Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/438
Karar No: 2019/7399
Karar Tarihi: 07.11.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/438 Esas 2019/7399 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, tapu tahsis belgesine dayanarak 6232 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ve kendisi adına tescil istemiyle dava açmıştır. Davalılar dava konusu taşınmazda malik olduklarını ileri sürerek davanın reddedilmesini talep etmişlerdir. Mahkeme, davayı kısmen kabul ederek taşınmazda davalıların payının iptalini ve davacının adına tescil edilmesine karar vermiştir. Ancak Yargıtay, tapu tahsis belgesi yalnızca fiili kullanımı belirleyen ve kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesi olduğuna, davalının mülkiyet hakkına sahip olduğuna ve davacının kayda ve mülkiyete dayalı bir hakkının olmadığına işaret ederek kararı bozmuştur. Bu nedenle, asıl davada davalıların temyiz itirazları kabul edilmiş ve hüküm bozulmuştur.
Kanun Maddeleri: Tapu Tahsis Belgesi hakkında özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak konu ile ilgili olarak, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun haklar başlıklı 2. kısmının içerisinde yer alan hükümler, hak kavramının tanımı ve çeşitli tasniflerine ilişkin esasları düzenlemektedir.
14. Hukuk Dairesi         2019/438 E.  ,  2019/7399 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.05.2013 ve 20.02.2014 gününde verilen dilekçeler ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine dair verilen 15.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili ile davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Asıl ve birleştirilen dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekili, müvekkili adına 21.09.1984 tarihli tapu tahsis belgesi düzenlendiğini ileri sürerek 6232 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ve davacı adına tescil isteğinde bulunmuştur.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmazda 31/157 payın iptali ile davacı adına tesciline, birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, asıl davada davalı ... vekili ile davalı ... vekili temyiz etmiştir.
    Öncelikle, uyuşmazlığın çözümü için “hak” kavramı hakkında açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır. Bir görüşe göre hak, hukuk düzeninin fertlere tanıdığı irade veya irade kudretidir. Bir başka görüş hakkı, hukuk düzenince korunan menfaat olarak tanımlamıştır. Bir diğer görüş ise hakkı, hukuki ilişki kavramıyla açıklamaktadır. Bu görüşü savunanlar hakkı, sahibine bu ilişkiye katılan kişi veya kişiler karşısında tanınan bir ayrıcalık veya imtiyazlı bir durum olarak tanımlamışlardır. Dolayısıyla hak, hukuki ilişkinin bir unsuru olup sahibi lehine imtiyazlı bir durum yaratırken, diğer kişiler için de bir kısıtlama, yükümlülük oluşturmaktadır. Hakkın hak sahibine verdiği imtiyaz, diğer kişilere yüklenen davranış yükümlüğünden ibarettir (Eren, F.; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 14. Baskı, Ankara, 2012,s.46-47).
    Haklar konuları ya da nitelikleri temel alınarak çeşitli tasniflere tabi tutulmuştur. “İleri sürülebileceği çevre” bakımından haklar “Mutlak ve nispi haklar” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
    Mutlak haklar sahibine belirli bir mal veya kişi üzerinde geniş tasarruf yetkisi veren ve herkese karşı ileri sürülebilen haklardır. Mutlak hakların neler olduğunu kanun koyucu sınırlı olarak belirlemiştir. Bu nedenle kişiler, yasada öngörülen sınırlı sayıdaki mutlak hak dışında yeni bir mutlak hak yaratamazlar. Mutlak hakların konusu mutlaka maddi ya da gayri maddi mallardır. Maddi mallar üzerindeki mutlak haklara, ayni haklar; maddi olmayan mallar üzerindeki haklara da fikri haklar denir. Ayni haklar mal üzerindeki mutlak iktidar haklarıdır. Diğer bir tanımlama ile ayni haklar bir kimseye bir şey üzerinde doğrudan doğruya hakimiyet sağlayan ve bu sebeple herkese karşı ileri sürülebilen haklardır.
    Nispi haklar aynı zamanda kişisel haklar olarak da tanımlanmaktadır. Çünkü bu haklar belirli bir şahsa veya şahıslara karşı ileri sürülebilen haklardır. Kişisel hak, ayni haklarda olduğu gibi, hak sahibinin bir mal üzerinde doğrudan doğruya haiz olduğu bir yetki değil, bir şeyin verilmesini, bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını, yani belirli bir hareket tarzını bir veya birkaç şahıstan isteme hususundaki haktır. Nispi hakların eşya ile olan ilgileri doğrudan doğruya mutlak değil, nispidir (Velidededeoğlu H.V./Esmer, G.: Gayrimenkul Tasarrufları Ve Tapu Sicili Tatbikatı, İstanbul 1956, S.30).
    Tapu tahsis belgesine gelince, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı Kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir.
    Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; dosya içeriği ve toplanan delillerden, davalı ...’nun, dava konusu 6232 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki payı Kağıthane Belediyesinin 11.10.1990 tarih ve 1753 sayılı encümen kararı ile satın almak suretiyle malik olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda davalı ..., ayni hak niteliğinde olan mülkiyet hakkına sahip olduğundan, davacının çekişme konusu taşınmazda kayda ve mülkiyete dayalı bir hakkının bulunmadığı ve tapu tahsis belgesinin ilgilisine şahsi hak tanıyacağı gözetilmeksizin davacının hakkına üstünlük tanımanın mümkün olmamasına rağmen tescile karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl davada davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre asıl davada davalı ... vekili ile davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
    07.11.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi