14. Hukuk Dairesi 2019/126 E. , 2019/7359 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.10.2013 gününde verilen dilekçe ile geri alım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 28.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davalılara tarımsal iskan edilmek amacıyla 1605 parsel sayılı taşınmazın devredildiğini, aile reisi ..."ün 1962 yılından beri sigorta kaydının bulunması üzerine Mahalli İskan Komisyonunun 27.04.2012 tarihli kararı ile davalıların hak sahipliğinin iptal edildiğini, iptal kararına rağmen taşınmazın davalılar adına tapuda kayıtlı olduğunu beyanla tapu kaydının iptali ile her türlü takyidattan ari olarak Hazine adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ..., 1992 yılında hak sahibi olduğunu, davacı kurum adına her yıl ... Bankasının ...,..."de bulunan şubelerine ödemede bulunduğunu, 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, mülga 2510 sayılı İskan Kanununa göre hak sahipliğinin devam ettiğini beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ..., eşinin kalp ameliyatı olması nedeniyle sigortalı olduğunu, yaşlılık aylığı almadıklarını, zamanaşımı süresinin dolduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalılar vekili, davalıların mülga 2510 sayılı İskan Kanununa göre hak sahipliklerinin devam ettiğini, zamanaşımı nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 712. maddesi nazarı dikkate alındığında davalıların dava konusu taşınmazlarda nizasız aralıksız 10 yılı aşkın süre ile iyi niyetli zilyetliklerinin bulunduğu, kanunun iyi niyete sonuç bağladığı hallerde asıl olanın iyi niyetin varlığı olduğu, kazandırıcı zamanaşımına ilişkin kazanımların korunması gerektiği ayrıca 12.07.2013 tarihinde kabul edilen 6495 sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanununa eklenen geçici 7.maddenin 3.fıkrasında Mülga 2510 Sayılı İskan Kanuna göre hak sahibi olanların hak sahipliklerinin herhangi bir koşul aranmaksızın bu kanuna göre devam edeceğine ilişkin hükümde dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Somut olaya gelince; dava konusu 1605 parsel, 2510 sayılı (mülga) kanun hükümlerine göre Hazine adına tapuda kayıtlı iken 12.08.1992 tarihli karar ile davalı ..."ün tarımsal iskan edilmek üzere hak sahibi sayılmasına karar verilmiştir. Ancak başvuru ve hak sahipliği karar tarihinden önce aile temsilcisi ... ile diğer aile bireylerinin SSK ve Bağkur kaydının bulunması nedeniyle ile 27.04.2012 tarihli Mahalli İskan Komisyonu Kararı ile 12.08.1992 tarihli tahsis kararının iptaline karar verilmiştir.
Her ne kadar davalılara 12.08.1992 tarihinde Mahalli İskan Komisyon kararıyla dava konusu taşınmazda hak sahipliği tanınmış ise de; aynı komisyonun 27.04.2012 tarihli kararıyla ilk komisyon kararının iptaline karar verilmiş olup 27.04.2012 tarihli komisyon kararına karşı davalılar tarafından idari yargıda açılmış bir iptal davası da bulunmadığı gözetildiğinde tahsisin iptali ile davalılar adına verilmiş tapu kaydı hukuki dayanaktan yoksun kaldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.11.2019 gününde oy çokluğu ile karar verildi.
(Muhalif) (Muhalif)
KARŞI OY
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması görüşünde olduğumuzdan, hükmün bozulması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz.