargıtayca maddi hata sonucu verilen bir karara Mahkemece uyulmasına karar verilmesi hâlinde dahi usuli kazanılmış hak oluşmaz ve Yargıtayın hatalı bozma kararından dönülmesi mümkündür.


    3. Değerlendirme
    1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

    2. Dosya kapsamında bulunan 28.02.2006 tarihli "bordrolarda uygulanacak değişikliklere ilişkin belge"de ödenen sosyal yardımların tek bir rakam altında toplanarak 218,10 TL olarak ve dört aylık ücret ikramiyesinin ise her aya dağıtılmak suretiyle ödeneceği, ayrıca çalışma şartlarına ilişkin yedi maddelik teklifin ve bu düzenlemeye göre belirlenen ücret miktarının da belirtildiği görülmektedir. Ücret miktarının ve sosyal yardımların hangi miktar üzerinden ödeneceğinin tespit edildiği, yeni çalışma şartlarına ilişkin olarak teklifin bulunduğu dikkate alındığında bu belge, çalışma koşullarında esaslı değişiklik içermektedir. Davacı, el yazısı ile tebliğ edilen bu şartları 01.03.2006 tarihinden itibaren kabul etmiştir. 4857 sayılı Kanun'un 22 nci maddesine uygun olarak yapılan bu değişiklik, Dairemiz bozma kararında da ifade edildiği üzere işçiyi bağlar. Diğer yandan 28.02.2006 tarihli belgede ikramiye ve sosyal hakların, her yıl için oranlanacağına ve zamlı ücret üzerinden ödeneceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla ücrete yapılan zam dikkate alınmadan sabit miktar tahakkuk ettirilmesi, belgenin içeriğine dolayısıyla davacı işçinin muvafakatine aykırı değildir. Açıklanan sebeple davacının ücret zamlarına göre oranlama yapılarak ikramiye ve sosyal hakların ödenmesi gerektiği yönündeki itirazı isabetli bulunmamıştır.

    3. Ne var ki davacı, ücretinin ve sosyal haklarının muvafakati olmaksızın düşürüldüğünün yanı sıra 28.02.2006 tarihli belge ile belirlenen ücret, ikramiye ve sosyal hakların dahi ilerleyen süreçte tam olarak ödenmediğini ileri sürmüştür. Davacının bu itirazının da yargılamada değerlendirilmesi ve sonucuna göre talep edilen alacakların hesaplanması gerekmektedir. Dairemizin 25.01.2022 tarihli ve 2021/12700 Esas, 2022/1018 Karar sayılı bozma kararında ise 28.02.2006 tarihli belgenin çalışma koşullarında esaslı değişiklik mahiyetinde olduğu ve değişikliğe davacının 01.03.2006 tarihinde attığı imza sebebiyle yazılı muvafakatinin bulunduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Oysa davacıya ayni olarak yemek ve servis yardımı sağlandığı iddia ve ispat olunduğu gibi, ikramiye ve sosyal hakların da sonraki dönemde tam olarak ödenmediği iddia edilmiştir. Mahkemece bu yönlerden yeterli araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Şu hâlde kıdem tazminatı farkı olup olmadığının tespiti, işçinin bozma kararı doğrultusunda belirlenecek ücretine yol ve yemek ücreti ile varsa eksik ödenen ikramiye ve sosyal haklar da eklenerek yapılacak hesaplamaya bağlıdır. Açıklanan sebeplerle, Dairemizin 25.01.2022 tarihli ve 2021/12700 Esas, 2022/1018 Karar sayılı kararının bu yönüyle maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmıştır. İlgili hukuk bölümünün (3) numaralı paragrafında belirtildiği üzere maddi hataya dayalı bozma kararı sonucu verilen karar, davalılar bakımından usuli kazanılmış hak oluşturmaz.

