Hukuk Genel Kurulu 2014/664 E. , 2016/312 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “ tazminat ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yunak Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne, dair verilen 09.06.2010 gün ve 2007/395 E. 2010/181 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 01.03.2012 gün ve 2010/14084 E. 2012/3209 K. sayılı ilamı ile;
“...1-Davalılardan TCDD Genel Müdürlüğünün temyizi yönünden:
Dava, Ankara Konya hızlı tren demiryolu inşaat çalışması sırasında davalılar tarafından izinsiz taş ve moloz dökülerek davacının taşınmazlarının kullanılamaz hale getirildiği iddiasına dayalı eski hale getirme bedeli ile ürün gelir kaybının tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece davanın davalı ... yönünden kısmen kabulüne; diğer davalı şirket yönünden reddine karar verilmiştir. Kararı davalılar temyiz etmişlerdir.
Demiryolu yapım işi davalı idareye kamu yasası uyarınca verilmiş bir görevin gereğidir. Demiryolu yapımı için yapılan çalışmalar kamusal görevin bir uzantısıdır. Bir kamusal görevin kusurlu tertibi, kötü yürütülmesi sonucunda doğan zarar, hukuki nitelikçe hizmet kusurundan doğan zarar niteliği taşımaktadır. 11/02/1959 tarih ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında belirtildiği üzere bir kamu kurumunun görevlerinden olan bir işi yapmayı kararlaştırması idari bir tasarruf olduğu gibi bu kararı yerine getirmek üzere plan ve projeler yapıp o plan ve projeler gereğince iş görmesi de idari kararın neticesi olan bir idari eylemdir. İdari karar ve eylemlerden kaynaklanan zararların gideriminin idari yargı yerinde tam yargı davası olarak görülmesi gerekir.
Davacı kamusal görevin ifası sırasında zarar gördüğünü ileri sürerek ve hizmet kusuruna dayanarak kamu kurumu olan TCDD Genel Müdürlüğüne husumet yönelttiğine göre incelemenin idari yargı yerinde yapılması gerekir. Bu haliyle davalı ... yönünden dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddi gerekir. Anılan yön gözetilmeden bu davalı yönünden davanın esastan incelenmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Yargılama ve hüküm ancak davanın tarafları hakkında verilebilir. Yargılama giderleri de hüküm sonuçlarına göre yanların sorumlulukları ile ilgili bulunduğundan, hüküm ile birlikte karara bağlanması gerekir. (29/05/1957 tarih ve 4/16 sayılı İ.B.K.) Bu bağlamda, yargılama giderleri aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir ve vekalet ücreti de yargılama giderlerindendir. (HUMK md. 417/1, md. 423/b.6)
Diğer yandan 4667 sayılı yasanın 77. maddesi ile değiştirilen 1136 sayılı Avukatlık Yasası"nın 164/son maddesindeki düzenlemede; dava sonunda, karar ile tarifeye dayalı olarak karşı tarafa yüklenecek olan vekalet ücretinin avukata ait olacağı belirtildiği gibi; bu hükme koşut bir düzenleme de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde "yargı yerlerince avukata ait olacağı belirtildiği gibi; bu hükme koşut bir düzenleme de Avukatlık Ücret Tarifesi"nde "yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek vekalet ücreti" biçiminde yer almıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere gerek Avukatlık Yasası ve gerekse de yasaya dayalı olarak hazırlanan Avukatlık Ücret Tarifesinde yer alan düzenlemeler, HUMK"nun, davanın taraflarına ve hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin hükümlerini kaldırıcı veya değiştirici nitelikte değildir. Aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin ve bu bağlamda vekalet ücretinin-davanın tarafları hakkında kurulması gerekir. Avukatlık Yasası"ndaki "vekalet ücreti avukata aittir." düzenleme hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kuraldır. Açıklanan nedenle de, taraf sıfatı bulunmayan vekil yararına vekalet ücretine hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3-Dava konusu eylemi gerçekleştiren davalı müteahhit Net Yapı İnş. Ltd. Şti. olup BK"nun 41. maddesi uyarınca haksız eylemin faili olarak meydana gelen zarardan sorumludur. Bu nedenle davalı ..."nin davalı şirkete yönelik temyizi yerinde olup mahkemenin davalı şirketin eylemlerinden davalılar arasındaki sözleşme uyarınca davalı ... sorumlu olduğundan yüklenici hakkındaki davanın reddine dair verdiği kararın bozulması gerekmiştir…"")
