10. Hukuk Dairesi 2013/1349 E. , 2013/2279 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan ödemeden oluşan Kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı ... vekilinin tüm, davacı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- 11.09.1999 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu ölen sigortalı işçi Hasan Dike’nin hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan ödemeden oluşan sosyal sigorta yardımlarının, 506 sayılı Kanun’un 26 ve 87’nci maddeler uyarınca rücuan tahsili istemine ilişkin davada; Mahkemece, Anayasa Mahkemesinin 506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesine yönelik iptal kararı gözetilmek ve davalıların kusuru oranında sorumluluğu belirlenmek suretiyle istem kısmen hüküm altına alınmıştır.
506 sayılı Kanun’da teselsüle ilişkin herhangi bir hüküm yer almadığından, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51’inci (6098 sayılı ... Borçlar Kanunu’nun 61 ve 62) maddelerinin uygulanmasında yasal bir engel bulunmamaktadır. Teselsüle dayanan davalarda, Kurum, zararının tümünün tazminini bütün sorumlulardan birlikte veya sorumluların her birinden ayrı ayrı ya da sadece birinden istemek hakkına sahiptir. Tazmin sorumlularından her biri Kuruma karşı zararın tamamından, fakat birbirlerine karşı ise kendi kusurları oranında sorumludurlar. Bu nedenle; davacı Kurumun teselsül istemi nazara alınarak, zararlandırıcı sigorta olayının oluşumunda kusurlu olduğu belirlenen dava taşeron şirket kusuruna düşen zarardan da davalıların teselsül hükümlerine göre sorumlu olduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi,
Davanın yasal dayanağını oluşturan, 506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “...sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere...” ibaresi, Anayasa Mahkemesi’nin 23.11.2006 gün ve 2003/10 Esas ve 2006/106 sayılı kararıyla, Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş; Anayasa’nın 152 ve 153. maddelerinde öngörülen düzenleme uyarınca, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte, elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu olması karşısında, iptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı 21.03.2007 tarihinden sonra, yürürlükteki kanunları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın, iptal kararı ile yürürlükten kalkan bir kanun maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkisi bulunmadığından; dava tarihindeki mevzuat ve içtihatlara uygun olarak açılan davanın, anılan iptal hükmü nedeniyle oluşan hukuksal durum gereğince reddine karar verilmesinde, tarafların sorumluluğu bulunmadığı halde; davacı Kurumun davada haksız çıkan taraf olarak nitelenip vekâlet ücretiyle sorumluluğuna hükmedilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6217 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen geçici 3’üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438’inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının ikinci bendinde yer alan “1.419,12” rakamı silinerek yerine “2.838,24” rakamının, “15” rakamı silinerek yerine “30” rakamının, “311,11” rakamı silinerek yerine “622,44” rakamının yazılmasına;
Hüküm fıkrasının üçüncü bendinde yer alan “103,67” rakamı silinerek yerine “206,99” rakamının, “artan 92,83 TL. harcın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine” ibaresi silinerek yerine “10,49 TL. bakiye karar harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına” yazılmasına;
Hüküm fıkrasının dördüncü bendinde yer alan “giderinden kabul-red oranı gözetilerek 96,58 TL. nin” ibaresi silinerek yerine “giderinin” ibaresinin yazılmasına;
Hüküm fıkrasının davacı Kurumdan vekalet ücreti tahsiline ilişkin altıncı bendi tümüyle silinerek hüküm fıkrasından çıkarılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalılardan ..."ndan alınmasına, 15.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.