10. Hukuk Dairesi 2012/289 E. , 2013/2599 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının 25.12.1982-22.3.1985 ve 31.10.1985-31.12.1991 tarihleri arasında, 506 sayılı Kanuna tabi olan sigortalılık süreleri dışında, 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığın tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 1479 sayılı Kanun olduğu kabul edilmelidir.
Davacının, 07.5.1980 tarihli giriş bildirgesi ile oda kaydı (Oto tamircileri odası) sebebiyle 30.4.1980 tarihinde 1479 sayılı Kanun kapsamında tescil edildiği, oda kaydının 20.4.1980-31.10.1985 tarihleri arasında, vergiye kayıtlı olduğu sürelerin ise motorsiklet tamirciliği faaliyeti sebebiyle, 25.4.1980-25.12.1982 ve 21.5.1985-20.10.1985 tarihleri arasında bulunduğu, anlaşılmaktadır.
Kurum tarafından, davacının vergi kaydının bulunmadığı 25.12.1982 - 22.3.1985 döneminde ve hiçbir kaydı bulunmadığı 31.10.1985 - 31.12.1991 tarihleri arasında esnaf Bağ-Kur sigortalılık koşullarının oluşmadığı kabul edilmektedir.
20.4.1982 ve 22.3.1985 tarihlerinde 2654 ve 3165 sayılı Kanunlarla 1479 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler; önceki mevzuatın öngördüğü koşullara sahip olan sigortalıların, sigortalılık niteliklerine son vermemekte, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Bağ-Kur sigortalılık niteliğini kazananlar yönünden yeni düzenlemeler içermektedir.Aksini düşünme, kazanılmış hakları ortadan kaldırmak olur ki, bu durumun kabulüne de yasaca ve hukukça olanak bulunmadığı açıktır. Kaldı ki, 2654 sayılı Yasa ile 24. maddede yapılan değişiklikte, vergi mükellefi olmayıp da vergiden muaf olanlardan, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olanlarında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılacağı açıktır. 3165 sayılı Yasa ile bu kapsam daha da genişletilmiştir. Anılan yasal düzenlemeler dikkate alındığında, mahkemece, davacının Kurumca sigortalı olarak kabul edilmeyen, 25.12.1982-22.3.1985 tarihleri arasında, ancak 506 sayılı Kanuna tabi 01.3.1983-30.5.1983 dönemindeki 90 günlük süre dışlanmak suretiyle, 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığın tespitine dair kabulünde bir isabetsizlik yoktur.
Kabul edilmeyen, 31.10.1985-31.12.1991 dönemi hakkında yapılan inceleme ve araştırma ise yetersizdir. Davacı tarafından, meslek kuruluş ve vergi kaydı bulunmayan ve Kurumca sigortalılığına esas alınmayan bu döneme dair primleri, 1992 yılında 3780 sayılı Yasadan ve 1997 yılında 4247 sayılı Yasadan yararlanarak ödemiş ise, Hukuk Genel Kurulunun 3.12.2008 tarih ve 2008/10-732-736 sayılı Kararı da gözetilerek anılan tarihlerde davacının isteğe bağlı sigortalı olduğunun kabul edilmesi gereklidir. Ödemelerin, hangi tarihler arası olduğu, diğer söyleyişle anılan Kanun gereği yapılan ödemelerin hangi dönemi kapsadığı hususundaki tereddüt giderilmemiştir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 19.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.