    4. Davacı vekili yargılama aşamasında; 2006 yılının Mart ayı itibarıyla ikramiye tutarı karşılığı 225,00 TL, diğer sosyal haklar karşılığı olarak 218,00 TL olmak üzere toplam 443,00 TL belirlendiğini ancak bu tutarın dahi tam ve eksiksiz yatırılmadığını ileri sürmüştür. 28.02.2006 tarihli belgeye göre "diğer gelirler 2 " başlığı altında yapılması gereken ödeme miktarı 218,10 TL olup ayrıca 2006 yılı zamlı ücretine göre dört adet ikramiye her aya bölünerek bu miktarın da dağıtılması gerekmektedir. Davalı ... Hiz. A.Ş. vekili tarafından da 06.10.2020 tarihli dilekçede; davacıya 28.02.2006 tarihi belgeye göre diğer sosyal haklar karşılığı olarak 218,00 TL ve ikramiye karşılığı olarak 225,00 TL ödenmesi gerektiği beyan edilmiştir.

    5. İlk Derece Mahkemesi tarafından 20.02.2019 tarihli celsede; davalı ... Hiz. A.Ş. vekiline davacıya ait ücret bordrolarının sunulması için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 220 nci maddesine göre kesin süre verilmiş olup aksi hâlde belgelerin ibrazından vazgeçmiş sayılacağı da ihtar edilmiştir. Davalı ... Hiz. A.Ş. vekili bu ihtar üzerine 05.03.2019 tarihli dilekçesinde; 2006 yılı Ocak, Şubat ve Mart ayları ile 2016 yılı Şubat ayı ücret bordrolarından başka bordro bulunmadığını ifade etmiştir.

    6. Davacı vekili tarafından, 24.12.2019 tarihli dilekçeye ek olarak sunulan on beş adet ücret bordrosuna göre davacıya; "diğer gelirler 2 " başlığı altında 2013 yılının Mart ve Aralık aylarında 350,00 TL, 2014 yılının Ocak ayında 350,00 TL, 2014 yılının Ağustos, Kasım ve Aralık aylarında 382,00 TL, 2015 yılının Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Ekim ve Kasım aylarında 290,00 TL, 2015 yılının Aralık ayında 279,26 TL, 2016 yılının Ocak ayında 243,00 TL, 2016 yılının Şubat ayında 223,56 TL ödeme yapılmıştır.

    7. Hesaplama dönemi olan 13.7.2013-26.2.2016 tarihleri arasını kapsayan ücret bordrolarının tamamı (5) numaralı paragrafta açıklandığı üzere verilen kesin süreye rağmen işverence dosyaya sunulmamıştır. Hâl böyle olunca davacı vekilinin, davacı asıla ait ücret bordrolarını sunduğu dönemler bakımından bu bordrolara göre, ücret bordrosu bulunmayan dönemler bakımından ise banka kayıtları ile tespit edilebildiği takdirde bu kayıtlar esas alınarak; aksi hâlde ödeme yapılmadığı kabul edilmek suretiyle 28.02.2006 tarihli belge uyarınca ödenmesi gereken diğer sosyal haklar karşılığı 218,00 TL'nin ve ikramiye karşılığı 225,00 TL'nin ödenip ödenmediği belirlenmelidir.

    8. Öte yandan davacıya işverence yapılan kıdem tazminatı ödemesine esas ücretin tespitinde, taraf tanık beyanları ile ispatlanan yol ve yemek ücretinin eklenmediği anlaşılmaktadır. Dosyadaki bilirkişi raporunda yemek yardımı aylık 260,00 TL, yol yardımı ise aylık 234,00 TL olarak belirlenmiştir. Fesih tarihi de dikkate alındığında, belirlenen miktarların dayanağı gösterilmeden hesaplamaya esas alınması isabetli değildir. Belirtilen sebeple; yol ve yemek yardımı yönünden işverenin maliyet belgesi sunması hâlinde bunun esas alınması, sunmaması hâlinde ise rayiç araştırması yapılarak tespit edilmesi gereklidir. Davacının fesih tarihindeki ücreti ve bu ücrete eklenmesi gereken ikramiye ve sosyal hak tutarı belirlenmeli ayrıca davacının giydirilmiş ücretine yol ve yemek ücreti eklenerek bulunacak miktara göre kıdem tazminatı fark alacağı olup olmadığı tespit edilmelidir.

    9. Bu yönler üzerinde durulmadan karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

    VII. KARAR
    Açıklanan sebeplerle;
    İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

    Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

    Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,


    20.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.








    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi