Esas No: 2022/1103
Karar No: 2022/7966
Karar Tarihi: 21.03.2022
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2022/1103 Esas 2022/7966 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, silahla basit yaralama ve hakaret suçlarından suçlu bulunarak cezalandırıldı. Ancak, hakaret suçundan açılan kamu davası, müştekinin şikayetinden vazgeçtiği için düşürüldü. Sanığın adli sicil kaydındaki tekerrüre esas alınacak mahkumiyet hükmü bulunmadığı için verilen cezaların mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilemeyeceği belirtildi. Kanunlar: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2 (2 kez), 86/3-e (2 kez), 125/1-4, 62/1 (3 kez) ve 58/6-7. maddeleri, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 251/3. (3 kez) maddesi.
"İçtihat Metni"
KARAR
Silahla basit yaralama ve hakaret suçlarından sanık ...'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2 (2 kez), 86/3-e (2 kez), 125/1-4, 62/1 (3 kez) ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 251/3. (3 kez) maddeleri uyarınca 2 ay 5 gün hapis ve 2 kez 3 ay 22 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı Kanunun 58/6-7. maddesi gereğince cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair ... Asliye Ceza Mahkemesinin ... tarihli ve 2020/318 esas, 2021/40 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ... gün ve ... sayılı istem yazısıyla dava dosyaları Daireye gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında “1- Dosya kapsamına göre;
Müşteki ...'nin 09/03/2016 tarihli duruşmada şikayetinden vazgeçtiğini bildirmesi karşısında, 5237 sayılı Kanunu’nun 73/4. maddesinde yer alan “Kovuşturma yapılabilmesi şikâyete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz” şeklindeki düzenlemeye nazaran, sanık hakkında hakaret suçundan açılan kamu davasının şikayet yokluğundan düşürülmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- Kabule göre de;
Kayden ... doğumlu olan sanığın adli sicil kaydında yer alan ve tekerrüre esas alınan ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarihli ve ... esas, ... sayılı kararına konu suçu işlediği 01/04/2006 tarihinde henüz 18 yaşından küçük olduğu cihetle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58/5. maddesinde yer alan "Fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme gereğince, söz konusu kararın tekerrüre esas alınamayacağı, adli sicil kaydında başkaca tekerrrüre esas alınabilecek bir mahkumiyet hükmünün de bulunmaması karşısında, sanığa verilen cezaların mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilemeyeceği gözetilmeden, sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesinde,” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/04/2012 gün ve 10/438-141 sayılı kararında belirtildiği üzere, öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
İncelenen dosyada, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca, tebligatın bilinen en son adrese yapılması gerektiği gözetilmeden, sanığın duruşmada bildirdiği en son adresinden farklı olan adrese yapılan tebligatın usulsüz olduğu, kararın usulüne uygun olarak kesinleştirilmediği anlaşıldığından , bu aşamada kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, hükmün henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
2- Dosyanın, kanun yolu bildiriminin başvuru mercii, süresi ve yöntemi açısından şerhli davetiye ile sanığa bildirilip, tebligat eksikliğinin ikmali ile süresinde başvuruda bulunulması halinde temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmesini, aksi takdirde usulünce kesinleştirme işlemi yapılarak, bu aşamadan sonra kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını teminen mahkemesine iadesine, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, ... tarihinde oy birliğiyle karar verildi.