10. Hukuk Dairesi 2019/6360 E. , 2020/3444 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
No : 2018/730-2019/1725
İlk Derece
Mahkemesi : Bakırköy 4. İş Mahkemesi
No : 2015/308-2017/318
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Dava, 23.04.2014 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirden oluşan kurum zararının 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi uyarınca tahsili talebidir.
II-CEVAP
Davalı vekili, olayın meydana gelmesinde kusurlu olmadıklarını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
"Davanın kabulüne;
69.188,36 TL ilk peşin sermaye değerli gelirin onay tarihi 12/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine" karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
"Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine" karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı kurum ile davalı şirket vekilleri, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı kurum vekilinin tüm, davalı şirket vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- 23.04.2014 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirden oluşan kurum zararının 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi uyarınca tahsili talebine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 21. maddesidir. Yargılama sırasında alınan 27.12.2017 tarihli bilirkişi raporuyla davalı işveren %40, sigortalı %40 kusurlu bulunmuş olup olayın meydana gelmesinde %20 oranında da kaçınılmazlık durumunun bulunduğu tespitine yer verilmiş olup Mahkemece işbu rapor hükme esas alınarak karar verilmiştir. Mahkemenin, kusura ilişkin kabulü eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Rücu davaları, kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusuru olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığında sorumludur. Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, bu davalardaki kusur raporları ile çelişki oluşturmayacak şekilde kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığını ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, olay tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi, 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi, İşçi sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi gerekir.
Eldeki davada, alkollü/alkolsüz içecek satışı yapılan davalı şirkette 04.04.2014 tarihinde işe başladığı anlaşılan kazalının, 23.04.2014 tarihinde davalı şirkete ait araçla ürün teslimatı yaptığı sırada geçirdiği kalp krizi sonucu vefat ettiği iş kazasına ilişkin olarak eldeki davada hükme esas alınan bilirkişi raporu ile işverenin, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olması nedeniyle, işe girmeden önce kazalının sağlık muayenesinin yaptırılmaması ve kalp rahatsızlığıyla ilgili bilgi sahibi olunmaması, buna göre de gerekli tedbirlerin alınmaması nedenleriyle %40 kusurlu olduğu belirtilmişse de dosya kapsamında ve özellikle kazalının eşinin, sigortalının uyuşturucu madde kullandığı yönündeki beyanı ve otopsi raporunda kazalının kan ve idrarında uyuşturucu madde tespit edilmiş olması karşısında kurum müfettiş raporunda işverenin kusur ve sorumluluğu bulunmadığı şeklindeki tespitinin yerinde olduğu belirgin olup davalı işverene kusur izafe edilmesi hatalı bulunduğundan iş kazasının meydana gelmesinde kusuru bulunmayan davalı işveren hakkında davanın reddi gerekmektedir.
O hâlde, davalı şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17.06.2020 gününde karar verildi.