8. Hukuk Dairesi 2014/27714 E. , 2016/17530 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Davacı alacaklı vekili, ödeme emrinin haciz adresinde tebliğ edildiğini, borçlu şirket ortağı ile 3.kişinin karı koca olduklarını, borçlu şirket ile 3.kişinin faaliyet alanlarının aynı olduğunu, haciz mahallindeki makinelerin borçlu şirkete ait olduğunu, 3.kişi ile borçlu arasında fiili ve organik bağ, devir ve muvazaa ilişkisi bulunduğunu açıklayarak istihkak iddiasının reddi ile mahcuzların borçlu şirkete aidiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı 3. kişi vekili, borçlu şirket ile 3.kişinin işyerinin ticaret odasındaki kayıtlı adreslerinin farklı olduğunu haczin borçluya ait iş yerinde gerçekleşmesinden ötürü mülkiyet karinesinden 3.kişinin istifade etmesi gerektiğini, iş yerinde borçluya ait herhangi bir mahcuzun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu, usulüne uygun dava dilekçesi tebliğine karşın duruşmaya katılmamış cevap da vermemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; ticaret sicil kayıtlarına göre borçlu ve 3.kişiye ait adreslerin farklı olduğu, bu adres değişikliğinin mülkiyet karinesinin yer değiştirmesine vesile olduğu, karinenin 3.kişinin yararına olmasının ispat külfetinin davacıya geçmesini zorunlu kıldığı, muvazaa iddiasının mevcut delillerle kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklı tarafından İİK"nun 99. maddesi uyarınca istihkak iddiasının reddi talebiyle açılmıştır.
Dava konusu haciz, borçlu şirkete ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapılmış, borçlu şirket ortağı .... haciz sırasında hazır bulunmuştur. Bu durumda, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekir. Alacaklı tarafından İİK’nun 99. maddesine dayalı olarak dava açılmış olması ispat külfetinin yer değiştirmesine neden olmaz. İspat yükü altında olan davalı 3. kişi karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahiptir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, dava konusu haczin yapıldığı iş yerinin borçlu şirketin eski faaliyet adresi olduğu çekişmesizdir. Borçlu şirket ile 3.kişi aynı iş kolunda ticari faaliyette bulunmaktadırlar. Davalı 3. kişi, haciz adresindeki faaliyetine, borcun doğumundan ve takip tarihinden sonra başlamıştır. Davalı 3. kişinin dayandığı, her kişi adına düzenlenmesi mümkün olan faturalar mülkiyet karinesinin aksini ispat için yeterli değildir. Üstelik söz konusu faturalar borcun doğum tarihinden hatta takip tarihinden sonraki tarihlidir. Ayrıca, 3.kişinin sunduğu vergi levhası ise beyana dayalı olarak düzenlenen her zaman temini mümkün belgelerdendir. Bundan ayrı, borçlu şirket ortağı .... ile 3. kişi arasında karı- koca gibi yakın akrabalık bağı bulunduğu görülmektedir. Bu koşullarda, istihkak iddiası kanıtlanamamış olup istihkak iddiasının, alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla danışıklı olarak ileri sürüldüğünün ve muvazaalı işlemler yapıldığının kabulü gerekir. Bu nedenlerle Mahkemece maddi ve hukuki olgular göz önüne alınarak, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nun 366. ve HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 28.12.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.