
Esas No: 2018/8498
Karar No: 2019/10492
Çocuğun basit cinsel istismarı - Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2018/8498 Esas 2019/10492 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Çocuğun basit cinsel istismarı
HÜKÜM : Sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine dair Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinden veirlen 14.09.2017 gün ve 2016/195 Esas, 2017/213 Karar sayılı hükümlere yönelik istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle, 5271 sayılı CMK"nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren duruşmasız yapılan incelemede gereği düşünüldü:
Yargılama konusu olayların, meydana geldiği iddia edilen tarihten yaklaşık on yıl sonra Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirilmesi, savunma, suç tarihinde mağdureler gibi sanığın aynı sınıftaki öğrencileri olan bir kısım tanıkların ifadelerinde sanığın, mağdurelere karşı isnat edilen eylemleri işlediğine dair herhangi bir görgülerinin olmadığını belirtmeleri, okul müdürü tanık ... ile müdür yardımcısı tanık...’ın, sanığın sınıfındaki bir kısım öğrenci ile veli tarafından olay tarihinde kendilerine yönelik dava konusu olaylarla ilgili bildirimde bulunulduğuna ilişkin anlatımları doğrulamamaları, bir kısım mağdurelerin anneleri olan tanıklar..., ..., ... ile ...’nün kolluk beyanlarında mağdurelerin suç tarihi dönemde gerçekleştiğini iddia ettikleri eylemlerden kendilerine bahsetmediklerini ve olayı karakolda öğrendiklerini bildirmeleri ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde yer alan sübuta ilişkin deliller ile dosya içeriğinin çelişmesi karşısında, 5271 sayılı CMK"nın 230/1-b. maddesine uygun düşmeyen gerekçeyle kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine yazılı şekilde düzeltilerek esastan reddine karar verilmesi suretiyle aynı Kanunun 289/1-g. maddesine muhalefet edilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin 13.02.2018 gün ve 2018/288 Esas, 2018/284 Karar sayılı vaki istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine yönelik hükmünün 5271 sayılı CMK"nın 302/2-4. madde ve fıkrası gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre sanığın TAHLİYESİNE, başka suçtan tutuklu veya hükümlü olmadığı takdirde derhal salıverilmesinin ilgili yerlere en seri şekilde bildirilmesi için müzekkere yazılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesine gönderilmesine, 02.07.2019 tarihinde üye ...’in karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Olayın intikal tarihi olan 08.02.2016 tarihinde mağdurelerden ..."ın Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek, 2005-2006 eğitim öğretim döneminde ... İlköğretim Okulu 5/B sınıfında eğitim gördüğünü, o dönemde sınıf öğretmeninin sanık ... olduğunu, derslerin başlamasından itibaren sanık ..."in kendisini öğretmen masasının yanına tek başına ödev kontrolü bahanesiyle çağırarak elleriyle vücudunun cinsel bölgelerine, bacaklarına ve kalça bölgesine dokunduğunu ve bunu defaatle tekrarladığını, o dönemde konuyu annesi tanık ...’a anlattığında annesi ve dayısı tanık ... yoluyla durumu okul yönetimiyle görüştüklerini, o dönemde yaşının küçüklüğü ve algı yanılgısı sebebiyle olayı kavrayamadığını ancak olayın vehametinin farkına yeni varması sebebiyle sanıktan şikayetçi olduğunu, sınıfında bulunan diğer kız öğrencilerin de benzer eylemlere maruz kaldığını beyan etmesi üzerine soruşturmaya başlanıldığı, sonrasında bu kapsamda 2005-2006 eğitim öğretim döneminde mağdure ...ile aynı sınıfta okuyan kız öğrencilerin ifadelerine başvurulduğu, buna göre diğer mağdureler ..., ..., ..., ..., ... ...ve ..."nın da özetle öğretmenleri olan sanık ..."in kendilerini, aynı eğitim öğretim döneminde defalarca tek olarak ödev kontrolü gibi bahanelerle öğretmen masasının yanına çağırdığını ve çağırdığı zaman da bacak ve kalça bölgelerini elleriyle okşadığını beyan ettikleri, keza aynı sınıfta eğitim gören tanıklar ..., ..., ...’ın da mağdurelerin beyanlarını doğrular şekilde ifade vermeleri üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca sanık hakkında mağdurelere yönelik zincirleme şekilde çocuğun basit cinsel istismarı suçlarından kamu davası açıldığı, dava kapsamında mağdurelerin olay nedeniyle ruh sağlıklarının da bozulduğu... Adli Tıp Kurumu ... İhtisas Dairesince her bir mağdurenin ayrı ayrı ve ikişer kez muayeneleri sonucu düzenlenen 31.08.2016 tarihli raporları ile tespit edildiği ve ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda sanığın atılı suçlardan mahkumiyetıne karar verilip Bölge Adliye Mahkemesince de ilk derece mahkemesi kararına karşı vaki istinaf taleplerinin vekalet ücreti yönünden düzeltilerek esastan reddine karar verildiği tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Bölge Adliye mahkemesince verilen hükmün temyiz incelemesinde bozulmasına dair sayın çoğunluk görüşü dört noktada temellendirilmekte olup bunlar;
1-) Yargılama konusu olayların meydana geldiği iddia edilen tarihten yaklaşık on yıl sonra Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirilmesi,
2-) Suç tarihinde mağdureler gibi sanığın aynı sınıftaki öğrencileri olan bir kısım tanıkların ifadelerinde sanığın, mağdurelere karşı isnat edilen eylemleri işlediğine dair herhangi bir görgülerinin olmadığını belirtmeleri,
3-) Okul müdürü tanık ... ile müdür yardımcısı tanık ...’ın sanığın sınıfındaki bir kısım öğrenciler ile veliler tarafından olay tarihinde kendilerine yönelik dava konusu olaylarla ilgili bildirimde bulunulduğuna ilişkin anlatımları doğrulamamaları,
4-) Bir kısım mağdurelerin anneleri olan tanıklar ..., ..., ... ile...’nün kolluk beyanlarında mağdurelerin suç tarihi dönemde gerçekleştiğini iddia ettikleri eylemlerden kendilerine bahsetmediklerini ve olayı karakolda öğrendiklerini bildirmeleri,
Hususlarından ibarettir.
Yargılama konusu olayların meydana geldiği iddia edilen tarihten yaklaşık on yıl sonra Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirilmesi ve bir kısım mağdurelerin anneleri olan tanıklar ..., ..., ... ile ...’nün kolluk beyanlarında mağdurelerin suç tarihi dönemde gerçekleştiğini iddia ettikleri eylemlerden kendilerine bahsetmediklerini ve olayı karakolda öğrendiklerini bildirmeleri hususlarının irdelenmesinde;
Öncelikle, suç tarihi dönem olan 2005-2006 eğitim öğretim yılından yaklaşık on yıl sonra sanık hakkında suç isnadında bulunulması durumu ilk bakışta hayatın olağan akışına aykırı gibi görünse de, suç tarihi dönemde mağdurelerin yaşlarının (10 ya da 11) küçük olup ancak olayın intikal tarihi itibariyle reşit, zihinsel ve psikojik olgunluğa erişmiş bireyler oldukları ve bu olgunluğa ulaştıktan hemen sonra yaşadıkları dava konusu olayları samimi ve tutarlı bir şekilde anlattıkları, keza aşamalarda alınan beyanlarında bu hususla ilgili olarak suç tarihi dönemde yaş küçüklüklerinden kaynaklanan algı yanılgısı sebebiyle olayı kavrayamayıp, zihinsel ve psikolojik olgunluğa erdikleri ileriki yaşlarda sanığın eylemlerinin hukuka aykırılığının farkına vardıktan sonra olayı adli mercilere intikal ettirdiklerini beyan ettikleri, mağdurelerin sınıf arkadaşları olan tanıklar ..., ..., ...’