Esas No: 2022/6013
Karar No: 2022/8365
Karar Tarihi: 28.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/6013 Esas 2022/8365 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/6013 E. , 2022/8365 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 31. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 35. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 28.06.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı vekili Avukat Elif Özkan ile davalı vekili Avukat Alper Çetiner geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirkete ait işyerinde 08.10.2012-31.08.2013 tarihleri arasında 2.500,00 USD + prim karşılığı ücretle, Irak'ta bulanan ...Doğalgaz Santrali inşaatında fesih tarihine kadar fasılasız kamp amiri yardımcısı olarak çalıştığını, barınma ve iaşe masraflarınnı davalı tarafından karşılandığını, müvekkilinin görevini en iyi şekilde yerine getirdiğini ancak müvekkilinin iş sözleşmesinin herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin 31.08.2013 tarihinde feshedildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kıdem tazminatı, prim, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirket bünyesinde yaklaşık 10 ay süresince çalıştığından kıdem tazminatına hak kazanmadığını, davacının kamp amir yardımcısı olduğunu, e-posta yazışmalarında geçen çalışma saatlerine ilişkin yazışmaların ofis personeli, mekanik, elektrik ve inşaat personeli ile alakalı olduğunu, davacının günde 15 saatlik çalışma iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, şantiyede barınma ve 3 öğün yemek ihtiyacının ücretsiz olarak sunulduğunu, Irak ülkesinde yaşanan kamu düzeni sorunu nedeniyle işçilerin şantiye alanında çalışma ve barınmalarının düzenlenmesinin bir zorunluluk olduğunu, işçilerin her gün dışarı çıkıp getirilmesinin yüksek güvenlik riski taşıması nedeniyle bahsi geçen işyerinin normal bir işyeri olarak değerlendirilmemesi gerektiğini, davacının fazla çalışma iddiasının kabulü hâlinde dahi bunun fazla çalışma olarak değil denkleştirme çalışması olarak kabul edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tanık beyanlarından davacının fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının ispatlandığı, davacının ücret bordroları, tanık beyanları ve taraf beyanları dikkate alınarak dava konusu prim alacağının bulunduğu sonucuna ulaşıldığı, davanın kısmi dava olarak açıldığı, davacının ıslah dilekçesi ile davasının belirsiz alacak davası olduğunu belirtmiş ise de dava türünün ıslahla değiştirilemeyeceği dikkate alınarak davanın kısmi dava olduğunun kabul edildiği, davalı tarafça ıslaha karşı zamanaşımı def'inde bulunulduğu da değerlendirilerek davacının dava dilekçesinde belirttiği tutarlar haricindeki tüm alacaklarının ıslah zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle fazla çalışma, prim, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının kısmen kabulüne, kıdem tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkilinin iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız şekilde feshedildiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilmiş olduğunu, davalı yanın usulsüz itirazı dikkate alınarak dava konusu alacakların arttırılan kısmının zamanaşımına uğradığı kanaatiyle sadece dava edilen kısmın hüküm altına alınmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, müvekkilinin alacaklarının tanık beyanları, yıllık izin belgeleri, ücret bordroları ve taraf beyanları ile sabit hâle geldiğini, alacak taleplerinin işverenin sunduğu bilgi ve belgeler ile tahkikat sonucu belirli hâle geldiğini, belirsiz alacak davasının davacının alacağının henüz belli veya belirlenebilir bir nitelik göstermemesi hâlinde açılabilen bir dava türü olduğunu ve henüz ortada tespit edilebilen bir borç mevcut olmadığı için dava konusu olmayan alacağın zamanaşımına uğramasının da hukuken mümkün olamayacağını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
2. Davalı vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesinde; dava dilekçesine göre davanın kısmi dava olduğunun açık olduğunu, davacının dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olduğu yönünde bir nitelendirme veya açıklama yapmadığını, bu yöndeki davacı istinaf talebinin reddi gerektiğini, prim yönünden verilen kararın hatalı olduğunu, davacının prim alacağı bulunmadığından yapılan hesaplama ve hükmün hatalı olduğunu, belirli hedeflerin tutturulması hâlinde prim ödendiğinden, hedefi tutturmak için yapılmışsa fazla çalışma yapıldığından primlerle karşılanmayan fazla çalışma olması durumunda bu defa fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil çalışmasının %50 çarpanı üzerinden hesaplanması gerektiğini, husumetli tanık anlatımlarına itibar edilmemesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın, belirsiz alacak davası olduğuna dair bir ifadeye yer verilmeksizin fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle kısmi dava olarak açılması karşısında, davacının davanın belirsiz alacak davası olduğu ve dava konusu alacakların arttırılan kısmının zamanaşımına uğramadığı şeklindeki istinaf itirazının yerinde olmadığı, davacı işçinin davalı işyerinde sabit ücret + prim karşılığı çalıştığının belirlendiği, buna göre fazla çalışma ücreti hesaplamasının 0,50 katsayı ile çarpılarak hesaplanmasının yerinde olduğu, tanık anlatımları ve dosyaya sunulan yıllık izin belgelerinden davacı işçinin bir kısım ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığının ispatlandığı, davacı iddiası, tanık anlatımları, ücret bordroları ve davalı beyanları karşısında davacı işçinin sabit ücret + prim karşılığı çalıştığı, ödenmeyen prim alacaklarının bulunduğu, tespit edilen alacakların miktarı dikkate alınarak İlk Derece Mahkemesi tarafından fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarından indirim yapılmamasının istikrar kazanmış içtihatlara da uygunluk arz ettiği gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, bu nedenle kısmi dava kabul edilerek ıslah zamanaşımına değer verilmesinin hatalı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu, davalının zamanaşımı def'ini usulüne uygun olarak ileri sürmediğini, cevap dilekçesinin ıslahı yolu ile zamanaşımı def'i ileri sürülmesinin kabul edilemeyeceğini beyanla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe:
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılmadığı ve buna göre dava konusu alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 107 ve 109 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1. 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesinin 1 inci fıkrasına göre, “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.”
2. 6100 sayılı Kanunun 107 nci maddenin 2 nci fıkrasında, karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabileceği hüküm altına alınmış, madde gerekçesinde de "karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu (örneğin bilirkişi ya da keşif incelemesi sonucu" belirlenebilme hâli açıklanmıştır.
3. Dairemizin yerleşik hâle gelen içtihatlarına göre belirsiz alacak davası alacaklıya zamanaşımı ve faiz başlangıcı noktasında imkânlar sağlayan istisnai bir dava türü olup dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının açıkça yazılı olması veya 6100 sayılı Kanun’un 107 nci maddesine dayanıldığının belirtilmesi gerekir. Alacağın belirsiz olduğunun dava dilekçesinde açıklanması bu noktada önemsizdir. Zira alacak belirsiz ise alacaklının kısmi dava veya belirsiz alacak davası açma hakkı vardır. Dava dilekçesinde "belirsiz alacak davası" açıldığı yazılı değilse veya 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesine dayanılmamışsa, dava konusu miktarların 50,00-100,00-1.000,00 TL gibi miktarlarda gösterilmesi hâlinde davanın kısmi dava olarak açıldığı kabul edilmelidir. Sonradan alacaklı tarafın davayı belirsiz alacak davası olarak nitelemesi sonuca etkili değildir.
4. Yukarıda yapılan açıklamalar ile dosya kapsamındaki deliller bütün olarak değerlendirildiğinde; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ve kararın gerekçesinin dosya kapsamına uygun olduğu görülmüştür.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.