Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/22986
Karar No: 2013/2763

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2012/22986 Esas 2013/2763 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2012/22986 E.  ,  2013/2763 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi


    Dava, malûllük aylığına hak kazanıldığının tespiti ile aylıkların yasal faiziyle birlikte alınması istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davalı ... Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-) 01.09.1991 – 16.10.2003 döneminde 506 sayılı Kanun hükümleri kapsamında 4146 günlük primi ödenmiş sigortalılığı, 28.01.2004 – 05.02.2008 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalılığı bulunan davacının 05.02.2008 günü davalı Kuruma yönelttiği malûllük aylığı bağlanması isteminin, malûllük olgusunun gerçekleşmediği gerekçesiyle reddedildiği, davacının tahsis başvuru tarihi itibarıyla prim borcunun bulunduğu anlaşılmakta olup, yargılama aşamasında ... Kurumu 3. ... İhtisas Kurulu’nca düzenlenen rapora göre, 12.06.2007 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı olarak davacının meslekte kazanma gücünü %62 oranında kaybettiği belirgindir.
    Davanın yasal dayanakları niteliğindeki 506 sayılı Kanunun 53. maddesinde, çalışma gücünün en az 2/3’ünü yitirdiği tespit edilen sigortalının malûllük sigortası bakımından malûl sayılacağı belirtilmiş, 1479 sayılı Kanunun 28. maddesinde, bu Kanunun uygulanmasında çalışma gücünün en az üçte ikisini kaybettiği belirlenen sigortalının malûl sayılacağı açıklanmıştır. Bununla birlikte, dava açıldıktan sonra 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 25. maddesinde, çalışma gücünün en az % 60’ını yitirdiği Kurum Sağlık Kurulu’nca saptanan, Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalının malûl sayılacağı bildirildikten sonra 26. maddesinde, malûllük aylığı bağlanabilme koşulları, 25. maddeye göre malul sayılma,
    en az 10 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olma, malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunma, 4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması olarak sıralanmıştır. Anlaşılacağı üzere, malûllük olgusunun varlığı için 506 ve 1479 sayılı Kanunlarda “2/3” şeklinde düzenlenen çalışma gücü kaybı oranı 5510 sayılı Kanunda “%60” olarak kabul edilmiştir.
    Diğer taraftan, amacı, çeşitli sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyle ilgililerin sosyal güvenliklerinin sağlanması usul ve esaslarının düzenlenmesi olan 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun 4. maddesinde, Kurumlara tabi çeşitli işlerde çalışmış olanların hizmet sürelerinin, aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla bu Kanuna göre aylık bağlanmasına hak kazanıldığında birleştirileceği öngörülmüş, 8. maddesinin ikinci fıkrasında, malûllük durumunda ilgililere hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanacağı belirtilmiş olup, anılan düzenlemeler, sigortalıları/hak sahiplerini aylık tahsisinde değişik sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmetlerin birleştirmesini yapmaya zorlayıcı nitelikte değildir ve sigortalılar/hak sahipleri, 2829 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaksızın kendilerine aylık bağlanmasını isteyebilirler. Bu Kanunun işlevi, değişik sosyal güvenlik kurumlarındaki sigortalılığın ilgililere tek başına aylık bağlanmasına yeterli gelmediği durumlarda, hizmetlerin birleştirilmesi suretiyle tahsise olanak tanıyarak, gereksiz kaybın önlemesidir ve Kanundan yararlanabilmek için kişiyi tüm sosyal güvenlik kurumlarına tabi hizmet sürelerini birleştirmeye zorlamanın sosyal güvenlik sistemi ve Kanunun amacı ile bağdaşmadığı açıktır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.06.2006 gün ve 2006/21-363 Esas, 2006/466 Karar sayılı, 10.03.2010 gün ve 2010/10-126 Esas, 2010/133 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde; çalışma gücünü %62 oranında kaybettiği kanıtlanan davacının 5510 sayılı Kanun hükümleri kapsamında malûllük olgusunun gerçekleştiği belirgin olup, diğer tahsis koşulları yönünden de anılan Kanunun 26. maddesinin uygulanması zorunludur. Buna göre, başlı başına 506 sayılı Kanuna tabi sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı bakımından aylığa hak kazanan davacı için 2829 sayılı Kanun uygulanmayacağından, 1479 sayılı Kanuna dayalı sigortalılığı yönünden var olan prim borcu da tahsise engel oluşturmamaktadır ve borcun tahsili yasal mevzuat çerçevesinde Kurumca her zaman olanaklıdır. Şu durumda, mahkemece aylık bağlanması yönünde verilen karar yerinde ise de, hakkı doğuran olay, 5510 sayılı Kanunun 25. maddesinin yürürlük günü olduğundan, aylık başlangıcı olarak, bu tarihi izleyen ay başına karşılık gelen 01.11.2008 gününün esas alınması gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu aylık hakkının kazanılmasında, malûllüğün gerçekleştiği kaza tarihinin benimsenmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
    S O N U Ç : Hükmün üçüncü paragrafında yer alan “12/06/2007 kaza” tarih ve sözcüğünün çıkartılarak yerine “01.11.2008” tarihinin yazılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi