6. Hukuk Dairesi 2021/697 E. , 2021/355 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili; müvekkili ile davalı kurum arasında hizmet alım sözleşmesi bulunduğunu, sözleşme kapsamında davacı tarafından çalıştırılan dava dışı işçinin müvekkili aleyhine açtığı işçilik alacakları ile ilgili davanın işçi lehine sonuçlandığını ve bu kapsamda müvekkili tarafından dava dışı işçiye icra takibi sonucunda ödeme yapıldığını, yapılan bu ödemeden esas işverenin kurum olması nedeniyle davalının sorumlu olduğunu aksi halde TBK 167. madde gereğince müteselsil borçlu olması nedeniyle payı oranında sorumlu olduğunu ileri sürerek, şimdilik 3.500-TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 08.04.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile istemini 3.872,29 TL"ye çıkartmıştır.
Davalı vekili, bir yıllık zamanaşımı süresi dolduğunu, işçinin ücretlerinden davacının sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine dair kararın, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 23.05.2017 tarihli ve 2014/411 E. 2015/227 K sayılı ilamıyla bozulması üzerine iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki sözleşme ve eki olan teknik ve idari şartnamelerde işçiye ödenen tazminattan kimin ne oranda sorumlu olacağına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığından davacının yapmış olduğu ödemenin yarısını davalı kurumdan talep edebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son yüklenici sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.
İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir.
Bu durumda mahkemece yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde davacı son yüklenicinin dava konusu işçilik alacakları tutarını davalı kurumdan rücuen tahsilini talep edemeyeceği, davacının ödediği tazminatın dava dışı işçinin kendi şirketinde çalıştığı süreye isabet eden kısmı dışındaki bölümünü ancak diğer alt yüklenicilere rücu edebileceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davalı işveren kurumun ödenen bedelin yarısından sorumlu tutulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13/j maddesi uyarınca davalı ...’nın harçtan muaf tutulması gerekirken harçtan sorumlu tutularak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının davalı yararına BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23.09.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.