21. Hukuk Dairesi 2016/11944 E. , 2017/817 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, davacının davalıya ait muayenehanede Sekreter olarak Ağustos 1997 tarihinden Eylül 2004 dönemine kadar kesintisiz çalıştığının tespitini istemine ilişkindir.
Mahkemece; Dairemiz bozma ilamına karşı “uyma” kararı verilmek suretiyle yapılan yargılama neticesi ; davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; Dairemizin 20.02.2013 tarih ve 2011/11706 – 2013/2898 E.K. no lu bozma ilamına karşı Mahkemece “uyma” kararı verilmek suretiyle yargılamaya devam olunduğu, yapılan zabıta araştırması neticesi düzenlenen 28/11/2013 tarihli tutanağın dosyaya sunulduğu, duruşmalarda kamu tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davalı işyerinde yapılan faaliyet göz önünde bulundurulduğunda bir doktor muayenehanesinde işyeri sahibinin bir yardımcı istihdam etmesi zorunlu ve hayatın olağan akışı gereğidir. Davalı işyeri sahibinin ihtilaf konusu dönem içerisinde hiç bir çalışan kişiyi Kurum"a bildirmemiş olması ile duruşmalarda dinlenen, gerçek ve fiili çalışmayı doğrulayan tanık beyanlarının, 19/01/2002-Eylül 2004 tarihleri arasında davacı ve davalının birbirlerini aramak suretiyle gerçekleştirmiş olduğu telefon görüşmelerinin bulunduğu listenin varlığı karşısında davacının davalı işyerinde çalıştığının kabul edilmesi gerekir iken Mahkemece yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davacının davalı işyerinde çalıştığının kabulü ile ihtilaflı dönemde davacının davalı işyerinde geçen bu çalışmasının başlangıç ve bitiş tarihlerini belirlemek ve bu doğrultuda hizmet akdinin oluşabilmesi için işyerinin varlığı öncelikli koşul olduğundan, davalı işyerinin 506 sayılı Kanun kapsamına alınabilecek şekilde faal ve kapsama alınabilecek nitelikte olup olmadığını işyerine ait vergi kaydı, elektrik, su faturaları ile araştırmak, davalı işyerinin muayenehane olması nedeniyle ne zaman açılıp kapandığını Tabipler Odası"ndan sormak, gerektiğinde Belediye, zabıta aracılığıyla davalı işyerinin hangi tarihlerde faal olduğunu tespit etmek ve çıkacak sonuca göre Mahkemece bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına,temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
09.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.