Esas No: 2021/4606
Karar No: 2022/138
Karar Tarihi: 17.01.2022
Danıştay 10. Daire 2021/4606 Esas 2022/138 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2021/4606 E. , 2022/138 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/4606
Karar No : 2022/138
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- ...
5- ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMLERİN_KONUSU : .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:... K:... sayılı kararının manevi tazminata ilişkin kısımlarının, taraflarca aleyhlerine olan bölümlerinin temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılardan ...'in çocuğu, diğerlerinin kardeşi olan ....’in, Ünye M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu olarak bulunmakta iken müşahade koğuşunda 30/03/2009 tarihinde kendisini kemeriyle asmak suretiyle intihar ederek hayatını kaybetmesinde idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle manevi tazminat talebiyle idareye yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile davacılardan ..., .... ve ...'in her biri için ayrı ayrı 100.000,00 TL, .. ve ... için ayrı ayrı 200.000,00 TL olmak üzere toplam 700.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesince; Danıştay Onuncu Dairesi'nin 20/05/2015 tarih ve E:2011/6448, K:2015/2381 sayılı bozma kararına uyularak, ...'in tutuklandıktan sonra yapılan psikolojik muayenelerinde ileri derecede psikolojik sağlık sorunu olduğunun tespit edildiği, bu durumun sağlık raporları ile sabit olduğu, davalı idarenin de bu durumdan haberdar olduğu, Adli Tıp .... Adli İhtisas Kurulunun ... tarih ve ... sayılı kararında, psikotik bozukluk denilen akıl hastalığının saptandığı, fiilinin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fiil ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak boyuttaki bu akıl hastalığının etkisi altında olduğu, suç nedeniyle cezai sorumluluğu olmayıp, korunma ve tedavi amaçlı akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanmasının uygun bulunduğu yönünde görüş bildirildiği, anılan rapor ile daha önce düzenlenmiş raporlar arasında çelişki olması sebebiyle yeniden bir rapor alınmasına karar verilmiş ise de; bu süreçte yeni rapor gelene kadar anılan Adli Tıp Kurumu raporu gereklerinin yerine getirilmediği, bu derece ağır sağlık sorunu olan kişinin tedavisinin sağlanması amacıyla hastaneye gönderilmesi, akıl sağlığı olanlara özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanması gerekirken, aksine tek başına müşahade koğuşunda tutulduğu, psikolojik durumunun daha da ağırlaştığı ve kendisini asmak suretiyle intihar ettiği, nitekim raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla düzenlenen Adli Tıp Kurumunun ... tarih ve ... sayılı raporunda, müteveffada şizofreni denilen akıl hastalığı olduğu, hastane şartlarında infazının uygun olduğu yönünde görüş bildirildiği, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca anılan raporun takdir ve ifası amacıyla ... Ceza Mahkemesi Başkanlığına ... tarihinde yazı yazılmış ise de, davacılar yakınının intihar ettiği 30/03/2009 tarihine kadar rapor gereğinin koruyucu tedbirlerin ifası suretiyle yerine getirilmediği, dolayısıyla söz konusu cezaevinde gözetimi ve denetimi altında bulunan hükümlülerin yaşama hakkının korunması konusundaki kamu hizmetinin kurulmasında, işleyişinde yeterli ve gerekli önlemi alamayan davalı idarenin olayın meydana gelmesinde hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile davacılardan anne ... için 30.000,00 TL, baba ... için 30.000,00 TL, diğer davacılar ..., ... ve ... için ise ayrı ayrı 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 17/12/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, müteveffanın intihar etmesinde idari nitelikte bir eylem bulunmadığından tazminat yükümlülüğünden söz edilemeyeceği, dava konusu olayla ilgili cezaevi görevlileri hakkında yapılan adli yargılamada her biri hakkında kusurları bulunmadığından beraat kararı verildiği, ilgili mevzuat uyarınca tutuklu ve hükümlülerin müşahade odasına alınması halinde "kemer" bulundurmalarında sakınca olmadığı, hükmedilen tazminatın sebepsiz zenginleşmeye yol açacak miktarda takdir edildiği ileri sürülmektedir.
Davacılar tarafından, talep edilen manevi tazminatın tamamına hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının davanın kabulüne ilişkin kısmının bozulması, redde ilişkin kısmının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava dosyasının incelenmesinden; davacılar yakını ....’in, .... Mahkemesi'nin .. tarihli tutuklama müzekkeresi ile "6136 sayılı Kanuna muhalefet, kasten öldürme, kasten öldürmeye teşebbüs, basit yaralama" suçlarından tutuklandığı, psikolojik sorunlarının olduğunun tespiti üzerine ... Devlet Hastanesi’nde yapılan muayenesi sonucu düzenlenen 27/11/2006 tarihli ve 808 sayılı raporda, depresyon+psikoz tanısı konulduğu ve ... Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesine sevkinin uygun olduğu yönünde görüş belirtildiği; Samsun Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nin yatarak tedavi sonucu düzenlediği ... tarih ve ... sayılı sağlık kurulu raporunda, hafif zeka geriliği+şizoafektif bozukluk olduğunun, adam öldürmek suçundan ceza ehliyetinin olmadığının belirtildiği; Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesinin ... tarih ve ... sayılı raporunda, herhangi bir akıl hastalığı veya zeka zayıflığının tespit edilmediğinin, ceza ehliyetinin tam olduğunun belirtildiği; ... Adli İhtisas Kurulunun ... tarih ve ... sayılı kararında, psikotik bozukluk denilen akıl hastalığının saptandığı, fiilinin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fiil ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak boyuttaki bu akıl hastalığının etkisi altında olduğu, suç nedeniyle cezai sorumluluğu olmayıp, korunma ve tedavi amaçlı akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanmasının uygun bulunduğu yönünde görüş bildirildiği; Samsun Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinin ... tarihli ve ... sayılı raporunda, şizofren hastalığının teşhis edildiği, tedavisinin yapılarak ... Ruh Sağlığı Hastanesine acilen sevkinin uygun olduğunun belirtildiği, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla düzenlenen ... Kurumunun ... tarih ve .. sayılı raporunda, şizofreni denilen akıl hastalığı olduğu, hastane şartlarında infazının uygun olduğu yönünde görüş bildirildiği, söz konusu raporun ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nca davacılar yakınının yargılamasının yapıldığı ... Ağır Ceza Mahkemesine karar verilmek üzere gönderildiği, bu konuda herhangi bir karar verilmeden, kaldığı koğuşta yüksek ses ile bağırması, masa ve sandalyeleri devirmesi üzerine kendi isteği ile konulduğu müşahade koğuşunda, 30/03/2009 tarihinde pantolon kemeri ile kendini asmak suretiyle intihar ettiği, intiharın bildirilmesi üzerine ... Cumhuriyet Başsavcılığı'nca davacılar yakınının ölümü ile ilgili olarak başlatılan soruşturma kapsamında yapılan ölü muayenesi ile otopsi sonucunda, ölenin vücudunda asıya bağlı telem izi dışında herhangi bir suç unsuru tespit edilmediğinden ölümünün asıya bağlı mekanik asfiksi (solunum durması) sonucu gerçekleştiğinin tespit edildiği, Adli Tıp Kurumu Trabzon Adli Tıp Grup Başkanlığı’nın 21/04/2009 tarihli raporu ile de ölümün ası sonucu meydana geldiği yönünde kanaat bildirilmesi üzerine, olayın gerçekleşmesinde intihar edeni yönlendiren, azmettiren veya bu konudaki kararını kuvvetlendiren kimsenin olmadığı, olay yeri incelemesi, alınan ifadeler, ölü muayene ve otopsi tutanakları birlikte değerlendirildiğinde ölenin intiharı ile ilgili olarak olayın suç ve suç unsuru taşımadığı gerekçesiyle "intihar sonucu ölüm" yönünden ek kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği, olay esnasında nöbetçi olan İnfaz Koruma Kurum 2. Müdürü ..., infaz koruma memuru ..., infaz koruma ... hakkında "görevi kötüye kullanmak" suçundan başlatılan 2009/648 sayılı soruşturma sonucunda Ünye Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2009/293 sayılı iddianamesi ile ... Sulh Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığı, anılan şahıslar hakkında yapılan yargılama sonucunda ... Sulh Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:... K:... sayılı kararı ile “ölenin daha önce de müşahade koğuşunda kalmış olması, cezaevinde kaldığı 2 sene boyunca ölenin herhangi bir şekilde intihara meylinin görülmemesi, kendi isteği ile müşahade koğuşuna gitmesi ve cezaevi yönetimine yansıyan psikolojik rahatsızlığı ve intihara meyli olduğuna dair bilgi bulunmaması, kendi isteğiyle müşahade koğuşuna alınması nedeniyle burasının doğal yaşam alanı olarak kabul edilip, ... İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde belirtilen giyim eşyası ile birlikte bir adet kemer bulundurulabileceğinin belirtilmesi karşısında, Ceza İnfaz Kurumu nöbetçi müdürü sanık ...’un, infaz koruma memuru sanık ... ile infaz koruma başmemuru sanık ...’nin görevlerinin gereklerine aykırı davrandıkları yönündeki iddiaların yersiz olduğu, sanıklar ... ile ...’nin olay günü sabahı göreve başladıklarında gerekli kontrol ve sayımı yaptıktan sonra, başka koğuşlarda da aynı işlemleri yapmaları gerektiğinden sürekli olarak ölenin koğuşunun başında bekleyemeyecekleri, asıl o zaman görevlerinin gereğini yerine getiremeyecekleri, dolayısıyla sanıkların olayda ihmal ya da görevinin gereğini yerine getirmemelerinden kaynaklanan atfı kabil bir kusur bulunmadığı” gerekçesiyle sanıkların ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, başka bir ifadeyle zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
17/06/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde, “Hükümlülerin koğuş, oda ve eklentilerinde birer adet palto, manto ve mont, iki adet ceket veya ceket yerine kullanılabilen hırka, dört adet pantolon ve/veya etek, bayan için iki adet elbise, bir takım eşofman, dört adet gömlek, iki adet kazak, iki takım pijama, bir spor ayakkabısı, bir kışlık ayakkabı, bir iskarpin, üç adet tişört, iki adet kravat, bir adet kemer, gerektiği kadar iç çamaşırı, çorap, bir terlik, havlu ve bir bornoz ile kaşkol, 25/11/1925 tarih ve 671 sayılı Şapka İktisâsı Hakkında Kanun'a aykırı olmayan bir adet şapka bulundurulmasına izin verilir. Hükümlüler; ceza infaz kurumu dışından getirilmesine izin verilen giyim eşyalarından eskiyenlerini, yenileriyle değiştirebilir.” kurallarına; 18. maddesinde de, “Bu Yönetmelikte yer alan hükümlerin, tutukluluk haliyle uzlaşır nitelikte olanları, tutuklular hakkında da uygulanır.” kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A) İdare Mahkemesi Kararının, Davanın Kısmen Kabulüne İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Dosyada yer alan bilgi ve belgeler, ... Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından cezaevi memurları hakkında başlatılan adli soruşturma ve ... Sulh Ceza Mahkemesi’nde açılan dava kapsamında alınan ifadeler ile adı geçen Mahkemece verilen beraat kararının gerekçesinin birlikte değerlendirilmesinden; ...’in koğuş arkadaşlarıyla anlaşamaması sebebiyle kendi isteğiyle müşahade koğuşuna alındığı, iki gün süre ile burada kaldığı, daha önce de müşahade koğuşunda sorunsuz bir şekilde kalmış olduğu, müşahade koğuşunun, kendi isteği ile buraya geçen hükümlü ve tutukluların yaşam alanı olarak kabul edilmesi sebebiyle koğuşta kaldıkları sürece Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmelik kapsamındaki eşyanın kendilerine teslim edildiği, tutuklunun psikolojik sorunları olduğunun ceza infaz kurumunca da bilindiği, ancak yaklaşık iki yıldır kurumda bulunan tutuklunun intihara yönelik herhangi bir meylinin bulunmadığı, ayrıca olaydan bir gün önce mahalli seçimlerin olduğu ve müteveffanın bir gün önce oy kullanma yerine götürürken gayet neşeli olduğu, durumunda herhangi bir anormallik sezilmediği, olay günü infaz koruma memuru ...'