Esas No: 2022/7358
Karar No: 2022/8347
Karar Tarihi: 27.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7358 Esas 2022/8347 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/7358 E. , 2022/8347 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 5. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 2. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, davalının başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hüküm altına alınan ve davalı tarafça temyize konu edilen miktar 5.233,21 TL olup bu miktarın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince karar tarihi itibarıyla bölge adliye mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalının işyerinde dönemlerine göre öteki dava dışı alt işverenlerin işçisi olarak güvenlik görevi yaparak haftanın 4 günlük bölümünde 2 gün sabah saat 07.30 akşam saat 19.30, kalan 2 gün akşam saat 19.30 sabah saat 07.30 saatleri arasında ulusal bayramların, genel tatillerin, dinî bayramların tümünde çalışırken asıl işveren davalının kendi çalışanlarıyla imzaladığı sözleşmelerde tanınan hakların kendilerine de tanınması gerektiğini, tersi uygulamanın eşit işe eşit ücret ilkesine aykırı olacağını, taşeron işçiye bu olanağın tanınmaması durumunun danışıklı işlem oluşturacağını, yapılan uygulamanın hizmet alımı değil de işçi temini niteliğinde olduğu gerekçesine dayalı ödenmesi konusunda istekte bulunduğunu, bu istek kabul görmeyince iş sözleşmesinin davacı tarafından feshedildiğini belirterek muvaazanın iptali ile davacının, davalının çalışanlarının yararlandırıldığı sözleşmeyle tanınan haklardan yararlandırılmasının sağlanmasını, değinilen sözleşmelere göre belirlenmiş ücret farkı alacaklarıyla (gerek temel ücret gerekse toplu iş sözleşmesinden doğan fark alacaklar bakımından), yer çalışanları için ödenen havacılık ödencesi, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti ile muvaaza olasılığı dışında kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, fazla çalışma ücreti (gece çalışması da dâhil) alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili dava dilekçesinde; davanın arabulucuk dava şartı yerine getirilmeden açıldığını, dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, yine aynı hususta açılan davalar olduğundan derdestlik itirazında bulunduklarını, davanın Pars Güvenlik Şirketine ihbarını talep ettiklerini, davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, haklı nedenle fesih sebebi ile feshe bağlı alacaklar yönünden tazminata hak kazanmadığını, muvazaa iddiasının kabul edilemez olduğunu, davacının tüm yıllık izinlerini kullandığını savunarak davanın öncelikle usulden, aksi hâlde esastan reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının iş sözleşmesini feshinin haklı sebebe dayandığı, bu nedenle kıdem tazminatının kabulü gerektiği, ödenmeyen fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücretleri bulunduğu, şirket personelinin havacılık tazminatına hak kazanma hakkı bulunmadığından bu talebin reddi gerektiği, muvaaza iddiasının ispatlanamadığı, bu kapsamda muvazaaya dayalı fark ücret alacağı talebinin reddi gerektiği, davacının talebinin terditli olması nedeni ile davacının muvazaa olasılığı dışında ücretin işveren tarafından asgari ücretin %100 fazlasından %50 fazlasına düşürüldüğü iddiası yönünden ise davacının 2017-2019 yılları arasına ilişkin imzaladığı iş sözleşmeleri incelendiğinde, hesaplama dönemine ilişkin sözleşmelerin imzalı olduğu, ücret kısmının açıkça yazılı olduğu, davacı tarafından ihtirazı kayıt ileri sürülmediği, davacının bordroları incelendiğinde, sözleşmede yazılı ücretin davacıya ödendiği, davacının iş sözleşmelerini ihtirazı kayıtsız imzalaması ve davacıya sözleşmede yazılan ücretin ödenmesi nedeni ile ücret kesintisi talebinin de reddi gerektiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ihale konusu işin tanımı hizmet alımı değil işçi temini olduğundan tüm bu kavramsal yapı ile dosyanın kanıt durumu birbirini doğruladığını ve ayrıca davalı bünyesinde çalışan koruma ve güvenlik görevlilerinin yanı sıra hekimlik, diş hekimliği, hemşirelik, laborantlık, mimarlık, avukatlık, eczacılık, şoförlük, aşçılık gibi meslek gruplarının da havacılık tazminatından yararlandığını, muvaazanın ispatlandığını, muvaaza olasılığı dışında dava konusu edilen yersiz ücret kesintisi alacağı bakımından yapılan