3. Hukuk Dairesi 2018/4752 E. , 2019/999 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulüne, asli müdahilin davasının reddine yönelik olarak verilen hüküm, davalılar vekili ile asli müdahil vekili tarafından duruşma istemli, davacılar vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 12/02/2019 tarihinde davalılar vekili Av. ..., asli müdahil kooperatif temsilcisi ... ile davacılar vekili Av. ...geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıların 1085 parsel nolu taşınmazdaki hisselerini haricen satın aldığını, satış bedeline karşılık bonolar tanzim ederek davalılara verdiğini, ayrıca bu bonoların ödenmesine teminat olmak üzere taşınmazında davalılar lehine 16/06/1988 tarihinde ipotek tesis edildiğini, bono bedellerini davalılara ödediği halde teminat mahiyetinde olan ipoteğin davalılar tarafından kaldırılmadığını, bu nedenle açmış olduğu ipoteğin fekki davasının lehine sonuçlandığını, davalıların haricen kendisine sattıkları taşınmazdaki hisselerini dava dışı 3. kişiye noterde yapılan satış vaadi sözleşmesi ile satmaları nedeniyle açılmış olan tapu iptal ve tescil davasının kabul edildiğini, aralarındaki harici satış geçersiz olsa bile davalıların tahsil ettiği bedeli iade borcu bulunduğunu, davalıların hisselerinin değerinin dava tarihi itibariyle 1.500.000.000.000 (yeni 1.500.000) TL olduğunu ileri sürerek; satışa konu hisselerin dava tarihi itibariyle değerinin tespiti ile şimdilik 400.000.000.000 (yeni 400.000) TL’nin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar; davanın zamanaşımına uğradığını, esas yönünden ise davacı ile aralarında dava konusu taşınmazdaki hisselerinin satımı konusunda bir sözleşme düzenlenmediğini, ipotek belgesinin ise taraflar arasındaki daha önce ... 3. Noterliğince düzenlenen 03/02/1988 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi nedeniyle yapılan aracılık karşılığı verilecek olan iki daire karşılığı olarak verilen 100.000.000 TL"lik senetlerin teminatı olarak düzenlendiğini, bu ipotek belgesiyle ilgili taraflar arasında görülen önceki davalarda davacı tarafından çok çelişkili beyanlarda bulunulduğunu, diğer yandan; dava konusu hisselerinin vermiş oldukları vekaletnameye istinaden davacı tarafından satış bedeli alınmak suretiyle üçüncü kişiye (asli müdahil olan kooperatife) satıldığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen hüküm, davacı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 28/06/2007 tarihli ve 2007/7155 E. 2007/9247 K. sayılı ilamıyla; davalıların dava konusu taşınmazı 3. kişiye noter satış vaadi sözleşmesi ile satmalarından sonra bu kişinin açtığı tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarih olan 14/06/2002 tarihi itibariyle ifanın imkansız hale geldiği, bu tarih itibariyle işlemeye başlayan 10 yıllık zamanaşımı süresinin davanın açıldığı tarihte dolmamış olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma sonrasında ... Konut Yapı Kooperatifi vermiş olduğu asli müdahale dilekçesiyle; davalılara ait hisselerin davacı tarafından alınan vekaletnameye dayalı olarak 15/06/1989 tarihinde kendisine satıldığını ve satış bedelinin davacıya ödendiğini, daha sonra taşınmaz maliklerinin aleyhine açtıkları dava sonucu tapunun iptal edildiğini, davacı tarafından satış bedelinin kendisine ödendiğine dair ibranamenin yetkisiz yönetim kurulu tarafından verilmiş olması nedeniyle hukuken bir değerinin bulunmadığını, bu hususun kesinleşmiş ilamla sabit olduğunu, dolayısıyla davacının davalılardan satış bedelini talep hakkının bulunmadığını, zira bu bedelin kendisine ait olduğunu ileri sürerek; şimdilik 10.000 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalılardan (eldeki davanın taraflarından) tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece; müdahiliğine karar verilen ... Yapı Konut Kooperatifinin müdahale talebinden cayılmasına, davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm, taraf vekilleri ile asli müdahil vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 13/06/2013 tarihli ve 2013/5546 E. 2013/10182 K. sayılı ilamıyla;
(...Somut olayda; ... Konut Yapı Kooperatifi verdiği dilekçesiyle davanın taraflarını hasım gösterip hak iddia ederek, harcını yatırarak asli müdahalede bulunmuştur. Buna göre asli müdahale yönünden yeniden harç ikmali yapılmak suretiyle tüm deliller toplanıp asli müdahale talepleri hakkında bir karar verilmelidir.
Asıl davada, karar, davacı ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Buna göre asli müdahalenin halli ön mesele olarak değerlendirilip bu hususun ikmalinden sonra asıl davada, davacının davalılara ödediğini ileri sürdüğü harici satış bedeliyle ilgili olarak sebepsiz zenginleşme gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarında tüm deliller toplanıp gerekçeleri de açıklanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hiçbir gerekçe açıklanmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; ifanın imkansız hale geldiği 14/06/2002 tarihi itibariyle denkleştirici adalet hesabına göre bilirkişi tarafından belirlenen miktarın hüküm altına alınması gerekirken, dava tarihi itibariyle belirlenen miktarın hüküm altına alınması da doğru değildir...)
Gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; davacının davalıların hissedar olduğu taşınmazı harici olarak satın aldığı, bu amaçla davalılara toplam 100.000 TL"lik bono verdiği, bonoların teminatı olarak davacıya ait taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiği, davacının bedellerini ödeyerek bonoları geri aldığı, bono asıllarının davacı tarafından ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/180 Esas sayılı dosyasına ibraz edildiği, bono bedellerinin müdahil kooperatif tarafından ödendiği yada davacının asli müdahil kooperatif adına hareket ettiği konusunda asli müdahil tarafından ispat vasıtası getirilemediği, sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği 14/06/2002 tarihi itibariyle davalı ..."ye ödenen bedelin 82.484,60 TL, ..."ye ödenen bedelin 30.401,82 TL"ye ulaştığı gerekçesiyle; asli müdahilin davasının reddine, davacı tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile 82.484,60 TL"nin davalı ..."den, 30.401,82 TL"nin davalı ..."den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, TMK"nun 28 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen, yani mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalara ise ölen tarafın mirasçıları tarafından veya ölen tarafın mirasçılarına karşı devam edilir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalılardan ..."in 10/02/2005 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece; yargılama sırasında ölen davalının yasal mirasçılarının tespit edilerek usulüne uygun şekilde davaya katılımlarının sağlanması için davacı ile asli müdahile süre verilmesi ve bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilip esasa ilişkin hüküm tesis edilmesi gerekirken, ölü olan davalı hakkında yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
2-Bilindiği üzere; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir.
Somul olayda; asli müdahil kooperatif, davalılara ait hisselerin davacı tarafından alınan vekaletnameye dayalı olarak resmi senet ile kendisine satıldığını ve satış bedelinin davacıya ödendiğini, daha sonra taşınmaz maliklerinin aleyhine açtıkları dava sonucu tapunun iptal edildiğini ileri sürerek, davaya müdahil olmuştur.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı uyarınca asli müdahilin bu iddiasının incelenmesi ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu iddia ve sunulan deliller incelenmeden, bono bedellerinin müdahil kooperatif tarafından ödendiği ya da davacının asli müdahil kooperatif adına hareket ettiği konusunda ispat vasıtası getirilemediği yönündeki yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
3- Bozma nedenine göre, davalı taraf ve asli müdahilin diğer, davacı tarafın ise tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Hükmün HUMK"nun 428 inci maddesi gereğince; yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalı taraf yararına, ikinci bentte açıklanan nedenlerle asli müdahil yararına BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenle davalı taraf ve asli müdahilin diğer, davacı tarafın ise tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 2.037"şer TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya, davalıdan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.