(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2020/721 E. , 2020/2804 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ve davalı .... vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesini, fazla çalışma ücretlerinin ödenmemesi nedeni ile haklı sebeple feshettiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti.
Davalı ... Şirketi vekili davacının Hayrettin Deveci işçisi olduğunu belirterek husumet itirazında bulunmuş, istifa ederek ayrıldığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Diğer davalı firma davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı yönünden taleplerin esastan reddine, diğer talepler yönünden ise belirsiz alacak davası açılamayacağı gerekçesiyle talebin usulden reddine karar verilmiş verilen hüküm Dairemizin 15.01.2019 tarih ve 2016/4265 esas, 2019/891 sayılı ilamıyla prim alacaklarının fazla mesai ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarından mahsup edilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda bozma üzerine birleşen dosyalar da dikkate alınarak kısmen kabul kısmen red kararları verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davacı vekili ve davalı .... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davacının asıl ve birleşen dosyalar yönünden tüm, davalının ise birleşen Kayseri 4. İş Mahkemesinin 2019/168 Esas sayılı dosyası yönünden aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, iş sözleşmesinin sona erme şekli, davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
İşverene ait bir ya da birkaç işyerinde belli bir süre çalışmış bir işçinin, işini kaybetmesi halinde, işinde yıpranması, yeni bir iş edinmede karşılaşacağı güçlükler ve işyerine sağladığı katkı göz önüne alınarak, geçmiş hizmetlerine karşılık işveren tarafından kanuni esaslar dahilinde verilen toplu paraya “kıdem tazminatı” denilmektedir. Kıdem tazminatının koşulları, hesabı ve ödeme şekli doğrudan yasalarla düzenlenmiştir.
Kıdem tazminatı, feshe bağlı haklardan olsa da, iş sözleşmesinin sona erdiği her durumda talep hakkı doğmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu"nun 120. maddesi uyarınca yürürlüğü devam eden mülga 1475 sayılı İş Kanunu"nun 14. maddesi hükümleri uyarınca istifa etmek suretiyle işyerinden ayrılan işçi kıdem tazminatına hak kazanamaz.
Esasen Yasada işçinin istifası adı altında bir düzenlenme yer almamaktadır. Bu bakımdan işçinin haklı bir sebebe dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez.
Şarta bağlı istifa ise kural olarak geçerli değildir. Uygulamada en çok karşılaşılan şekliyle, işçinin ihbar ve kıdem tazminatı haklarının ödenmesi şartıyla ayrılma talebi istifa olarak değil, ikale (bozma sözleşmesi) yapma yönünde bir icap olarak değerlendirilmelidir.
İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vermek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde, istifa iradesinin bulunmadığına yönelik olarak irade fesadı iddiası tanık dahil her türlü delil ile ispatlanabilir. ..
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde ödenmeyen işçilik alacakları ve işverende bulunan bononun baskısı nedeniyle iş akdini feshettiğini beyan etmiş olup; davalı ise davacının istifa etmek suretiyle işten ayrıldığını savunmuştur. Dosyada 31.01.2013 tarihli, davacının el yazısı ürünü, imzalı, yazıya-imzaya davacı tarafça itiraz edilmemiş istifa dilekçesi yer almakta olup; davalı şirkete hitaben yazılan istifa dilekçesinde, “01.01.2007 yılında başlamış olduğum satış danışmanlığı görevimden hiçbir etki ve tesir altında kalmadan kendi rızam ile (isteğim ile) istifa ediyorum” yazılıdır. Aynı tarihli ikale ve ayrıca ibranamede de ise kendi rızasıyla işten ayrıldığı, 56 günlük ihbar öneli nedeniyle 3.450.00 TL şirkete ödemesi gereken tutardan ücret alacağı ve 24 günlük yıllık izin tutarı olan 2.454.05 TL’nın mahsup edildiğini, bakiye tutarın ise iyi niyet çerçevesinde kendisinden talep edilmediğini belirtmiştir. Davacı duruşmada alınan beyanında ise “bana gösterilen istifa ve ibraname altındaki imza bana aittir. Benden işe girerken Merkay şirketi açık senet almıştı. Ben işten kendim ayrılmak istedim ve senedimi istedim. Bunun üzerine işveren benden istifa dilekçesi ve ibraname istedi,” şeklinde beyanda bulunmuş, fesih sonrası davalı şirkete gönderdiği veda konulu e-mailde işten kendi isteğiyle ayrıldığını belirtip yöneticilere ve çalışma arkadaşlarına teşekkür etmiştir. Mahkemece, geniş anlamda ücret alacaklarının ödenmemesi nedeniyle davacının iş akdini haklı nedenle feshettiği kabul edilerek kıdem tazminatı hüküm altına alınmıştır. Tanık ve davacı beyanları, istifa dilekçesinin içeriği ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının istifa iradesinin bulunmadığına yönelik olarak irade fesadı iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmakla, kıdem tazminatı talebinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Yıllık izin ve ücret alacağı yönünden ise davacı ikale ve ibraname başlıklı belgelerde yıllık izin ücretinin şirkete ödemesi gereken ihbar tazminatından mahsup edildiğini ve rızası bulunduğunu belirttiğinden bu alacak talebinin de reddi gerekirken kabulü isabetsiz olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 18.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.