Esas No: 2022/5786
Karar No: 2022/8076
Karar Tarihi: 21.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5786 Esas 2022/8076 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/5786 E. , 2022/8076 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 28. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 22. İş Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.06.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı adına vekili Avukat ... Güven ile davacı adına vekili Avukat Kutlu Öncü Uçum geldiler.
Dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 15.10.1996-30.06.2013 tarihleri arasında 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun (5953 sayılı Kanun) kapsamında çalıştığını, davacının çalıştığı işyerleri ile davalı işveren arasında fiili ve organik bağ bulunduğunu, davacının aylık ortalama 40.000,00 TL ücret aldığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı neden olmadan feshedildiğini, fesihle birlikte herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iş sözleşmesinin 2006 yılında sona erdiğini, iş sözleşmesinin ikale sözleşmesi ile feshedildiğini, davalı işyerinin ... bünyesinde iken Şirkete Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından el konulduğunu ve dava dışı ... Görsel Televizyon Prod. A.Ş.'ye devredildiğini, davacının 4857 sayılı İş Kanunu (4857 sayılı Kanun) kapsamında çalıştığını, ücretinin bordrolarda tahakkuk ettirilen tutar olduğunu, tüm hak ve alacaklarının ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 14.09.2018 tarihli ve 2016/31 Esas 2018/295 Karar sayılı ilâmı ile;
"...
Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan bordroların incelenmcsinde,davacının en son ücretinin net 6.000,00 TL üzerinden tahakkuk ettirildiğinin görüldüğü;buna rağmen Ocak 2006 ayına ait çıplak ücretinin brüt 42.475,19 TL üzerinden tahakkuk ettirildiği, dolaysıyla davacının 2006 yılı itibariyle ücretinin brüt 42.475,19 TL olduğu,bu tutarın o dönemki asgari ücrete oranının ise (42.475,19TL/531TL=) 79,99 katına tekabül ettiği,bu oran üzerinden hareket edildiğinde davacının Haziran 2013 ayı itibariyle ücretinin brüt (978,60x79,99=) 78.278,21 TL’ye tekabül ettiği ancak davacı vekili davacının en son 40,000,00 TL ücret aldığını kabul ettiği anlaşılmakla davacının ücret alacağı hesaplanmıştır.
Davacının hizmet süresinin 5 yılı aştığı, buna göre iş akdinin feshi için gerekli olan ihbar önel süresinin 3 ay olduğu anlaşılmakla davacının ihbar tazminatı alacağı hesaplanmıştır.
Basın İş Kanunu’nun 21 .maddesinin l.fıkrasında “Günlük bir mevkutede çalışan bir gazeteciye, en az bir yıl çalışmış olmak şartıyla, yılda dört hafta tam ücretli izin verilir. Gazetecilik mesleğindeki hizmeti on yıldan yukarı olan bir gazeteciye, altı hafta ücretli izin verilir. Gazetecinin kıdemi aynı gazetedeki hizmetine gorc değil meslekteki hizmet süresine göre hesaplanır." hükmünün bulunduğu görülmekle davacıya ait hizmet döküm cetvelinin incelenmesinde, davacının 01.06.1981 yılında Basın İş Kanunu'na tabi olarak çalıştığı,davalı işyerinde işe başladığında mesleğindeki kıdeminin 5295 gün (14 yıl 8 ay 25 gün) olduğu ve aynı kanunun 21.maddesinin 04,01.1961 yılında yürürlüğe girmesi karşısında hak etmiş olduğu yıllık ücretli izin gün sayısı,16yılx42gün=672 GÜN olup, davacının izinlerinin kullandırıldığına veya karşılığı olan ücretin ödendiğine dair herhangi bir delilin sunulmadığı;buna göre davacının talep edebileceği yıllık ücretli izin alacağı,fesih tarihindeki ücreti ve fesih tarihindeki SGK tavanı üzerinden kesinti yapılarak hesaplanmıştır.
