3. Hukuk Dairesi 2017/9774 E. , 2019/983 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 12/02/2019 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davacı vekili Av.... ile davalı asil ... ve bir kısım davalılar vekili Av.... geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan asil ve vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; tapu kaydında ... İli ... İlçesi Cihatlı Köyü Livadiye mevkiinde ve pafta 6 , parsel 824 de 12.070 m², cinsi Zeytinlik olarak ve tapuda " ... " olarak kayıtlı iken , ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1988/785 Esas 658 Karar ve 06.09.1988 tarihli Karar ile tapu kaydı tashihi yapılarak "Ali oğlu - ölü ... Mirasçıları" olarak tescilli bulunan taşınmazı, ... varisleri adına ..."den Kira Kontratı ile 15 Nisan 1989 tarihinde 6 yıllığına yarıcı usulü ile kiraladığını, kiralandığında bu taşınmazın her ne kadar tapu kaydında zeytinlik olarak görülmekte ise de verimsiz, mahsul vermeyen, bakımsız, terk edilmiş vaziyette teslim alındığını, tarlayı bakıp sürüp imar ve ihya ederek tam bir zeytinlik haline getirdiğini, bir kısım davalılardan ve bir kısım davalıların da murisleri olan şahıslardan, murislerinden kendilerine intikal edecek hisselerini satın aldığını, satış bedelini ödediğini, satın aldığı bu hisseleri halen kullandığını, ancak tapunun kendisine devredilmediğini ileri sürerek ödenen paranın ulaştığı değerin faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın talebinin öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece; dava konusu taşınmaz hisselerinin haricen satımına ilişkin olarak 2000 yılı ve öncesinde sözleşmeler düzenlendiği, dava konusu ihtilafa uygulanacak zamanaşımı süresinin taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle 10 yıl olduğu, sözleşme tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dava konusu uyuşmazlık; tapulu taşınmaza ilişkin adi yazılı taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklı alacağın, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi talebine ilişkindir.
Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.
Borçlar Kanunu"nun konuya ilişkin 61 ve ardından gelen maddelerindeki (TBK"nın 77 ve ardından gelen maddelerindeki) düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.
Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme, resmi biçimde yapılmadığından, hukuken geçersizdir (TMK"nun md.706, BK.md.213, Tapu Kanunu md.26 ve Noterlik Kanunu md.60). O nedenle, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar, verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler. Ancak, taraflar arasında harici de olsa bir sözleşme olduğundan dava BK.nun 125.maddesine (6098 sayılı BK."nun 146.maddesine) göre 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Ayrıca, zamanaşımı borcun muaccel olması ya da ifanın imkansız hale geldiği tarihte başlar. Zilyetlik devam ettiği sürece ise zamanaşımı işlemeye başlamaz.
Somut olayda,dosya kapsamında taraf beyanlarından ve tanık beyanlarından davacının, dava konusu taşınmazı kullandığı, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin devam ettiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; davacının zilyetliğinin dava tarihi itibari ile devam ettiği, 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği gözetilerek, işin esasına girilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, davacı tarafın diğer ve bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı taraf yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacı tarafın diğer ve bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 2.037 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.