14. Hukuk Dairesi 2018/5585 E. , 2019/7398 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06/12/2012 gününde birleştirilen davada davacı vekili tarafından 26/02/2013 tarihli davalılar aleyhine verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl ve birleştirilen davada tapu iptali ve tescil talebinin reddine, tazminat talebinin kabulüne dair verilen 04/05/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Erzincan vekili, bir kısım davalılar vekili ile davalı ... İnş. Ltd. Şti. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Asıl ve birleştirilen dava, yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat istemlerine ilişkindir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, asıl ve birleştirilen davada, tapu iptali ve tescil taleplerinin reddine, tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, asıl davanın davacı vekili, asıl ve birleştirilen davanın bir kısım davalılar vekili ile davalı yüklenici vekili temyiz etmiştir.
1)Birleştirilen dava yönünden;
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan birleştirilen davanın bir kısım davalılar vekili ile davalı yüklenici vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.
2)Asıl dava yönünden;
Eser sözleşmelerinin bir türü olan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi, taraflara karşılıklı hak ve borçlar yüklemektedir. Yüklenici, finansman sağlayarak arsa malikinin taşınmazı üzerine bina yapma işini üstlenmekte, arsa maliki ise inşa edilecek binaya karşılık, bu binadaki bir kısım bağımsız bölümlerin mülkiyetini yükleniciye devretmeyi vaat etmektedir.
Arsa maliki ile yüklenici arasında düzenlenen inşat sözleşmesi gereğince yükleniciden bağımsız bölüm temlik alınmasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davaları ile ilgili olarak kanunlarımızda bir düzenleme mevcut olmadığından bu konulardaki uyuşmazlıkların çözümünde uygulanan 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 1988/2 sayılı Yargıtay İBBGK Kararı ile “Tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davasının kural olarak kabul edilemeyeceği, bununla beraber Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanılan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması hallerinde; olayın özelliğine göre Medeni Kanunun 2. maddesi gözetilerek açılan tescil davasını kabul edilebileceği” benimsenmiştir.
Yüklenicinin arsa payı karşılığı inşaat yapmakta olduğu veya arsa sahibinin aynı zamanda yüklenici sıfatıyla hareket ederek (yapsatçı konumunda) inşa etmekte olduğu binalardandan bağımsız bölüm satın alınması halinde Türk Borçlar Kanununun 184. maddesi gereğince üçüncü kişiye yapılacak temlikin yazılı olması yeterlidir.
Bu tür davalarda mahkemece öncelikle yüklenicinin edimini (eseri meydana getirme ve teslim borcunu) yerine getirip getirmediğinin, ardından sözleşme hükümlerindeki iskan koşulu (oturma izni) v.s. diğer borçlarını ifa edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması zorunludur. Bunun için de davaya konu temlik işleminin geçerli olup olmadığı, arsa maliki ile yüklenici arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yüklenicinin borçlarının neler olduğunun sözleşme hükümleri çerçevesinde incelenip değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davacının arsa sahibi ile yüklenici arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciye bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümü yükleniciden temlik alması halinde arsa sahibini ifaya zorlayabilmesi için bazı koşulların varlığı gerekir. Türk Borçlar Kanununun 188. maddesi gereğince; “Borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir.” Buna göre temliki öğrenen arsa sahibi, temlik olmasaydı önceki alacaklıya (yükleniciye) karşı ne tür defiler ileri sürebilecekse, aynı defileri yeni alacaklıya (temlik alan davacıya) karşı da ileri sürebilir. Temlikin konusu, yüklenicinin arsa sahibi ile yaptığı sözleşme uyarınca hak kazandığı gerçek alacak ne ise o olacağından, temlik eden yüklenicinin arsa sahibinden kazanmadığı hakkı üçüncü kişiye temlik etmesinin arsa sahibi bakımından bir önemi bulunmamaktadır. Diğer taraftan, yüklenici arsa sahibine karşı edimini tamamen veya kısmen yerine getirmeden kazanacağı şahsi hakkı üçüncü kişiye (davacıya) temlik etmişse, üçüncü kişi (davacı) Türk Borçlar Kanununun 97. maddesi hükmünden yararlanma hakkı bulunan arsa sahibini ifaya zorlayamaz.
Somut olayda ise; Uyuşmazlık, yüklenicinin edimini yerine getirip getirmediği, dolayısıyla dava konusu taşınmazla ilgili olarak yüklenicinin halefi olan davacının talepte bulunup bulunamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Dosyadaki kayıt ve bilgilere göre davalı arsa sahipleri ile yüklenici şirket arasında aktedilen 29.09.1995, 05.12.1995, 19.12.1996 ve 10.01.1997 tarihli düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmelerine dayalı olarak dava konusu taşınmazda birden fazla bağımsız bölümle ilgili yüklenici ... İnşaat Taahhüt ve Tic. Ltd. Şti. tarafından arsa sahipleri aleyhine 25.04.2011 tarihinde Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/389 Esasında tapu iptali ve tescil istemli dava açıldığı ve davanın derdest olduğu anlaşılmaktadır.
Anılan dava ile eldeki dava arasında hukuki bağlantı vardır. Arsa sahipleri ile yüklenici şirket arasındaki davanın sonucu görülmekte olan bu davayı etkileyeceğinden anılan dava bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleştirilen davanın bir kısım davalılar vekili ile davalı yüklenici vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile birleştirilen dava yönünden hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davanın davacı vekili, asıl ve birleştirilen davanın bir kısım davalılar vekili ile davalı yüklenici vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile asıl dava yönünden hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
07.11.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.