11. Hukuk Dairesi 2017/5420 E. , 2019/4810 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 29/09/2017 tarih ve 2015/333-2017/556 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 25.06.2019 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının PVC esaslı kapı ve pencere profilleri üreterek bayileri aracılığıyla pazarladığını, davalının kendi ürünlerinin müvekkili tarafından taklit edildiği iddiasına dayalı olarak yaptırdığı delil tespiti sonucu 28.04.1999 tarihinde mahkemeden müvekkili aleyhine ihtiyati tedbir kararı almış olduğunu, tedbir kararının infaz edilmesi sonucu müvekkilinin profil üretiminde kullandığı üretim araçlarına el konulduğunu, bayiler aracılığıyla yapılan satışın önlendiğini, müvekkili tarafından davalıya karşı haksız rekabetin men’i ile davalıya ait tasarım tescil belgesinin hükümsüz sayılması istemli olarak açılan davanın sonunda davalıya ait tasarım tescil belgesinin hükümsüzlüğüne, davalının müvekkili şirkete yönelik eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğine dair karar verilmiş olduğunu, bu kararın kesinleştiğini, mahkeme kararı ile davalıya ait tasarım tescil belgesinde geçen tasarımların özgün olmadığı, yenilik niteliği taşımadığı ve taraf ürünleri arasında farklılıklar bulunduğunun tespit edildiğini, davalının haksız eylemleri nedeniyle müvekkilinin büyük zarara ve kayıplara uğradığını ileri sürerek, asıl davada fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 100.000,00 TL maddi, 500.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 600.000,00 TL tazminatın, birleşen davada ise aynı gerekçelerle 631.000,00 TL maddi tazminatın faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kanunların kendisine tanıdığı hakları kullandığını, yapılan işlemlerin mahkeme kararına dayalı olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını savunarak, asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalının aldırdığı ihtiyati tedbir kararları ile davacının üretimi ve bayileri arcılığıyla satışına engel olunduğu, tedbir kararlarının kaldırıldığı ve davalı tasarımlarının hükümsüz kılındığı, davacının 554 sayılı KHK 45. maddesine dayalı olarak bu davayı açtığı, alınan yeni bilirkişi heyetinin düzenlediği raporun dosya kapsamına uygun bulunduğu ve davacıya ait işletmenin %10 kapasite kaybı ile çalıştığı öngörülerek davacının net kar kaybının 239.038,94 TL hesaplandığı gerekçesiyle maddi tazminat yönüyle davacının davasının kısmen kabulü ile 239.038,94 TL"nin 12/05/1999 tarihinden itibaren başlayacak avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, manevi tazminat yönüyle davacının davasının kısmen kabulü ile 50.000,00 TL manevi tazminatın 12/05/1999 tarihinden itibaren başlayacak avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, yerel mahkemenin asıl ve birleşen davanın esastan reddine dair verdiği 15.07.2008 tarihli kararın davalı vekilince zamanaşımı defi ileri sürülerek gerekçe yönünden temyiz edilmemiş olmasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Asıl ve birleşen dava, 554 sayılı KHK"nın 45. maddesine dayalı, tescilli tasarım belgesinden doğan hakların korunması amacıyla aldırılan ihtiyati tedbirden doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuş ve oluşturulan yeni bilirkişi heyetinden 04.07.2017 tarihli yeni bir rapor alınmış ve davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tarafından dosyaya sunulan kapasite raporu ve mamul hareketleri tablosu esas alınarak davacının üç vardiya halinde çalıştığının kabulü ile hesaplama yapılmış, şirketin tam kapasite ile çalışmadığı, %10 kapasite kaybı olabileceği öngörülerek 239. 038,94 TL ihtiyati tedbirin uygulandığı dönemde davacının elde edemediği kar olarak hesaplanmıştır. Davalı vekili rapora ciddi itirazlarını sunmuş ve davacının sunduğu ihtiyati tedbirden sonraki tarihli kapasite raporuna itibar edilemeyeceğini, kaldı ki el konulan kalıplar ve davacının sahip olduğu makinelerle 300 saatte 3 vardiya halinde çalışılarak 15.264,3 ton/yıl üretim yapılmasının olasılık dışı olduğunu, davacının zararı hesaplanırken sadece ihtiyati tedbir kararıyla el konulan profil serilerinin (vega ve süpervega serisi) dikkate alınması gerektiğini, davacının profil üretimi yanında boru üretiminin de söz konusu olduğunu, kapasitesinin buna göre değerlendirilmesi gerektiğini, yine davacının satış miktarındaki gerilemelerin de dikkate alınması gerektiğini, ayrıca pvc profil imalatında DİE tablosuna göre 1999 yılı kapasite kullanım oranının özel sektörde %65,01 olduğunu, bilirkişilerce %90 üzerinden hesap yapılmasının dayanaksız olduğunu beyan ederek bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını savunmuştur. Davacı vekili de, tam kapasite ile çalışıldığını ve %10 kapasite kaybının söz konusu olmadığını savunmuştur. Mahkemece davalının 27.07.2017 tarihli dilekçesindeki itirazları ile davacının itirazını karşılar ek rapor alınarak ve sektöre ilişkin üretim ve kapasite oranları araştırılarak sonuca varılması, yapılan araştırma ve dosya kapsamındaki verilerle davacının zararının tam olarak tespitinin mümkün olmaması halinde 818 sayılı BK 42 ve 43. maddeleri gereğince bir değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün her iki taraf yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 25/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.