Esas No: 2022/5873
Karar No: 2022/8176
Karar Tarihi: 22.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5873 Esas 2022/8176 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/5873 E. , 2022/8176 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 10. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 7. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 14.03.2015-29.10.2019 tarihleri arasında davalı Şirkette şoför olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin sigorta primlerinin gerçek ücretin altında ödenmesi, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ödenmemesi, yıllık izinlerinin kullandırılmaması, kanuni sürüş sürelerinin üzerinde araç kullanmaya zorlanması ve yoğun tempolu fazla çalıştırılması nedenleriyle davacı tarafından sözlü olarak feshedildiğini, feshe bağlı alacaklarının eksik ödendiğini belirterek kıdem tazminatı, yıllık izin, asgari geçim indirimi, fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil ve hafta tatili ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının istifa ederek işten ayrılmak istediğini dile getirdiğini, davalının iyiniyetli olarak karşılıklı anlaşma yoluna gittiğini, tarafların karşılıklı anlaşarak her türlü hak ve talepleri kapsamında davacıya toplam 12.528,88 TL ödeme yapılmasına karar verildiğini, davacı ile müvekkili Şirket arasında 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun (1136 sayılı Kanun) 35/A maddesi hükmüne uygun olarak Avukatlık uzlaşması imzalandığı, müvekkili Şirket tarafından uzlaşmada belirtilen miktarın davacıya ödendiğini, tarafların iş sözleşmesinden doğan tüm ve hak ve alacakları açısından birbirlerini ibra ettiklerini, uzlaşma tutanağının ilâm niteliğinde belge olma şartlarının tamamını haiz olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 1136 sayılı Kanun'un 35/A maddesinin "Avukatlar dava açılmadan veya dava açılmış olup da henüz duruşma başlamadan önce kendilerine intikal eden iş ve davalarda, tarafların kendi iradeleriyle istem sonucu elde edebilecekleri konulara inhisar etmek kaydıyla, müvekkilleriyle birlikte karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilirler. Karşı taraf bu davete icabet eder ve uzlaşma sağlanırsa, uzlaşma konusunu, yerini, tarihini, karşılıklı yerine getirmeleri gereken hususları içeren tutanak, avukatlar ile müvekkilleri tarafından birlikte imza altına alınır. Bu tutanaklar 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesi anlamında ilâm niteliğindedir." şeklinde olduğunu, bu Kanun maddesinin gerekçesi incelendiğinde avukatlara, aldıkları işlerde, dava açılmadan veya dava açılmışsa duruşmaya başlanmadan önce uzlaşma sağlanması hususunda karşı tarafı davet etme yetkisi verildiği, uzlaşma sonucu düzenlenecek, taraflar ve avukatlarınca imzalanacak olan tutanağın ilâm niteliğinde olması esası getirilerek uyuşmazlıkların mahkemelere intikalinden veya duruşmaya başlanmadan önce çözümlenmesinin amaçlandığı, "Uzlaşma Protokolü" başlığı altında düzenlenen 14.11.2019 tarihli belgenin dosyasındaki alacak taleplerine ilişkin olduğunun anlaşıldığı ve söz konusu protokole itibar edildiği, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarından biri olan ilâm niteliğindeki protokolün (4.3) maddesinde işaret edildiği üzere tarafların tüm hak ve talepler üzerinde uzlaştıkları, protokolün hem davacı asıl hem de ... Barosu avukatlarından H.E.O. ile davalı avukatı ve davalı Şirket yetkilisi tarafından imzalandığının sabit olduğu, ibra içerikli protokole değere verildiği, 1136 sayılı Kanun'un 35/A maddesi kapsamında vekillere uzlaşma sağlama yetkisi verildiği, verilen bu yetkiye istinaden yapılan uzlaşma sonrası tutulan tutanakların 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 38 inci maddesi anlamında ilâm niteliğinde olduğu, taraf vekilleri ve davacı tarafından hazırlanan ve davacı tarafça dava dilekçesinin ekinde sunulan ilâm niteliğindeki 14.11.2019 tarihli protokolün 1136 sayılı Kanun'un 35/A maddesi kapsamında kaldığı ve bu madde gereği ilâm veya mahkeme dışı sulh belgesi olarak kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dosyaya