değerlendirmenin hukuka aykırı olduğunu, davacıların ücretlerinin başlangıçta sözleşmelerle kabul edilip uygulamasına geçilen miktarının asgari ücretin 2 katından 1,5 katına indirilmesinin hesap tekniğine aykırı olduğunu, iş kaybetme korkusuyla imzalanan belgelerin davacıyı hiç bir biçimde bağlamayacağını, davacının ücretinin asgari ücretin 2 katı olduğundan bunun 1,5 kata indirilmesiyle davacı zararına oluşan %25 farkın görmezden gelindiğini, faiz başlangıç tarihlerinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafça dava dilekçesinin ekine arabuluculuk tutanağının eklenmediğini, dava şartı yerine getirilmeden dava açıldığını, davacının kıdem tazminatına hak kazanamadığını, iş sözleşmesinin devamsızlık sebebiyle alt işveren şirket tarafından haklı olarak feshedildiğini, davacı tarafından dava dilekçesinde "muvazaa sebebiyle iş akdimi feshettim" denmekte ise de her hâlükârda kesinleşen kararlar uyarınca muvazaa olmadığı tespit edildiğinden feshin haksız olduğunu, davacının 21.03.2019 - 09.04.2019 tarihleri arasında mazeretsiz olarak işyerine gelmediği hususunda tutanakların tutulduğunu, davacı bu tutanaklara da geçerli bir mazeret göstermediğinden iş sözleşmesinin işvereni şirket tarafından haklı nedenle feshedildiğini, muvaaza ve buna dayalı olarak birtakım işçilik hak ve alacaklarını içerir ... 3. İş Mahkemesi'nin 2017/1172 Esas sayılı dosyasında davacı tarafından açılan davada, fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağından feragat edildiğinden, davacının bu alacak kalemleri yönünden talepte bulunmasının mümkün olmadığını, imzalı ücret bordrolarıyla, davacıya hak ettiği dönemlerde fazla çalışma ve genel tatil ücretlerinin ödendiğini ve davacı tarafından ihtirazı kayıtsız şekilde bordroların imzalandığını, bordroların aksi yazılı şekilde ispatlanmadığından hesaplama yapılmasının mümkün olmadığını, bilirkişi raporuna itirazların göz ardı edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, kıdem tazminatı hesabında, bilirkişi raporunun ikinci sayfasında davacının son ücretinin brüt 3.837,60 TL olarak tespit edilmesine karşılık, kıdem tazminatına yönelik hesaplama bölümünde ücretin 3.857,60 TL olarak yazıldığını, bilirkişi raporunda hesaplamanın hatalı yapıldığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
1-Davacının çalıştığı güvenlik işinin davalının faaliyet alanına göre yardımcı iş niteliğinde olması, hizmet alım sözleşmesine göre güvenlik işinin alt işverenlere ihale edilmiş olması, davalı personeli, güvenlik kuvvetleri ve diğer işçilerin bir arada çalışmalarına yasal bir engel bulunmaması, kaldı ki genel olarak ayrı noktalarda çalıştıklarının tespit edilmiş olması, davacının sözleşme kapsamı dışında asıl işlerde çalıştığının iddia ve ispat edilmemiş olması, hava limanında sürekli olarak hizmet veren davalı şirketin değişen alt işverenlerden hizmet alıyor olması nedeniyle hizmetin ifasında kullanılan bir kısım alet, edevat, malzeme ve ekipmanların davalıya ait olmasının olağan olması, alt işveren şirketlerin iş yerinde temsilcisi ve ayrı bir bürosu olduğunun tespit edilmiş olması, yapılan alt işverenlik sözleşmelerinin iş hukukunun öngördüğü kamusal yükümlülüklerden kaçınmayı amaçladığına yönelik bir sonuca varılamamış olması, yüklenici firmanın işverenlik sıfatını ortadan kaldıracak, onu bordro ya da kayden işveren durumuna sokacak şekilde davalının etkin olduğunun tespit edilmemiş olması, daha önce davalı ile hava limanı hizmetinde güvenlik işi yapan alt işveren şirketler arasında muvazaa olduğuna ilişkin açılan benzer davalarda Yargıtay 22. HD 2018/4303 Esas, 2018/9546 Karar, Yargıtay 9. HD 2016/7210 Esas, 2016/11400 Karar, Yargıtay 9 HD. 2019/7374 Esas, 2019/20061 Karar sayılı ilamlarıyla muvazaalı işlem veya ilişki bulunmadığına karar verilmiş olması nazara alındığında muvazaalı bir asıl-alt işverenlik ilişkisi bulunmadığı sonucuna varılmıştır. İş Kanunu'nun 2. maddesine göre alt işveren işçilerinin, kurum, kuruluş ve ortaklıklara ait işyerlerinin kadro veya pozisyonlarında çalışanlar için toplu iş sözleşmesi, personel kanunları veya ilgili diğer mevzuat hükümlerine göre belirlenen her türlü malî haklar ile sosyal yardımlardan yararlanmaya hak kazanamayacağı emredici yasa hükmünce sabit olduğundan mahkemece muvazaaya dayanan alacak talepleri yönünden davanın reddine karar verilmiş olması yerindedir.
2-Davacı tarafça muvazaaya dayanmayan eksik ödeme iddiasına ilişkin de istinaf isteminde bulunulmuştur.
İşbu davanın davacı tarafça daha önce açılan davanın açıldığı tarihten sonrasına, 27/12/2017-31/03/2019 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olması, davacının ücretinin imzalanan sözleşmelerde açıkça belirlenmiş olması nedeniyle ücret kesintisi alacağının hukuki dayanağı bulunmadığı anlaşılmakla bu husustaki istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
3-Dava açılmadan önce arabuluculuk yoluna başvurulmuş olmakla dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin istinaf talebi de yerinde görülmemiştir.
4-Davacının fazla mesai ve UBGT alacakları dava konusu dönem için puantaj kayıtları nazara alınarak belirlenmiştir. İmzalı bordrolarda UBGT tahakkuku mevcut olmayıp, fazla mesai tahakkukları mevcuttur. Davacının puantaj kayıtları ve tahakkukların karşılaştırılmasında ödemelerin genel olarak tatil günlerindeki çalışmalara karşılık saatlik olarak yapıldığı anlaşılmakla dışlama yerine mahsup yapılmış olması yerinde görülmüştür. Davacı tarafça daha önce açılan dosyada fazla mesai ve UBGT alacaklarından feragat edildiği iddia edilmiş ise de buna ilişkin evrak sunulmamıştır. Kaldı ki bu halde dahi alacak dönemi farklı olduğundan feragat beyanı bu dosya için bağlayıcı olmayacaktır.
5-Davacının kıdem tazminatı alacağı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Davacı, dava dilekçesinde muvazaa nedeniyle iş akdini feshettiğini beyan etmiş, davalı ise davacının iş akdinin devamsızlık nedeniyle haklı sebeple feshedildiğini savunmuştur. Mahkemece, davacının ödenmemiş işçilik alacakları bulunduğundan bahisle iş akdini haklı sebeple feshettiği kabul edilerek kıdem tazminatı hüküm altına alınmış ise de; davacı ödenmemiş işçilik alacakları bulunduğundan bahisle iş akdini feshettiğini iddia etmemiştir. Taleple bağlılık ilkesi uyarınca davacının iddia etmediği şekilde alacakları bulunduğundan bahisle bu şekilde karar verilmiş olması hatalıdır. Davacı tanıklarından biri de davacının kendi işini yapmak için işten ayrıldığını beyan etmiştir.
Davacı fesih sebebi olarak muvazaaya dayanmış olup, muvazaa iddiasında haklı değildir. Davalı tarafça devamsızlık nedeniyle iş akdini haklı sebeple feshettiği de ispat edildiğinden kıdem tazminatı talebinin reddi yerinde kabulüne karar verilmiş olması hatalıdır.
Davalının istinaf talebi yerinde görülmekle, bu husustaki yanlışlığın giderilmesi için yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından kararın ortadan kaldırılmasına, yeniden karar verilmesine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; muvaazanın ispatlandığını, muvaaza dışında yersiz ücret kesintisi talebinin reddinin hatalı olduğunu, iş kaybetme korkusuyla imzalanan sözleşmelerin işçiyi bağlamayacağını, davanın belirsiz alacak davası olmasına rağmen faiz yönünden dava tarihi-ıslah tarihi ayrımı yapılarak faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, kıdem tazminatının reddinin dosya kapsamına ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davalı Kurum ile dava dışı alt işverenler arasında yapılan asıl alt işverenlik ilişkisinin muvaazalı olup olmadığı, davacının feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı ve buna bağlı olarak kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, açılan belirsiz alacak davasında hüküm altına alınan alacaklara işletilecek faizin başlangıç tarihi hususlarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 4857 sayılı İş Kanunu'nun ilgili hükümleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı sabittir. Belirsiz alacak davasında zamanaşımı davanın açıldığı anda kesildiğinden, Mahkemece belirsiz alacak davasına konu alacakların tamamı yönünden dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir. Hüküm altına alınan fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil alacağı yönünden dava tarihinden itibaren faiz uygulanması gerektiğinin dikkate alınmaması bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı Temyizi Yönünden
Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalıya iadesine,
B. Davacı Temyizi Yönünden
1.Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı tarafın Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının faiz yönünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde hüküm altına alına fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti taleplerine ilişkin kısımda yer alan “10,00 TL'nin dava tarihinden itibaren bakiye kısmın ise bedel artırım tarihi olan 26/04/2021 tarihinden itibaren” ibarelerinin çıkartılarak yerine “dava tarihinden itibaren” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.