Gerekçesiyle oyçokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece bozma kararının vekalet ücretine ilişkin kısmına uyulmuş, diğer kısımlarına bozma öncesi nedenler gerekçe gösterilerek direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, eski hale getirme bedeli ile ürün gelir kaybının tazmini istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili , davalı kurumun hızlı tren çalışması kapsamında davacının Sevinç Köyü 187 ada 66 parselde bulunan taşınmazına taş ve moloz yığmak sureti ile tecavüz ettiğini, bu durumun tarlayı kullanılmaz hale getirdiğini belirterek eski hale getirme bedeli olarak 4.000,00 TL, taşınmazın ürün kaybı olarak 3.000,00 TL olmak üzere toplam 7.000,00 TL talep ettiklerini beyan etmiş, ıslah dilekçesi ile eski hale getirme bedelini 150.736, 30 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalılar ayrı ayrı davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece “davanın davalı ... yönünden kısmen kabulüne; 64.319,89 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, davacı vekilinin muhdesat bedeli olarak istediği 3.000,00 TL nin kabulü ile fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına,
Dava konusu Yunak ilçesi, Sevinç Köyü 187 ada 6 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile davalı ... adına TESCİLİNE, diğer davalı şirket yönünden davanın reddine” ilişkin verilen kararın davalılar vekillerinin ayrı ayrı temyizleri üzerine Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuş; Yerel Mahkemece bozma kararının vekalet ücretine ilişkin kısmına uyulmuş, diğer kısımlarına bozma öncesi nedenler gerekçe gösterilerek direnilmiştir.
Direnme kararı davalı ... İşletmesi Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık;
1- Davalı ... İşletmesi Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davanın adli yargı yerinde mi, yoksa idari yargı yerinde mi görüleceği;
2- Davacıya verilen zarardan davalı Net Yapı Tic. Ltd. Gülçubuk İnşaat Ltd. Şti. İş Ortaklığının sorumlu olup olmayacağı noktalarında toplanmaktadır.
1- Kural olarak ; demiryolu yapım işi davalı idareye kamu yasası uyarınca verilmiş bir görevin gereğidir. Demiryolu inşası için yapılan çalışmalar kamusal görevin bir uzantısıdır. Bir kamusal görevin kusurlu tertibi, kötü yürütülmesi sonucunda doğan zarar, hukuki nitelikçe hizmet kusurundan doğan zarar niteliği taşımaktadır .Bu nedenle bu tür uyuşmazlıklara adli yargı yerinde bakılmalıdır.
2- Davacıya verilen zarardan davalı Net Yapı Tic. Ltd. Gülçubuk İnşaat Ltd. Şti. İş Ortaklığının sorumlu olup olmayacağı uyuşmazlığına gelince:
Somut uyuşmazlıkta önemli olan husus, davacının tarlasına dökülen taş ve molozun kalıcı nitelik taşıyıp taşımadığı noktasıdır. Zira, davacının taşınmazına dökülen taş ve molozun kalıcı nitelik taşıması durumunda artık 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Geçici 6. maddesi uyarınca “ kamulaştırmasız el atma” söz konusu olacaktır. Tüm dosya kapsamına göre tarlaya dökülen taş ve molozun kalıcı nitelik taşıdığı tartışmasızdır. Öyle ki; taş ve molozun dökülmesi nedeniyle oluşan eski hale getirme bedeli 442.563,60 TL iken tarlanın değeri 64.319,89 TL’dir. Yerleşik Yargıtay içtihatları ile arazinin eski hale getirilmesi bedelinin arazinin bedelinden fazla olması durumunda arazi bedelinin kamulaştırılmasına ve dava konusu taşınmazın haksız el atan idare adına tapuya tesciline karar verilmesinin gerektiği kabul edilmektedir. Bu nedenle Mahkemece bu yönde kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, davanın haksız fiilden kaynaklandığı ,”kamulaştırmasız el atma” olmadığı bu nedenle mahkemece tapu iptali ile davalı idare adına tescil kararı verilemeyeceği görüşü dile getirilmiş ise de ; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözeltilerek davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak yerel mahkemece verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup onanması gerekir.
Ne var ki; direnme kararındaki miktarın Özel Dairece denetlenmediği anlaşıldığından miktarın denetlenebilmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda gösterilen nedenlerle direnme uygun olup davalı ... İşletmesi Genel Müdürlüğü vekilinin miktara ve sair hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 4. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 16.03.2016 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.