21. Hukuk Dairesi 2016/11695 E. , 2017/813 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacılar, murisinin davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, müteveffa davacının davalıya ait petrol istasyonu işyerinde Bekçi olarak 4.12.1985-1.4.2003 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak sürekli çalıştığının tespitini istemiştir.
Mahkemece; Dairemiz bozma ilamına karşı “uyma” kararı verilmek suretiyle yapılan yargılama neticesi ; istemin kısmen kabulü ile, davacının davalı ... Gıda Sanayi Limited Şirketi isimli işyerinde 1.3.1988-1.4.2003 tarihleri arasında hizmet akdi ile toplam 4711 gün çalıştığı,bu sürenin 1344 gününün Kuruma bildirildiği, bildirilmeyen 3367 günlük hizmetin de Kuruma bildirilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda; davalı ... Gıda Sanayi Limited Şirketi ünvanlı işyerinin 13/03/1996 tarihinde ticaret siciline kaydedildiği, müteveffa davacının davalılara ait ihtilaf konusu dönem içerisinde Kurum"a bildirimi yapılmış farklı sicil no ları ile birden fazla işyerinde çalıştığı anlaşılmakla, bu işyerlerinin 13/03/1996 tarihinden önce, kesintisiz ve sürekli çalışmanın kabul edildiği dönem yönünden de faal ve Kanun kapsamına alınabilecek nitelikte olduğu tespit edilmeden ve buna göre Mahkemece her türlü tereddütten uzak şekilde müteveffa davacının ihtilaf konusu edilen hizmetlerinin aydınlatılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Hizmet akdinin oluşabilmesi için işyerinin varlığı öncelikli koşul olduğundan yapılacak iş; müteveffa davacının mirasçılarına, davalılara ait işyerlerinden hangisinde, hangi süreler içerisinde müteveffa davacının çalıştığını açıklatmak suretiyle 506 sayılı Kanun kapsamına alınabilecek şekilde davalı ... Gıda Sanayi Limited Şirketi ünvanlı işyerinin faal olduğu tarih öncesinde ( 13/03/1996 ) de işyerinin veya diğer davalı işyerlerinin faal ve kapsama alınabilecek nitelikte olup olmadığını, davalı işyeri/işyerlerine ait işyeri tescil bildirgesi, vergi kaydı, elektrik, su faturaları ile araştırmak, gerektiğinde Belediye, zabıta aracılığıyla davalı işyerinin/işyerlerinin hangi tarihlerde faal olduğunu tespit etmek ve toplanan tüm delilleri birlikte değerlendirerek ihtilaflı dönemde müteveffa davacının davalı işyerinde/işyerlerinde geçen çalışmasının kesintisiz olup olmadığını tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlemek, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği de nazara alınıp gerektiğinde araştırmayı genişletmek ve çıkacak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.