ın aşamalardaki, ..., ... ve ...’ün kovuşturma evresindeki mağdure arkadaşlarının, sınıf öğretmenleri olan sanığın eteklerinin altından elini sokmak suretiyle bacak ve kalçalarını ellediği yönündeki beyanlarını aynen doğruladıkları, bu itibarla sırf suç tarihi dönemden on yıl sonra dava konusu olayların soruşturma makamına intikal ettirilmesinin başlı başına mağdurelerin beyanlarına itibar edilmemesi gerektiği sonucunu doğuramayacağı öte yandan olayın üzerinden on yıla yakın bir süre geçmesinin hukuki ve psikolojik bir değerlendirmeye de tabi tutulması gerektiği, hukuki açıdan irdelendiğinde soruşturma ve kovuşturma evreleri kanuni zamanaşımı süresi içerisinde icra edilip sübut bulduğu anlaşılan eylemler cezalandırıldığına göre intikal süresi gibi bir kavrama dayanarak kararın isabetsiz olduğu söylenemeyeceği gibi dava konusu olayda esasen sırf intikalin geç yapıldığı gerekçesiyle eylemin cezasız bırakılması durumunun da hukuken kabul edilemeyeceği,
Bir kısım mağdurelerin anneleri olan tanıklar ..., ..., ... ile ....’nün kolluk beyanlarında mağdurelerin suç tarihi dönemde gerçekleştiğini iddia ettikleri eylemlerden kendilerine bahsetmediklerini ve olayı karakolda öğrendiklerini bildirmiş iseler de; Bu durum aşamalarda mağdureler ..., ..., ... ve ... ...’a sorulduğunda, mağdurelerin beyanlarında konuyu ailelerine aktarmama nedenleri olarak gerek yaş küçüklükleri ile ailelerinden görebilecekleri baskıdan kaynaklı korku, gerekse aile bireylerinin ve özellikle babalarının sanığa kötü bir şey yapabileceği endişesi olarak ifade ettikleri, kaldı ki mağdurelerden ...’nın suç tarihi dönemde olayı annesi ve velisi olan tanık ...’ya onun da mağdurenin dayısı olan tanık ...’e anlattığının dosya kapsamından anlaşıldığı,
Öte yandan hem olayın mağdure ... tarafından geç intikal ettirilmesi hem de diğer mağdurelerin maruz kaldıkları istismar eylemlerini ailelerine anlatamamaları hususlarına psikoloji bilimi açıdan bakıldığında ise bu alanda özgün bir çalışması bulunan... Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr...’ın konuyla ilgili değerlendirmesinde;
“Çocuk, ergen ve yetişkinlerde cinsel istismarın geç bildirimi nadir değildir ve ruh sağlığı ve adli psikiyatri günlük pratiğinde sık görülür.
Cinsel istismarın yıllar sonra geç bildirimine yol açabilecek faktörler arasında;
-Çocukluk ve ergenlik döneminde mağdurların cinsel istismar faili tarafından tehdit edilmesi veya şantaja maruz bırakılması kapsamında öldürülme, yakınlarının öldürülmesi, yakınlarına veya kendisine zarar verilmesi, olayın fotoğrafları veya videoları çekilmişse bunların yayılması ile ilgili tehditler bu duruma örnek verilebilir. Bu tarz tehditlerle hem geç bildirim olur, hem de olay defalarca tekrarlar. Tekrarlandıkça tehdit de her seferinde devam eder.
-Mağdur tarafından kendisine inanılmayacağının düşünülmesi kapsamında özellikle ensest olguları veya taciz aile içinde saygı duyulan veya aile üstünde sözü geçen bir kişi tarafından yapıldığında bu durumla karşılaşılır. Yine başkasından duyma veya medya üzerinden tacizcilerin cezalandırılmadığının duyulması, mağdurun “söylesem de bir şey olmaz” veya “zaten bana inanmazlar” şeklinde düşünmesine yol açabilir.
Mağdurca çocukluk döneminde cinsel istismarın oyun sanılması kapsamında mağdur çocukluk döneminde mahrem bölgelerini bilmiyor olabilir. Çocuk yaşı büyüdükçe olayın anlamını anlar, bu da bellekte bozukluk yapar ve olay anlatılırken karşı tarafta sanki olay uydurulmuş gibi bir izlenim yaratabilir.