ın müşahade koğuşunda sayım yaptığı, sayım sırasında ve daha sonrasında tutukluda herhangi bir anormallik görmediği, ...’in kendisinden sigara istediği, yanında sigara olmaması nedeniyle kantinden alıp geleceğini söylediği, gidip gelmesinin beş dakika sürdüğü, geri geldiğinde tutuklunun kendisini kemeriyle asmış olduğu, olay günü müşahade koğuşunda kalmakta olan diğer tutuklu ve hükümlüler tarafından da olayın oluş şekli ile ilgili olarak benzer ifadeler verildiği, intihar olayı esnasında herhangi bir ses duyulmadığı, koğuş arkadaşları tarafından da şahsın agresif ve psikolojik sorunları olduğu yönünde bilgi verilmekle birlikte intihar eğilimi olduğuna ilişkin herhangi bir beyanda bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Ceza infaz kurumlarında bulunan kişilerin sağlıklarından ve can güvenliklerinden, anılan kurumların denetim ve gözetimiyle görevli davalı idarenin sorumlu olduğunda duraksama bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, ...'in şizofreni (akıl) hastası olduğuna ilişkin Adli Tıp Kurumunun ... tarih ve ... sayılı raporunun Ünye Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yargılamasının yapıldığı ... Ağır Ceza Mahkemesine karar verilmek üzere gönderildiği, ancak bu konuda herhangi bir karar verilmediği, dolayısıyla yargı kararıyla aksi belirlenmediği sürece davacılar yakının ceza infaz kurumunda tutulmaya devam edilmesinin infaz mevzuatının gereği olduğu; öte yandan, ...’in tutuklu kaldığı süre içerisinde intihar eğilimi göstermediği, intiharı ima edici herhangi bir söz ya da davranışının bulunmadığı sabit olduğundan, intihar hazırlığının ve intihar olayının gerçekleşeceği noktasında en ufak bir emarenin bulunmaması ve olayın sessizlik içerisinde gerçekleşmiş olması karşısında, davalı idarenin gözetim, denetim ve koruma yükümlülüğünü yerine getirdiği ve davacılar yakınının intihar suretiyle ölümü olayında davalı idareye atfedilebilecek herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Diğer taraftan, ...'in gözlem amacıyla müşahade odasına konulmayıp, vefat ettiği tarihten iki gün önce kendi isteğiyle dilekçe vererek müşahade odasına alındığı göz önünde bulundurulduğunda, aksine bir yargı kararı bulunmadıkça diğer mahkum ve tutuklular ile aynı koşullarda infaza tabi olan şahıs hakkında Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesi uyarınca kendisine ait kemeri yanında bulundurmasına izin verilmesi yönünden de davalı idarenin hizmeti kusurlu yürütmediği görülmektedir.
Bu itibarla, somut olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı ve dolayısıyla tazminat sorumluluğunun da doğmadığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
B) İdare Mahkemesi Kararının, Davanın Kısmen Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Temyize konu kararın, davacıların manevi tazminat isteminin kısmen reddine yönelik kısmı ise, sonucu itibarıyla usul ve hukuka uygun olup, bu kısmın yukarıda belirtilen gerekçe ile onanması gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin KABULÜNE, davacıların temyiz isteminin REDDİNE,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının redde ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA, kabule ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/01/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(X)- KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun, 6545 sayılı Kanun ile değişik 50. maddesinin 4. fıkrasında, "Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır." hükmü yer almaktadır.
Dava konusu olayda intihar eden ...'in kardeşlerinden ... murislerinin davacı olduğu Dairemizin E:... sayılı dosyasında temyizen incelenen uyuşmazlıkta, ... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:...., K:.. sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, 20.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine hükmedildiği halde, aynı olaya ilişkin açılan bu davada ....'in kardeşleri ...., ...'in her biri lehine daha az bir miktarda 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinde hukuki isabet bulunmamakla beraber kararın Danıştay Onuncu Dairesinin 20/05/2015 tarih ve E:2011/6448, K:2015/2381 sayılı bozma kararına uyularak verildiği, 2577 sayılı Kanun'un 50. maddesinin 4. fıkrasına göre, bozmaya uyma kararlarının temyiz incelemesinin, bozmaya uygunlukla sınırlı olarak yapılacağı, esasen hukuki güvenlik ve istikrarın sağlanmasının hukuk devletinin temel ilkelerinden olduğu hususları dikkate alınarak, temyiz istemine konu kararın Dairemizin bozma kararındaki esaslar doğrultusunda verildiği anlaşıldığından, İdare Mahkemesi kararının aynen onanması gerektiği oyuyla aksi yöndeki Daire kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.