22. Hukuk Dairesi 2017/24718 E. , 2019/19063 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ve davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı Bakanlığa bağlı hastanede diğer davalının işçisi olarak çalıştığını, davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğunu, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile asgari geçim indirimi alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı şirket vekili, davacının şirket bünyesindeki çalışmasının sadece iki ay olduğunu, davacının alacaklarından asıl işverenin sorumlu olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davacı vekili ile davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücretlerine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazı kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazı kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Yukarıda anlatılan ilkeler, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmalar açısından da geçerlidir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece davacının haftada 45 saati aşan çalışmasının bulunmadığı gerekçesiyle fazla çalışma ücreti talebinin, haftada bir gün izin kullandığı gerekçesiyle de hafta tatili ücreti talebinin reddine karar verilmiştir. Ulusal bayram genel tatil ücreti alacağı ise, tanık anlatımlarına göre hesaplanarak hüküm altına alınmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, gerek fazla çalışma, gerekse hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma iddiasının ispatı yönünden tanık anlatımlarına itibar edildiği, buna göre sonuca gidildiği anlaşılmaktadır. Ancak davalı tarafça sunulan CD içerisinde bir kısım puantaj kayıtları bulunmakta olup, anılan kayıtlar hakkında olumlu veya olumsuz herhangi bir değerlendirme yapılmadan karar verilmesi isabetsizdir. Öncelikle bu kayıtlar incelenip değerlendirilmeli, bu değerlendirmenin sonucuna göre tanık anlatımları da dahil olmak üzere dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte ele alınarak, davacının talepleri hakkında karar verilmelidir. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasında davacının yıllık izin ücretinin belirlenmesi noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı vekili, dava dilekçesinde davacının yıllık izinlerini kullanmadığını beyan ederek yıllık izin ücreti talep etmiştir. Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda davacının 51 gün kullanmadığı izninin bulunduğu kanaatine varılarak hüküm kurulmuş ise de, davacı asil duruşmadaki beyanında kullanmadığı 8 günlük izninin kaldığını ifade etmiştir. Davacının talebi ile bağlı kalınarak 8 güne isabet eden yıllık izin ücreti alacağının hüküm altına alınması gerekirken, talepten fazlasına hükmedilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 15.10.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.