BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1205 Esas 2019/227 Karar Sayılı İlamı
Esas No: 2016/1205
Karar No: 2019/227
Karar Tarihi: 12.03.2019
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1205 Esas 2019/227 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1205 Esas
KARAR NO : 2019/227
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/12/2016
KARAR TARİHİ : 12/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın yasal takip borçlusu ... Ltd. Şti.’den olan alacaklarının, bu şirketin devamı olarak kurulan ve fiilen birleşme esaslarına tabi olan diğer davalı ... Anonim Şirketi’nden tahsil edilebilmesi için her iki firma arasındaki ilişkinin tespiti ile alacağının bu davalıdan tahsiline; diğer borçlu ...’nın ise yöneticiliğini yaptığı bu firmanın esasen %50 oranında hissedarı olduğunun tespiti ile bu borçludan olan alacağının da ...’nın ... Anonim Şirketi’nden olan alacaklarından ve şirketin %50 hissesi üzerinden tahsiline, dava sürecinde şirket hisselerinin el değiştirmesi ve mal varlıklarını azaltması ihtimali yüksek bulunduğundan, dava ... Anonim Şirketi’nden alacağı oranında şirket malvarlığı üzerine ihtiyati haciz uygulanmasına karar verilmesini, müvekkili bankanın borçlusu ... Ltd. Şti. ile organik bağ içerisinde olan ve onun devamı niteliğinde ve yine banka borçlusu ...’nın gizli ortağı ve yöneticisi olduğu ... Anonim Şirketi’nin ... Ltd. Şti. ve ...’nın borçlarından sorumlu olduğunun tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000-TL alacağımızın tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla davalı firmadan tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalılara müteselsilen yüklenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; ortak çalışanın tek başına muvazaa olgusunu organik bağı kanıtlayacağı yönündeki beyanlar afaki ve anayasal çalışma hakkına aykırı olduğunu, davanın temelden yoksun olduğunu, diğer davalı ile müvekkil şirketin aralarında herhangi bir organik bağ söz konusu olmadığını, bu nedenle davacının ihtiyati tedbir talepleri ve haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının müvekkil şirket bakımından reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların bildirdiği delil ve belgeler, icra dosyaları, SGK kayıtları, ticaret sicil kayıtları getirtilerek dosya içerisine alınmış dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Alınan bilirkişi raporunda özetle; Tüzel kişilik perdesinin aralanarak davalı ... şirketinin diğer davalılara kullandırılan kredi borcundan sorumlu tutulabilmesi için; usulsüz işlemlerde kredi borçlusu davalıların bir takım malvarlığının veya müşteri portföyünün davalı ... şirketine aktarılmış olduğunun, bir başka deyişle kredi borçlusu davalıların malvarlıklarının içinin davalı ... şirketi lehine boşaltıldığının, böylece bu şirketin haksız kazanç elde ettiğinin kanıtlanması gerektiği, somut olayda bu yönde herhangi bir kanıt sunulmadığı, davalı ... şirketinin ticari defterlerinde diğer davalılarla yapılan herhangi bir işleme rastlanmadığı, bu durumda davalı ... açısından tüzel kişilik perdesinin kaldırılması şartlarının gerçekleşmediği rapor edilmiştir.
GEREKÇE;
Dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan davalı ...'nın müteselsil kefil olduğu, davalı ...'in davacı bankaya olan kredi geri ödeme borcunun ödenmemesi nedeni ile bu şirket ile fiili ve organik bağ içerisinde olduğu belirtilen davalı ... A.Ş'nin kredi borcundan sorumlu olduğunun tespiti ile adı geçen davalıdan bu alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davasını, tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle tüzel kişiliği olan şirketin pay sahibi olan gerçek kişi davalı ile tüzel kişinin fiili ve organik bağ içerisinde olduğu belirtilen diğer tüzel kişi davalının, tahsil edilemeyen banka kredilerinden kaynaklı olarak sorumlu kılınması istemine ilişkindir.
Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması, bazı şartların varlığı halinde, tüzel kişilik dikkate alınmadan, mezkur kişiliğin arkasına saklanan kimsenin borçtan sorumlu tutulması veya çiğnediği yasağın sonuçlarına katlanmasıdır. (Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu, Ortaklıklar Hukuku I, Güncellenmiş, Yeniden Yazılmış 14. Bası, İstanbul 2019, No.121a, s.106)
Bir tüzel kişi olan anonim şirket, kendi pay sahiplerinin her birinden; eğer tek pay sahibi varsa anonim şirket, tek pay sahibinden ayrı, farklı ve bağımsız bir hukuki varlıktır; ilke gereği bu kişilerin mal varlıkları da ayrıdır.
Tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi ile ilgili Yüksek Yargıtay'ın ilkesel nitelikteki kararı şu yöndedir;
"Tüzel kişiliklerde mal ayrılığı ilkesi geçerli olup, tüzel kişinin malvarlığı onun ortaklarının ve onun yönetiminde bulunan organları oluşturan kişilerin ve kardeş ortaklıkların malvarlığından bağımsız ve ayrıdır. Eğer kişilik ve mal varlığı ayrılığı ilkesi uygulanmıyorsa yani malvarlıkları birbirine karışmışsa ve bu durumdan 3. kişiler zarar görüyorsa, art niyetle ve hesabi davranışlarla sırf sorumluluktan kurtulmak amacıyla tüzel kişilik perdesi ardına sığınılmış ise bu durumda TMK'nin 2. maddesi gereği şahıs ve mal ayrılığı ilkesi istisnaen uygulanmamaktadır".(Yargıtay 11.HD 19/03/2018 gün 2016/9387 esas 2018/2071 karar sayılı ilamı)
Yüksek Yargıtay'ın konuya ilişkin emsal nitelikte diğer bir kararı ise şu yöndedir;
"Dava, çeke dayalı alacak istemine ilişkin olup, davacı tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak tüm davalıların çek bedelinden sorumlu tutulmasını istemiş, mahkemece, gerçek kişi davalı ... dışındaki davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere TTK'daki sermaye şirketlerine ilişkin hükümler gözetildiğinde kural olarak sermaye şirketi ortaklarının şirket borçlarından dolayı şirket alacaklılarına karşı bir sorumluluğu bulunmamakta ise de, pay sahibinin şirket tüzel kişiliği ile özdeşmesi, şirket ortağının mal varlığı ile şirket tüzel kişiliğinin malvarlığının birbirlerine karışması, art niyetli ve hesaplı davranışlarla sırf sorumluluktan sıyrılmak amacıyla tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınılması, ortağın şirketteki hakimiyetini kötüye kullanarak alacaklılara karşı tüzel kişilik perdesinin arkasına saklanmasının hakkın kötüye kullanılması mahiyeti taşıması, borçların ödenmesi sırasında şirket ortağı tarafından ayrılık prensibinin ileri sürülmesinin TMK'nın 2. ve 3. maddelerine aykırı olması gibi hallerin söz konusu olduğu durumlarda şirket ortağı aleyhine de tüzel kişilik perdesi aralanarak şirket borcundan dolayı sorumluluğuna gidilebilecektir. Başka bir anlatımla perdeyi aralama teorisiyle birlikte tüzel kişinin borcundan üyelerin, üyelerin borcundan tüzel kişinin özdeş kılınarak sorumlu tutulması mümkün olabilecektir. Bu durumda, mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davalı ...'nın durumu değerlendirilerek hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, davanın tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasına dayandırıldığı, davalı ...'nın ise bir gerçek kişi olduğu gerekçesiyle davalı ... hakkındaki davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir".(Yargıtay 11.HD 11/12/2017 gün 2016/5148 esas 2017/7084 karar sayılı ilamı)
İlkesel nitelikteki Yargıtay kararları gözetildiğinde tüzel kişilik perdesinin aralanması ve şirket borçlarından dolayı şirket alacaklarına karşı pay sahibinin ve pay sahibinin ortağı yahut yöneticisi olduğu başka bir şirket tüzel kişiliğinin sorumlu kılınması için mal varlığının özdeşmesi (birleşmesi), mal varlıklarının birbirine karışması, art niyetli ve hesaplı davranışlarla sırf sorumluluktan kurtulmak amacıyla tüzel kişilik perdesinin arkasına saklanılması, ortağın şirketteki hakimiyetini kötüye kullanması, borçların ödenmesi sırasında ayrılık prensibinin ileri sürülmesini objektif iyiniyet kurallarına (TMK m.2) aykırılık oluşturması gerektirmektedir. Somut olay bakımından da bu şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin titizlikle araştırılıp ortaya konulması, somut dayanaklarının gösterilmesi zorunludur.
