Esas No: 2020/31942
Karar No: 2022/8311
Karar Tarihi: 23.03.2022
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/31942 Esas 2022/8311 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Tehdit suçundan mahkum olan bir sanığın temyiz isteği reddedilmiştir. Ancak hükümlerde çelişki olduğu, aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda birinci fıkra hükmünün uygulanacağına dair kanun maddesinin göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilmiştir. Sanığın her mağdura yönelik eyleminin ayrı, bağımsız tehdit suçunu oluşturmadığı ve hukuki anlamda tek bir fiil olarak değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca, uzlaştırma kapsamına alınmış olan tehdit suçunun sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi için uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Basit yargılama usulüne dair yapılan düzenlemenin Anayasa'ya aykırı görülerek iptal edildiği ve yeniden değerlendirme yapılması gerektiği de vurgulanmıştır.
Kanun Maddeleri: TCK'nın 43. maddesi, TCK'nın 106. maddesi, CMK'nın 232/6. maddesi, TCK'nın 58. maddesi, 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile değişik CMK'nın 253. maddesi, 6763 sayılı Kanun'un 35. maddesi ile değişik CMK'nın 254. maddesi, Anayasa'nın 38. maddesi, 5237 sayılı TCK'nın 7, CMK'nın
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tehdit
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1) Hükmün esasını oluşturan kısa kararda sanık hakkında mağdurlar ... ve ...’ya yönelik eylemlerinin silahla tehdit suçunu oluşturduğu belirtildiği halde gerekçeli kararda sanığın eylemlerinin TCK’nın 106/1-1.cümlesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturduğunun kabul edilmesi suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulması,
2) Kabule göre ise;
a) Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulu'nun 2013/13-293 esas, 2013/297 karar sayılı ve 11/06/2013 tarihli kararında da kabul edildiği üzere TCK'nun 43. maddesinin ikinci fıkrası; "Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır" hükmünü içermekte olup, zincirleme suçtan farklı bir müessese olan ve aynı neviden fikri içtima olarak kabul edilen bu durumda, fiil yani hareket tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Burada, hareket tek olduğu için, fail hakkında bir cezaya hükmolunacağı, ancak bu cezanın Kanunun 43/1. maddesine göre artırılacağı öngörülmüştür.Ancak burada kastedilen, fiil ya da hareketin, doğal anlamda değil hukuki anlamda tekliğidir. Hakaret suçunun farklı mağdurlara karşı tek fiille gerçekleştirildiğinden söz edilebilmesi için hakaretin mutlaka ortak söz veya davranışlarla gerçekleştirilmiş olması şart değildir. Her bir mağdura veya mağdurlardan bazılarına özel olarak hitap edilerek hakaret içeren sözler söylenmiş veya davranışlarda bulunmuş olsa bile objektif bir gözlemcinin bakış açısıyla bakıldığında failin hareketlerinin tek bir iradi karara dayalı olduğu, aralarında yer ve zaman bakımından bağlantı bulunduğu, bu nedenle bir bütünlük oluşturduğu sonucuna ulaşılması durumunda, fiilin hukuken tek olduğu kabul edilmelidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda, sanığın, mağdurlar ... ve ...’ya yönelik tehdit eylemlerinin, aynı suç işleme kararıyla, birbirini takip eden söz ve davranışlarla gerçekleşmiş olması nazara alındığında, hukuken bir bütün halinde tek bir tehdit fiilini oluşturduğu anlaşılmakla, tek fiille birden çok mağdura karşı tehdit suçunu işleyen sanık hakkında , tehdit suçundan bir kez mahkumiyetine karar verilerek cezasının TCK’nın 43/2. maddesi uyarınca arttırılması gerekirken, sanığın her mağdura yönelik eyleminin ayrı, bağımsız tehdit suçunu oluşturduğu kabul edilerek ayrı ayrı iki kez cezalandırılmasına karar verilmesi,
b) Sanık hakkında mağdurlar ... ve ...’ya yönelik tehdit suçundan kurulan hükümlerde temel ceza belirlenirken uygulanan Kanun maddesinin hangi cümlesine göre karar verildiği gösterilmeyerek, CMK'nın 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
c) Tekerrüre esas alınan önceki mahkumiyetin infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl geçmiş olması karşısında, sanık hakkında TCK'nın 58. maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
d) 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile değişik CMK'nın 253. maddesi uyarınca, TCK’nın 106. maddenin 1. fıkrasının 1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alınmış olması karşısında; sanık hakkında tehdit suçuna ilişkin 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK'nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
e) 17/10/2019 gün ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesiyle değişik CMK'nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, CMK'ya 7188 sayılı Kanunla eklenen geçici 5. maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin, Anayasa Mahkemesinin 14/01/2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 sayılı kararıyla "basit yargılama usulü" yönünden Anayasa'nın 38. maddesine aykırı görülerek iptaline karar verilmesi karşısında, temyiz incelemesi yapılan ve CMK'nın 251/1. maddesi kapsamına giren suç yönünden; Anayasa'nın 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nın 7 ve CMK'nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafisinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 23/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.