Her ne kadar davalı işveren vekili iş akdinin ikale yolu ile sona erdiğini iddia etmiş ise de ikale sözleşmesi olarak belirtilen 09/02/2006 tarihli Fesihname Umumu İbraname ve Feragatname başlıklı yazının incelenmesinde, davacıya herhangi bir tazminat ödemesinin yapılmadığı sadece fazla mesai ücreti, prim ve ikramiye yönünden çek verileceğinin belirtildiği, davacıya çek verildiğine ve çeklerin davacı tarafından tahsil edildiğine dair de herhangi bir delilinde sunulmadığı, kıdem ve ihbar tazminatlarının yanı sıra ek menfaat almayan davacı ile ikale sözleşmesinin yapıldığından bahsedilmesinin söz konusu olamayacağı, kaldı ki davacının adı geçen belgeyi imzaladıktan sonra da kesintisiz olarak çalışmaya devam ettiği ve en son işten ayrılış sebebinin kod:4(belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirmeden feshi) olarak bildirildiği, davalı işveren tarafından kıdem ve ihbar tazminatı ödemesi gerektiği kanaatine varılmış, diğer işçilik alacakları da olduğu görülmüş, ıslah dilekçesi de dikkate alınarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.06.2021 tarihli ve 2018/4760 Esas 2021/1374 Karar sayılı ilâmı ile;
"...
Somut uyuşmazlıkta; davacının davalı nezdinde en son spor müdürü olarak çalıştığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ayrıca davacı basın kartı sahibi olup, hizmet dökümünde derece kodu:2 olarak gösterilmiştir. Dosyadaki mevcut delillere göre davacının yaptığı işin fikir ve sanat işi olduğu ve davacının 5953 sayılı Basın İş Kanunu kapsamında kaldığı anlaşıldığından mahkemece uyuşmazlığın bu kanun kapsamında çözümlenmesi isabetli bulunmuştur. Aksine itirazların reddi gerekmiştir.
...
Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, tanık anlatımları, ticaret sicil kayıtları, mail ve haber çıktıları, davacının çalıştığı programların yayınlandığı televizyonlar ve televizyonların bağlı olduğu şirketler arasında organik bağ ile yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen dosyalar göz önüne alındığında; davacının her üç şirketteki çalışmalarının birleştirilerek kıdem süresinin hesaplanması dosya içeriğine uygun bulunmuştur. Davacı işçi, iş akdinin Haziran 2013 tarihinde sona erdirildiğini ileri sürdüğünden, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da işten çıkış tarihinin 30/06/2013 tarihi olarak kabul edilmesi yerindedir. Davalı vekilinin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
...
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; davacının talebi ile bağlı kalınarak, sunulan ücret bordrolarına göre davacının 2006 yılına ait ücreti tespit edilmiş, iş akdinin feshi tarihindeki ücreti ise, tespit edilen ücretin o dönemdeki asgari ücrete oranı bulunarak belirlenmiştir. Ücret tespitine ilişkin Yerel Mahkeme kararı usul ve yasa ile dosya içeriğine uygun bulunmuş, aksine itirazlar yerinde görülmemiştir.
...
Dosya içerisindeki 09/02/2006 tarihinde imzalanan "fesihname, umumi ibraname ve feragatnamedir" başlıklı belgenin incelenmesinde; "karşılıklı anlaşma suretiyle iş sözleşmesinin sona erdiğinin, 2005 yılı Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ile 2006 yılı Ocak ve Şubat aylarına ilişkin toplam 198.985,91 TL tutarındaki ücret, fazla mesai, prim ve ikramiye alacaklarına ilişkin 6 adet çek verileceğinin belirtildiği", çeklerin davacı tarafça tahsil edildiğine dair dosyada bir delil olmadığı gibi, ikale sözleşmesi gereği davacıya ücretlerinin haricinde kıdem tazminatı veya ek ücret ödeneceğinin de kararlaştırılmadığı, kaldı ki davacının işbu belgeyi imzaladıktan sonra dahi organik bağ içerisinde olan dava dışı şirkette çalışmaya devam ettiği ve işten çıkış kodunun 05/08/2013 tarihinde, kod (4) - (Belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirilmeden feshi) olarak belirtildiği dikkate alındığında, mahkemece iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız ve bildirimsiz feshedildiği ve davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığının kabulü doğrudur. Aksine itirazların reddi gerekmiştir.
...
Davacı asilin beyanları doğrultusunda her yıl 10 gün yıllık izin kullandığı, 16 yıllık hizmet döneminde 160 gün izinli olduğu kabul edilerek davacının bakiye 672 - 160 = 512 gün yıllık izin günü ücret alacağı bulunduğu anlaşılmıştır. Buna göre 20/11/2017 tarihli bilirkişi ek raporunda hesaplandığı gibi davacının 512 gün yıllık izin alacağına karşılık hak kazandığı alacağı net 682.666,67 TL'dir.
...
Somut olayda, davacı basın işçisi olduğundan, kıdem tazminatına fesih tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerekirken, en yüksek banka mevduat faizi uygulanması hatalıdır. Davalı vekili bu yöndeki istinaf isteminde haklı görülmüştür.
...