Perdenin kaldırılabilmesinin şartları öğretide şu şekilde belirtilmiştir:
1-Perdenin kaldırılabilmesi için en az iki kişinin mevcudiyeti şarttır.
2-Kişiler arasında hakimiyet (kontrol) ilişkisi bulunmalıdır.
3-Böylece kişiler arasında birlik (özdeşlik) doğmalıdır.
4-Bu birlik (özdeşlik) bağlamında da somut olayda anonim şirketin tüzel kişiliği kötüye kullanılmış olmalıdır. (Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu, Age, No.121h, s.109)
Davalı ..., diğer davalı ... A.Ş'nin yönetim kurulu üyesi olmakla birlikte şirketi temsil ve izama yetkili münferiden yetkili olan yönetim kurulu üyesi ...'dir. Ayrıca davalı ...'in yönetim kurulu üyeliği, ilk kuruluş aşaması olan 12/09/2013 tarihinden 26/08/2014 tarihine kadar devam etmiştir. Davalı ...'in davalı ... A.Ş.'de sigortalı çalışan olarak SGK kayıtlarında gözükmediği anlaşılmaktadır. Diğer yandan davalı ... A.Ş.'nin 2014 ila 2017 yıllarına ait hesap hareketlerinde davalı ...Limited Şirketi yahut diğer davalı ... ile aralarında herhangi bir ticari ilişkiye rastlanmadığı anlaşılmaktadır.
Davacının kullandırmış olduğu 26/04/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde asıl borçlunun ...Ltd.Şti olduğu, kefillerin dava dışı bir limited şirket ve bir gerçek kişi ile davalı ... oldukları, toplam limitin 5.000,000,00-TL (beş milyon TL) olduğu, kefillerin kefalet limitinin 5.750,000,00-TL (beş milyon yedi yüz elli bin TL) olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davacının, davadaki talebinin davalı ... A.Ş'nin bu kredi sözleşmesi kapsamında sorumlu tutulması suretiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00-TL alacağın davalı ... A.Ş.'den tahsili talep edildiğine göre davalı ... A.Ş'nin bu borçtan sorumlu kılınması için somut delil ve belgelerin ortaya konulması gerekmektedir. Bilirkişi heyeti de raporunda genel değerlendirme yaparak bu sorumluluğun bulunup bulunmadığını tartışmıştır.
Toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından; tüzel kişilik perdesinin aralanarak davalı ... A.Ş'nin diğer davalı ...Ltd.Şti'nin kullanmış olduğu ve diğer davalı ...'nın kefil sıfatıyla şahsen teminat altına girdiği borçtan sorumlu tutulabilmesi için tüzel kişiliği bulunan her iki davalı arasında özdeşlik bulunması gerektiği, pay sahipliği diğer bir deyimle ortaklık yapısı itibariyle böyle bir özdeşlik bulunmadığı, hileli ve usulsüz işlemlerle kredi borçlusunun mal varlığının kısmen veya tamamen diğer davalı şirkete aktarılmış olduğu, içinin boşaltılmış olduğu ve haksız kazanç elde edilmiş olduğu kanıtlanamadığı gibi ayrılık ilkesinin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmediği, davalı ... A.Ş'nin ayrı ve bağımsız bir mal varlığının bulunduğu, ayrı bir ortaklık yapısı ve yönetiminin bulunduğu, fiili veya organik olarak diğer davalılar ile irtibatı bulunmadığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Davalı ... A.Ş vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 3.600,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp adı geçen davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davalı ... A.Ş tarafından yapılan 4,60-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 4,60-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile adı geçen davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, istek halinde ilgili tarafa iadesine,
6-Alınması gerekli 44,40-TL karar harcının peşin alınan 853,88-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 809,48- TL'nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine
Dair, davacı vekilinin ve davalı ... vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 12/03/2019
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır
