14. Hukuk Dairesi 2018/1304 E. , 2021/2792 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.03.2015 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; 318 parsel yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer parseller yönünden kabulüne dair verilen 20.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili; tarafların müşterek miras bırakanı ... adına kayıtlı ... Köyünde bulunan 318, 487, 624, 626, 77, 92 ve 157 parsel sayılı taşınmazların paylaşımı konusunda taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını belirterek ortaklığın satış yolu ile giderilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili, taksim sözleşmesi nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, "... ili, ... ilçesi, ... Köyü, ... Mevkii 624 ve 626 parsel, ... Mevkii 157 parsel, ... Mevkii 92 parsel, ... Mevkii 487 parsel, ... Mevkii 77 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine, ... ili, ... ilçesi, ... Köyü, ... Mevkii 318 parsel sayılı taşınmaz hakkında talep olmadığından bu taşınmaz yönünden karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmiştir.
Hükmü, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
Mirasçılar arasında payların oluşturulması ve fiilen alınması veya aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesi mirasçıları bağlar. Paylaşma sözleşmesiyle mirasçılar, tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini de kabul edebilirler. Paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır (TMK m. 676).
Öncelikle şu ifade edilmelidir ki, taksim sözleşmesinin geçerli olabilmesi için miras bırakanın ölümünden sonra bütün mirasçıların veya temsilcilerinin iradelerinin birleşmesi asıldır. Bir başka ifadeyle, tüm mirasçıların veya temsilcilerinin bir araya gelerek taşınmazları paylaşıp herbirinin kendi payına düşeni aldığı ve diğer mirasçıların paylarına düşenler bakımından da karşılıklı olarak vazgeçtikleri açık ve kesin şekilde belirlenmedikçe taksimin sabit olduğu kabul edilemez. İşte bunun içindir ki, gerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 676/2. maddesi hükmünde ve gerekse 10.12.1952 tarihli ve 2/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında taksim sözleşmesinin tüm mirasçıların katılımı ve yazılı olması taksimin geçerliliği için yeterli kabul edilmiştir.
Somut olaya gelince; dosya içeriğinde muris ..."ın 25.04.2001 tarihinde ölümünden sonra mirasçıları arasında düzenlenmiş 11.09.2003 tarihli adi yazılı taksim sözleşmesi olduğu anlaşıldığından, taksime konu 77, 157, 92 ve 487 parsel sayılı taşınmazlar bakımından ortaklığın giderilmesi isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde bu parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, 14.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.