-Mağdur çocuğun olayı bir sevgi gösterisi sanması veya olayın istismarcı tarafından bu şekilde empoze edilmiş olması durumunda çocuk yaşı büyüdükçe olayın anlamını anlar, bu da bellekte bozukluk yapar ve olay anlatılırken karşı tarafta sanki olay uydurulmuş gibi bir izlenim yaratabilir.
-Mağdur çocuk bilişsel açıdan olayı tam anlayamamış olabilir.
-Mağdur çocukça istismar olayı sonradan hatırlandığı veya üzerinden yıllar geçtiği için, karşı taraflarca ifadelerin sanki uydurulmuş gibi algılanabilmesi mümkündür.
-Mağdur çocukça o dönemde kendini suçlama (“yanlış bir şey mi yaptım?” gibi) geç bildirime yol açabilir.
-Kültürel baskı veya utanma sıklıkla mağdurda geç bildirime yol açar.
-Mağdurun kendisine veya başkasına zarar gelir korkusu, ailesinden birisi istismarcıya zarar verir veya onu öldürür endişesi, yakınlarının hapse girmesinden korkma gibi durumlar da geç bildirimin ya da hiç bildirimde bulunmamanın sebeplerindendir.
-Mağdurun ailesi tarafından öğrenildiği halde mağdurun veya aile tarafından birinin korunması amacıyla, aile düzeninin bozulacağı ile ilgili endişeler, ailece “rezil oluruz”, “mağdurun adı çıkar” korkusu ile ya da aileler arası anlaşma nedeniyle istismar olayının üstü kapatılabilir veya hiç bildirim yapılmayabilir.
-Olay sırası veya sonrasında mağdur açısından disosiasyon yaşanmasına yani benliğin ayrışması veya bütünlüğünde bozulmaya cinsel istismar sonrasında sık rastlanır, mağdur olayın olup olmadığından şüphe edebilir.
-Erkek mağdurlarda da utanma nedeni ile geç bildirim de nadir değildir. Özellikle ülkemizde bir erkek çocuk veya ergenin cinsel istismara uğraması ile olaydan sonra cinsel yönelim veya cinsel kimliğinde değişik olabileceğine dair inanışlar nedeni ile özellikle erkek ergen mağdurlar bu olayı saklayabilir. Yine erkek ergen kurbanlar aile içinden ziyade daha çok dışarıda iş yeri ve benzeri yerlerdeki insanlardan kaynaklı tacize maruz kalırlar. Bu durum da daha çok tehdit edilme ile ilişkili olabilir. Bu tehditler genelde kendisi veya yakınlarının öldürülmesi ile ilişkili olabilir.
-Yine bazı çalışmalarda geç çocukluk ve ergenlikte, bazı çalışmalarda da çocukluk dönemindeki cinsel istismarlarda bildirimin geç olabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Bu cümleden olarak;
-Özellikle ensest olgularında, tacizin üvey baba-üvey anne tarafından veya başka bir bakım veren tarafından yapıldığı durumlarda geç bildirim daha sık olabilir ama her olgu kendi içinde ve koşullarında değerlendirilmelidir.
-İstismarcı aile tarafından güvenilen, aile içinde saygı duyulan, aile üstünde sözü geçen akraba veya akraba dışı bir kişi ise geç bildirime sık rastlanır.
-Cinsel istismar olayının geç bildirimi halinde adli süreçle ve psikiyatrik görüşmelerle ilgili bazı sıkıntılar yaşanabilir. Bunlar arasında;
-Özellikle istismar küçük yaşta olmuşsa mağdurun üzerinden zaman geçmesi nedeni olay net hatırlamaması ve bundan dolayı sanki ifadelerinde tutarsızlık ve boşluklar varmış gibi görünmesi durumu,
-Tanıkların olayı tam hatırlamaması veya tanıklarla ilgili diğer faktörler kapsamında olayın üzerinden zaman geçmesi, tanıklar çocukluk döneminde olaya şahit oldular ise olayın önemini anlamamış olmaları nedeni ile olaya önemli bir atıf yapılmamış olması ve bundan dolayı tanıklarca olayın hatırlanmaması, tanığın ölmesi, tanığa ulaşılamaması, tanığın istismar tarihinde yaşı küçük ise olayı darp etme, sevgi gösterisi, oyun gibi algılamış olması ve bu yüzden olayın belleğinde fazla iz bırakmamış olması, tanığın da tehdit edilmiş olması, tanığın birini korumaya çalışması,
-Cinsel istismar failinin bulunamaması veya ölmüş olması,
-Cinsel istismar failinin delilleri karartması, başkaları üzerinde o olay sırasında başka yerde bulunduğuna dair hikayeler uydurarak yanıltma oluşturması, durumları sayılabilir.”
