3. Hukuk Dairesi 2017/13224 E. , 2019/970 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, görev yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı mal sahibi ile davacı arasında 05.09.2012 tarihli ve 4 yıl süreli sözleşme imzalandığını, sözleşmede 8 adet tarla vasfındaki taşınmazın davacı tarafından ekileceği tüm masrafların %50 oranında paylaşılacağı ve çıkacak ürünün de %50 oranında paylaşılacağının kararlaştırıldığını, ancak davalının 4 yıllık süre dolmadan sözleşmeyi fesh ettiğini belirterek, haksız fesih nedeniyle uğradığı; 2015 yılı için tarlaların ekime hazırlama bedeli 6.000TL, elde edilecek üründen payına düşecek 15.000TL kar, 1.275TL doğrudan destek, mazot ve gübre desteği olmak üzere toplam 18.425TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın, kira sözleşmesinden kaynaklandığı gerekçesi ile, görev yönünden reddine, karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re"sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK"nun 4/1-a maddesinde, Sulh Hukuk Mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanun"una göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler, hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayımızda; Taraflar arasında 05.09.2012 tarihli ve 4 yıl süreli sözleşme konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmeye göre tapuda tarla olarak kayıtlı 8 adet taşınmazda davacı (işletmeci) tarım yapacak, davalının buranın işletilmesi için yapılacak masrafların %50"sini ödeyeceği, ve çıkan ürünün % 50 olarak her yıl payalaşılacağı yazılıdır. Mahkemece sözleşme hasılat kira sözleşmesi olarak nitelendirilmiş ise de; hâsılat kirasında kiraya konu olan mal, bağ, bahçe, tarla gibi hâsılat veren bir taşınmaz mal yahut kara, deniz avı, su kaynağı işletmesi, kaplıca işletmesi, gibi bir haktır. Yine hasılat kirasında ücret, bir miktar para olabileceği gibi devşirilecek hasılatın, semerelerinin bir hissesi de olabilir. Kiranın bu şekline, iştirakli kira denir. TBK 620. Maddesinde; adi ortaklık; "Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır." şeklinde düzenlenmiş olup, Adi ortaklıkta (gelir paylaşımında) işletici tüm ortaklar olup yine ortaklar zararlardan sorumludur. Davaya konu sözleşmede de; tarafların kardan ve zarardan birlikte mesul oldukları anlaşılmaktadır. Zira yapılacak masraflar ortak olarak ödenecektir. Bu durumda taraflar arasındaki sözleşme Türk Borçlar Kanunu"nun 620. maddesinde düzenlenen adi ortaklığa ilişkin olup işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK. nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.