ibraz edilen uzlaşma tutanağının usul ve kanuna aykırı olmakla geçersiz olduğunu, 1136 sayılı Kanun'un 35/A maddesi kapsamında uzlaşma yapılabilmesi için uzlaşma isteyen tarafça yazılı bir şekilde karşı tarafa davetiye tebliğ edilmesi gerektiği ancak yazılı davetiyenin bulunmadığını, davacının iş sözleşmesinin sona erdiği gün işçilik alacaklarının ödenmeyeceği baskısı altında ve hak ettiği alacakların çok altında bir meblağ ile imzalatılan protokolün irade sakatlığı nedeniyle geçersiz olduğunu, davacının protokolü imzalamaya mecbur bırakıldığını, ayda ortalama 5.000,00 TL net ücretle çalışan davacının sadece kıdem tazminatı alacağının dahi yarısına razı olarak protokol imzalamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bir sözleşmenin uzlaşma faaliyeti sonunda düzenlenmesi nedeniyle geçerlilik veya şekil şartlarından muaf tutulamayacağını, uzlaşma protokolünün (4.1) nolu maddesinde sadece kıdem ve yıllık izin alacağı için ödeme yapılacağı taahhüt edildiği halde (4.3) nolu madde ile (4.1) nolu maddedeki meblağın tüm alacak kalemlerine ilişkin olduğu, tüm hak ve talepleri kapsadığı belirtilerek ibra özelliği taşıdığının belirtildiği, anlaşma/uzlaşma belgesinin ibra hükmü içerdiği veya ibra sözleşmesi niteliği taşıdığı durumlarda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 420 nci maddesinde yer alan şartların gerçekleşmiş olmasının gerektiği halde ibranamenin geçerlilik koşulu olan 1 aylık süre geçmeden iş sözleşmesinin feshedildiği gün protokolün imzalanmış olması, protokolde yazılmış olan toplam 12.528,88 TL'nin davacıya eksik ödenmiş olması ve uzlaşma belgesinde işçi aleyhine cezai koşul bulunması nedenleriyle söz konusu uzlaşma protokolüne itibar edilmesinin mümkün olmadığını, davalı işverenin, davacının zor durumdan faydalanarak sulh protokolü düzenlendiği gün davalı tarafından sağlanan bir vekil eli ile bu sözleşmenin imzalatılmış olmasının gabin niteliğinde olduğundan söz konusu belgeye itibar edilmemesi gerektiğini belirterek Mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda, taraf ve vekillerinin imzasının bulunduğu 1136 sayılı Kanun'un 35/A maddesi hükmü çerçevesinde düzenlenen uzlaşma protokolü ile davacının iş sözleşmesinin 14.11.2019 tarihinde tarafların karşılıklı anlaşması neticesinde feshedildiği, ilâm hükmündeki işbu protokolün tanzim edildiği, protokolün (4.1) nolu maddesinde, iş sözleşmesinin işçinin talebiyle feshedilmesi nedeniyle hatır ödemesi olarak 11.797,57 TL kıdem tazminatı, 731,31 TL yıllık izin ücreti olmak üzere toplam 12.528,88 TL ücret alacağının ödenmesi hususunda mutabakata varıldığı, ödemenin 2 taksitle banka transferi ile ödeneceği, protokolün (4.3) nolu maddesinde yer alan meblağın her türlü hak ve talepleri kapsadığı, protokolün 1136 sayılı Kanun'un 35/A maddesine göre yapıldığı ve 2004 sayılı Kanun'un 38 inci maddesi uyarınca ilâm niteliğinde olduğunun belirtildiği, taraflar arasında düzenlenen protokolün davacının iradesinin sakatlığı nedeniyle geçersiz olduğu ileri sürülmüş ise de protokolün düzenlendiği 14.11.2019 tarihinden sonra 19.04.2021 tarihinde arabuluculuk başvurusunda bulunulduğu, 02.06.2021 tarihinde ise işbu davanın açıldığı, protokol altındaki imzalara taraflarca herhangi bir itirazda bulunulmadığı, 6098 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesinin birinci bendinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, imzalanan protokol ile taraflar arasında uzlaşma konusunun açık ve net olarak ortaya konduğu, işbu protokolün 1136 sayılı Kanun'un 35/A maddesinde belirtilen ilâm niteliğinde olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesinde belirttiği gerekçelerle temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; dosyada bulunan, taraflar ve vekillerince imzalanan uzlaşma protokolü karşısında davacının davaya konu ettiği alacaklara hak kazanıp kazanamadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 4857 sayılı İş Kanunu'nun ilgili hükümleri, 1136 sayılı Kanun'un 35/A maddesi hükmü.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Ş.K.