Şeklindeki görüşlerinin konuya bilimsel açıdan ışık tuttuğu,
Aynı hususla ilgili olarak, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde sanık aleyhinde beyanda bulunan mağdureler ile tanıkların organize bir kurgu ile ya da husumetle sanığa karşı hareket ettikleri hususunda herhangi bir iddia ve savunma olmadığı gibi dosya kapsamında soruşturma ve kovuşturma makamlarınca bu konuda yapılmış herhangi bir tespitin de bulunmadığı,
Yine... Adli Tıp Kurumu...İhtisas Kurulunca her bir mağdurenin ayrı ayrı ve ikişer kez muayeneleri ile dava dosyasının tetkiki sonucu düzenlenen 31.08.2016 tarihli ruh sağlığı raporlarında “bütün mağdurelerde mağduru bulundukları dava konusu olaydan kaynaklanmış ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olan (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) denilen psikiyatrik bozukluğun tespit edildiği, bu duruma göre; mağdurelerin 2005-2006 yıllarında mağduru bulundukları olay nedeniyle ruh sağlıklarının bozulduğunun” oy birliğiyle mütaala olunduğu,
Suç tarihi dönemde mağdureler gibi sanığın aynı sınıftaki öğrencileri olan bir kısım tanıkların ifadelerinde sanığın, mağdurelere karşı isnat edilen eylemleri işlediğine dair herhangi bir görgülerinin olmadığını belirtmeleri durumunun irdelenmesinde;
Mağdurelerin beyanlarından da anlaşılacağı üzere atılı eylemlerin, sanık tarafından mağdurelerin ödev kontrolü gerekçesiyle öğretmen masasının yanına çağrılıp çocuklar sanığın hemen yanında olacak şekilde masanın arkasına doğru geçmeleri, yüzlerinin sınıfa dönük vaziyette, önlerinde ise öğretmen masası olacak biçimde konumlandırıldıkları ve sonrasında eylemin sanık tarafından bacak ve kalça bölgelerinin ellenip okşanması sureti ile gerçekleştirildiği, bu şekilde suç tarihi dönemde henüz on-on bir yaşlarında olan mağdurelerin yaşları itibarıyla boylarının kısa olması olgusu ile de bir arada değerlendirildiğinde eylemlerin bire bir sınıfın geri kalanı tarafından görülmesinin beklenemeyeceği, zira sanığın elleri ile eylemini gerçekleştirdiği bölgelerin, bu esnada mağdurların duruş pozisyonlarına göre diğer öğrencilerin göremeyeceği arka tarafa doğru isabet ettiği ve bu durumda eylemlerin bazı tanıklar tarafından görülemeyebileceği kaldı ki sanığın eylemlerini görmediklerini beyan eden tanıkların olaydan aynı ölçüde etkilenmemeleri sebebiyle hatırlamamalarının da mümkün olduğu veya bir zamanlar öğretmenleri olan sanığı koruma adına ya da toplum tarafından ve ahlak kurallarınca kınanan böylesi bir olayın yargılamasına daha fazla dahil olmak istemedikleri için sanığın eylemlerini görmediklerini beyan etmiş olabilecekleri,
Okul müdürü tanık... ile müdür yardımcısı tanık ...’ın sanığın sınıfındaki bir kısım öğrenciler ile veliler tarafından olay tarihinde kendilerine yönelik dava konusu olaylarla ilgili bildirimde bulunulduğuna ilişkin anlatımları doğrulamamaları konusunun irdelenmesinde;
Suç tarihi öncesinde babası vefat etmiş olan mağdure ..."nın, 2006 yılı eğitim dönemi içerisinde sanığın eylemlerinden rahatsızlık duyduğundan annesi tanık ...’a bahsettiği, annesinin de konuyu mağdurenin dayısı olan kardeşi tanık ...’na söylediği, tanık ..."in alınan beyanlarından da anlaşılacağı üzere...’in durumu okul müdür yardımcısı tanık ..."ya ilettiği, ayrıca mağdureler ... ve ... ...’in aşamalarda beyan ettikleri üzere, bizzat bu mağdureler tarafından da konunun eylemin sürdüğü tarihte okul müdürü olan tanık ...’e bildirildiği, ancak tanıklar...ve ...’nın aşamalardaki ifadelerinde bu hususun kendilerine iletildiği yönündeki beyanları kabul etmedikleri,
Tanıklar ... ve ..."in inkar beyanları üzerinde durmak gerekirse, atılı suçların işlendiği ... İlçesi ... İlköğretim Okulunda suç tarıhınde tanık ..."nın okul müdür yardımcılığı, tanık ..."in de okul müdürlüğü görevini yürüttükleri, bu açıdan bakıldığında tanıklar ... ve ..."nın suç tarihinde idareci pozisyonunda bulundukları okulda işlendiği iddia edilen bir suç ile ilgili olarak kendilerine iletilmiş bir şikayeti derhal adli mercilere iletmeleri gerekir iken bunun aksine davranışta bulundukları için aradan uzun süre geçtikten sonra kendilerinin adli ve idari sorumluluklarını gündeme getirebilecek bir konuda, aleylerine olacak şekilde beyanda bulunmalarının beklenemeyeceği, bu nedenle tanıklar... ve..."ın inkar yönündeki ifadelerinin mağdureler ve onları aynen tasdik eden bir kısım tanık beyanlarının delil olma niteliğini zayıflatır beyanlar olarak kabul edilmemesi gerektiği,
Tüm dosya içeriği dikkate alındığında, mağdurelerin gerek soruşturma gerekse kovuşturma evresindeki beyanlarının hem kendi içlerinde hem de diğer mağdurelerin beyanlarıyla uyumlu şekilde son derece tutarlı oldukları, bu kapsamda söz konusu beyanların spontane geliştiklerinin ve kurgu içermediklerinin hem söz konusu beyanların olayların yaşandığı yer, zaman ve oluşa ilişkin olarak yeterli miktarda detay içermelerinden hem de sınıf arkadaşları olan bir çok tanığın aşamalardaki ifadelerinde mağdurelerin zaman, mekan ve olay örgüsüne ilişkin beyanlarını bire bir tasdik etmelerinden anlaşıldığı,
Gerekçesi ayrıntılı olarak belirtildiği üzere, mağdurelerin aşamalardaki ısrarlı ve samimi anlatımları ile bu anlatımları destekleyen tanıklar ..., ..., ..., ..., ..."ın aşamalarda ve tanıklar ..., ..., ..."ün kovuşturma evresindeki beyanları, olay nedeniyle mağdurelerin ruh sağlıklarının bozulduğuna dair ... Adli Tıp Kurumu... İhtisas Kurulunca düzenlenen 31.07.2016 günlü raporların içerikleri ve tüm dosya kapsamı gözetildiğinde sanığın 2005-2006 eğitim öğretim yılında öğrencisi olan mağdurelere yönelik bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik tarihlerde ödev kontrolü bahanesiyle masasına çağırdıktan sonra oturduğu yerden elini eteklerinin içerisine sokup bacakları ile kalçalarına dokunarak okşadığı anlaşıldığından, müsnet suçlardan mahkumiyetine dair ilk derece mahkemesince kurulan hükümlere yönelik istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması gerekirken, eylemin sübutuna ilişkin gerekçenin dosya içeriğiyle uyumlu olmadığından bahisle hükmün bozulmasına dair sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmiyorum.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.