Davacı tarafça keşide edilen 23/10/2015 tarihli ihtarnamede, 08/02/2006 tarihine kadar doğan kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacakları talep edilmiş ise de, söz konusu alacaklar feshe bağlı alacaklar olup, davacının iş akdinin 08/02/2006 tarihinde feshedilmediği kabul edildiğine göre işbu ihtarname ile söz konusu alacaklar yönünden davalının temerrüte düşürüldüğünden de söz edilemez. Davalı vekili istinaf isteminde haklı olup, dava konusu alacakların dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faiz işletilerek tahsiline karar vermek gerekmiştir.
...
Davalı vekili süresi içerisinde zamanaşımı def'i ileri sürmüş ise de, dosya içerisindeki talepler kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretine ilişkin olup, tazminat alacakları 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Yıllık izin ücreti alacağı ise 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Somut olayda, davacının iş akdinin feshi 30/06/2013 tarihli olup, dava 20/01/2016 tarihinde açılmıştır. Her üç alacak kalemi yönünden de zamanaşımı süreleri dolmamıştır...." gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizin 02.11.2021 tarihli ve 2021/8625 Esas 2021/15271 Karar sayılı ilâmı ile özetle diğer temyiz itirazları yerinde görülmeyerek, davalı tarafça temyiz aşamasında "fesihname, umumi ibraname ve feragatnamedir" başlıklı belgede belirtilen toplam 198.985,91 TL tutarındaki ödeme için verilen 6 adet çekin ödendiğine ilişkin banka dekontlarının sunulduğu, ödeme belgesi ve borcu söndüren nitelikte oldukları ve ödeme belgesinin hakkı ortadan kaldıran özelliği nedeni ile yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gerektiği, bu nedenle davacıdan davalının savunmasına ve dava konusu döneme ilişkin sunulan belgelere karşı diyeceklerinin sorulması, davalı tarafından sunulan banka dekontlarında belirtilen tutarların davacıya ödenip ödenmediğinin araştırılması ve sonucuna göre dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek talep konusu alacaklar hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile karar bozularak dosya kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
Yukarıdaki açıklamalara, Yargıtay bozma ilamına, tarafların iddia ve savunmalarına, davacı asilin isticvabına, banka kayıtlarına ve 09/02/2006 tarihinde imzalanan "fesihname, umumi ibraname ve feragatnamedir" başlıklı belgeye ve tüm delillere göre; davalı işveren her ne kadar toplamda 198.985,91 TL tutarındaki 6 (altı) adet çekin karşılığını davacının aldığını ve alacağının kalmadığını, aksi halde ise işbu tutarın alacaklardan mahsup edilmesi gerektiğini savunmuş ise de, dosyamızda dava konusu edilen alacakların kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarına ilişkin olduğu, 09/02/2006 tarihli belgede ise davacıya çek yoluyla ödendiği belirtilen 198.985,91 TL'nin açıkça 2005 yılı Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ve 2006 yılı Ocak ve Şubat aylarına ilişkin ücret ve fazla mesai-prim-ikramiye alacaklarına ilişkin olduğunun belirtildiği, davacının da isticvabında bu hususu doğruladığı, bu durumda davacının 6 adet çeki bizzat kendisinin tahsil ettiği kabul edilse dahi, söz konusu tutarın davacının hak kazanmış olduğu kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağından mahsubunun mümkün olmadığı; kaldı ki söz konusu çeklerin davacı tarafından tahsil edildiğinin de dosya kapsamı itibariyle ispatlanamamış olduğu anlaşılmakla, söz konusu çeklerin karşılığı olan 198.985,91 TL'nin hüküm altına alınan alacaklardan mahsubu yoluna gidilmemiştir. Aksine itirazların reddi gerekmiştir..." gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, ayrı tüzel kişiliği olan davalı Şirket ile dava dışı adresleri farklı olan şirketlerde geçen sürelerden sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, organik bağ kabul edilmesi durumunda davacının aynı adreste bulunan Pluton Televizyon Yayıncılık Şirketi ile sözleşme imzaladığını, buna göre iş sözleşmesi devam ettiğinden feshe bağlı haklarının doğmayacağını, ibranamenin geçerli olduğunu ve 15.10.1996-08.02.2006 tarihleri arasındaki dönemin tasfiye edildiğini, davacının ücretinin sözleşmede kararlaştırıldığını ve son ücretinin 6.639,90 TL olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının ödeme itirazının bu davada talep edilen alacaklar bakımından dikkate alınıp alınamayacağına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası,5393 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukukça mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davacı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekalet ücreti ile aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.