Hukuk Genel Kurulu 2014/808 E. , 2016/319 K.
"İçtihat Metni"ESAS NO : 2014/17-808
KARAR NO : 2016/319
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/17-808
KARAR NO : 2016/319 Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ..... Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ..... Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 07.03.2013 gün ve 2011/385 E. - 2013/152 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay .... Hukuk Dairesinin 30.09.2013 gün ve 2013/9619 E. - 2013/13051 K. sayılı ilamı ile;
“...1- Dava, kasko sigortası poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK"nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin, "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, konu ile ilgili olan "b-2" bendinde, "alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır.
Ayrıca, Motorlu Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5.5. maddesinde; Taşıtın, uyuşturucu maddeler veya Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararların sigorta teminatı dışında olduğu belirtilmiştir.
Bununla birlikte, Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.5.5. maddesinin dayanağını teşkil eden KTK"nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK"nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasar poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine, aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Somut olayda; yargılama sırasında alınan bilirkişi kurulu raporda; “aradan geçen zaman itibariyle alkol ve sürüş ehliyetinin ne kadar etkilendiğinin tespit edilemediği bildirilmiştir.
Bu halde mahkemece aralarında nöroloji uzmanı ile kusur ve hasar konusunda uzman bilirkişilerin yer aldığı yeni bir bilirkişi kurulundan kusur oranlarının, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurlarında kazanın medana gelmesinde etkili olup olmadığının tespiti ve hasar bedelinin belirlenmesi için ayrıntılı, gerekçeli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…”
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
..................
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kasko sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkiline ait aracın davalı sigorta şirketine kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili idaresinde tek taraflı olarak meydana gelen kazada aracın hasarlandığını, davalı şirketin sürücünün alkollü olduğu ve teminat kapsamı dışında olduğu gerekçesi ile hasarın karşılanmadığını belirterek hasarın tazminini talep etmiştir.
Davalı Anadolu Türk Sigorta A.Ş. vekili, müvekkiline kasko sigorta poliçesi ile sigortalı aracın hasara uğradığı kaza esnasında sürücünün alkollü olduğu, Genel Şartlar gereğince bu hasarın teminat kapsamı dışında kaldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; toplanan delillere, Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu ile Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Hastanesince düzenlenmiş raporlara ve kasko sigorta poliçesine göre davacının kaza esnasında 0,44 promil düzeyinde alkollü olarak aracı sevk ettiği, belirlenen alkolün Karayolları Trafik Kanununda belirtilen sınırın altında kaldığı, davacının aracı kullanırken sürüş yeteneğini olumsuz etkilediğine dair bilgi ve bulguya rastlanmadığı, bu bakımdan hasarın teminat kapsamında olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, bozma öncesi benimsenen gerekçelerle önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının aracında oluşan hasarın kasko sigorta poliçesi teminat kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi açısından dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporlarının yeterli olup olmadığı, varılacak sonuca göre bozma ilamında belirtilen nitelikte yeni bir rapor alınması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.12.2005 gün, 2005/11-624 Esas, 2005/713 Karar sayılı kararında da aynı ilkenin benimsenmiş bulunmasına göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri
verilmesine, 16.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.