Esas No: 2022/7141
Karar No: 2022/8510
Karar Tarihi: 29.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7141 Esas 2022/8510 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/7141 E. , 2022/8510 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 26. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 15. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, dava vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı nezdinde 04.09.2002 tarihinde muhabir olarak çalışmaya başladığını ve 30.11.2012 tarihine kadar çalıştığını, çalışmalarının Sosyal Güvenlik Kurumuna 25.09.2002 tarihinden itibaren bildirilmekle birlikte 12.12.2002 tarihine kadar 5953 Sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun (5953 Sayılı Kanun) kapsamında bildirim yapılmadığını, davacının işe başladığı tarihten 2010 yılı Temmuz ayına kadar olan dönemde yaptığı fazla çalışmalarına karşılık ücret ödenmediğini, bu tarihten sonra davalı Şirkete ait gazetenin taşındığını ve fazla çalışma ücreti ödenmeye başlandığını ancak bu kez de almakta olduğu gerçek ücreti üzerinden ödeme yapılmadığı için eksik ödeme söz konusu olduğunu ileri sürerek ödenmeyen ve gerçek ücreti üzerinden ödenmediği için eksik ödenen fark fazla çalışma ücretleri ile alacakların doğduğu tarihten itibaren işleyecek %5 fazlalığı ücretlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap cevap dilekçesinde; dava konusu yapılan alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının 01.09.2012 tarihinden sonra müvekkili Şirket nezdinde çalışmaya başladığını, bu tarihten önceki döneme ilişkin sorumluluklarının bulunmadığını, müvekkili Şirket bünyesindeki kanuni tüm işçilik alacaklarının ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
...Davacı işçi tarafından 04.09.2002 tarihinden önceki çalışmalarının tespiti ve primi esas kazançlarının gerçek ücret üzerinden tespitine yönelik dava açıldığı, ... 22. İş Mahkemesi'nin 2013/133 Esas, 2014/621 karar sayılı ilamı ile davacının 2004 Ocak, Şubat, Mart, Nisan aylarında ayda 30 gün olmak üzere toplam 120 gün üzerinden tespitine ve hiç bilinmeyen 120 günlük süre dahil 25.09.2002-30.06.2009 tarihleri arasında toplam 53.843,17 TL sigorta priminin davalı tarafından eksik bildirilen tespitine karar verildiği, kararın Yargıtay ilamı ile kesinleştiği, buna göre sigorta kayıtları ve ilgili kesinleşmiş mahkeme ilamı dikkate alınarak davacının 15.03.2008-30.11.2012 tarihleri arasında davalı işyerine bağlı olarak çalıştığı anlaşılmıştır.
Dosya içerisinde davacının çalışma saatlerini gösterir imzalı puantaj cetvelleri ve eşdeğer çizelgeler bulunmadığı, tanık beyanlarına göre davacının fazla mesai ücreti alacak hakkının bulunduğu, Basın İş Kanunu'nun 14. maddesinde yer alan gazetecilere ücretlerinin vaktinde ödenmemesi halinde işverenlerin bu ücretleri geçecek her gün için %5 fazlası ile ödemeye mecbur olduğuna dair düzenlemenin 19.11.2019 tarihli ve 30953 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 19.09.2019 tarihli ve 2019/48 E., 2019/74 K. sayılı kararı ile iptal edildiği, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 11.12.2019 tarih, 2019/7908 Esas, 2019/22117 Karar sayılı ilamı ve benzeri içtihatlarında belirtildiği üzere Anayasa Mahkemesi’nce itiraz üzerine verilen bu iptal kararının Resmî Gazete’de yayımlanmakla sonuç doğurduğu ve işbu dosyaya da uygulanması gerektiği anlaşılmış ve davacının %5 gecikme faizi alacak hakkının bulunmadığı anlaşılmış olup, 07.04.2021 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamalara itibar edilerek ve tanık beyanlarına göre yapılan fazla çalışma hesabından taktiren %30 hakkaniyet indirimi yapılarak davanın kısmen kabulü kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiş ancak anılan ve benzeri içtihatlarda belirtildiği üzer Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararının gereği olarak reddedilen %5 gecikme faizi yönünden ret nedeniyle oluşan miktar bakımından davalı yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı kabul edildiğinden söz konusu tutarlar bakımından davalı yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemiştir..." şeklindeki gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf sebeplerinde özetle fazla çalışma alacağı ile 5953 Sayılı Kanun hükümleri gereği % 5 fazlasının tahsili talebi ile ikame edilen ve uzun süre devam eden yargılamada iki ayrı bilirkişiden ek raporlarla birlikte toplamda beş ayrı bilirkişi raporu alınarak davanın makul sürede sonuçlandırılmadığını, Mahkemece hatalı değerlendirme ile eksik bedellere hükmedildiğini, fazla çalışma ücretine uygulanan indirim oranının hatalı olduğunu, Kanunun açık hükmüne rağmen banka mevduat faizi yerine kanuni faiz uygulanmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gerekçe gösterilmek suretiyle % 5 fazlaya dair taleplerinin reddedilmiş olması nedeniyle davacının mağdur edildiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı vekili istinaf sebeplerinde özetle Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre hesaplanan fazla çalışma ücretinden en az % 50 oranında indirim yapılması gerektiğini, buna rağmen hüküm altına alınan fazla çalışma ücreti alacağına %30 oranında indirim uygulanmış olmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
...Dosya kapsamına göre, 14/02/2020 tarih ve 31039 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı ile dava konusu fazla çalışma alacağının %5 fazlalıklarının dayanağı olan normun iptal edildiği, emsal nitelikteki Yargıtay kararlarında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, bu iptal kararının kesinleşmemiş davalara da tatbiki gerektiği, bu kapsamda, mahkemece, %5 fazlalık alacağı talebi yönünden davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, davacının, 5953 sayılı Basın İş Kanunu'na tabi olarak çalıştığı, anılan kanunda fazla çalışma ücreti ve fazla çalışma ücretinin % 5 fazlası yönünden yasal faiz yerine, banka mevduat faizi uygulanması gerektiğine dair hüküm bulunmadığı; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Davalının istinaf başvurusu yönünden;
Dosya kapsamına ve tanık beyanlarına göre, davacının haftalık 9 saat fazla çalışmasının bulunduğu, %30 oranında takdiri indirimin, dosya içeriğine uygun olduğu, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalının aşağıdaki bendin dışında kalan istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Dava dilekçesinde, davacının, Temmuz/2010 tarihinden sonra fazla çalışma ücretlerinin ödendiğini ancak gerçek ücret üzerinden ödeme yapılmadığını belirttiği, 19.03.2018 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen tespit davasında, prime esas kazancın 2009 yılına kadar tespit edildiği, 2009 yılı sonrasına ilişkin ücret tespiti bulunmadığı gibi yargılama aşamasında da Temmuz/2010 dönemi sonrasına ilişkin ücret tespiti yapılmadığı, bu durumda, mahkemece, talep aşılarak bütün hizmet süresi uyarınca fazla çalışma ücreti hesabına göre karar verilmesinin hatalı olduğu, fazla çalışma ücreti hesabının, 15.03.2018-30.06.2010 dönemi için yapılması gerektiği anlaşılmıştır.
Dairemizce, aleyhe bozma ve hüküm kurma yasağı ile usuli kazanılmış haklarda göz önünde bulundurulup ilk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan rapordaki belirlemeler dikkate alınarak yapılan hesaplamaya göre Net Fazla Çalışma Ücreti Alacağı 8.746,96 TL olarak tespit edilmiştir.
Dairemizce yapılan hesaplamalardan anlaşılacağı üzere davacı hakkında net 8.746,96 TL fazla çalışma ücretine karar verilmesi gerektiği ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen yerinde olduğu anlaşılmıştır. Dairemizce hesap dönemi dikkate alınarak hükmedilen alacaktan yerleşik Yargıtay kararları uyarınca % 30 oranında takdiri indirim uygulanmıştır..." gerekçeleriyle davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise aynı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi uyarınca kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilerek; hesaplanan net 8.746,96 TL fazla çalışma ücreti alacağından takdiren % 30 oranında indirim yapılmak suretiyle tespit edilen net 6.122,87 TL fazla çalışma ücreti alacağının kanuni faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya dair istemin ve %5 oranındaki gecikme faizi talebinin reddine dair yeniden hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş ayrıca, davalının istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü tek sebep uygulanan indirim oranına ilişkin olmasına rağmen, Bölge Adliye Mahkemesince davalının ileri sürmediği bir sebebe dayalı olarak yeniden hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek, temyiz dilekçesinde bildirdiği sebeplere hasren yapılacak inceleme sonucunda kararın müvekkili davacı lehine bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 5953 sayılı Kanun'a tabi işçi olarak çalışan davacının hak kazandığı fazla çalışma ücreti miktarı ve indirim oranı, %5 fazlalık talebinin yerinde olup olmadığı, uygulanması gereken faiz oranı ile talep aşımının Bölge Adliye Mahkemesince resen dikkate alınıp alınamayacağına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun'un 26, 355, 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası.
2. 5953 sayılı Kanun'un "Kanunun şümulü" kenar başlıklı 1 inci maddesinde:
"Bu Kanun hükümleri Türkiye'de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan ve İş Kanunu'ndaki işçi tarifi şümulü haricinde kalan kimselerle bunların işverenleri hakkında uygulanır.
Bu Kanunun şümulüne giren fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışanlara gazeteci denir."
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, özellikle talep aşımı mahiyetindeki ortadan kaldırma sebebinin tarafça açıkça dermeyanı gerekmediğinden davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.