19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/7241 Karar No: 2017/2146 Karar Tarihi: 15.03.2017
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/7241 Esas 2017/2146 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalı ile kredi kartı sözleşmesi yaptıklarını ve alacaklarını temlik aldıklarını belirterek, alacaklarının tahsili için dava açmıştır. Ancak, davalıya tebligat yapılmamıştır. Mahkeme dosya üzerinden yapmış olduğu incelemeye dayanarak, daha önce açılan itirazın iptali davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiş olduğunu ve bu kararın henüz kesinleşmediğini tespit etmiştir. Mahkeme, davanın türleri farklı olsa bile, davanın tarafları, konusu ve davanın dayanağı olan vakıaların aynı olması nedeniyle derdestlik şartlarının oluştuğuna karar vermemiştir. Ancak, temyiz incelemesi sonucunda kararın bozulması gerektiğine hükmedilmiştir. Kararın sonunda, derdestlik hakkında açıklama yapılarak, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114. ve 115. maddeleri ile ilgili bilgilendirme yapılması istenmiştir.
19. Hukuk Dairesi 2016/7241 E. , 2017/2146 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -
Davacı vekili, davalı ile dava dışı ... A.Ş. arasında kredi kartı sözleşmesi bulunduğunu, alacağı temlik aldıklarını ileri sürerek alacağın tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalıya tebligat çıkarılmamıştır. Mahkemece, dosya üzerinden yapılan incelemeye göre, daha önce açılan itirazın iptali davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de bu kararın henüz kesinleşmediği, ilk davanın derdest olduğu ve derdestliğin dava şartı olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Derdestlik halinin gerçekleşmesi için şu üç şartın birlikte bulunması gerekir: (1) Aynı davanın iki kere açılmış olması, (2) Birinci davanın görümekte (derdest) olması ve (3) Birinci dava ile ikinci davanın aynı dava olması. Somut olayda, birinci dava ile ikinci davanın türleri farklı olsa bile davanın tarafları, konusu ve davanın dayanağı olan vakıalar aynı olduğundan yukarıdaki (1.) ve (3.) koşullar oluşmuş olmakla birlikte (2.) koşul gerçekleşmemiştir. Zira temlik eden ... tarafından açılan itirazın iptali davasının 31.03.2015 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verilmiş ve temlik alan davacı tarafından işbu alacak davası 20.05.2015 tarihinde açılmıştır. Davanın açılmamış sayılması kararı ile, dava açılması ile meydana gelmiş olan sonuçlar son bulur. Bu bağlamda davanın açılması ile doğmuş bulunan derdestlik durumu davanın açılmamış sayılması ile son bulur. Bu bakımdan mahkemece derdestlik nedeniyle davanın usulden ret etmesi doğru olmamış ve mahkeme kararının bozulması gerekmiştir. Ancak yerel mahkemece birinci mahkemece verilen davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararın kesinleşip kesinleşmediği üzerinde durlup, kesinleşmemişse kesinleşmesinin sağlanması için taraflara süre verilip sonucunun beklenmesi de gereklidir. (Bakınız: Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü Cilt III. sayfa 3004-3015 ve 2959-2960) SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 15/03/2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi. KARŞI OY YAZISI
6100 sayılı HMK."nun 114. maddesinde sayılan dava şartları arasında derdestlikde bulunmaktadır. Aynı Kanun"un 115. maddesine göre; “dava şartları yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir.” Nitekim, yerel mahkemece de yukarıda belirtilen usul hükümleri çerçevesinde inceleme ve değerlendirme yapılmıştır. Daha önce aynı taraflar arasındaki aynı konuya ilişkin itirazın iptali davasında verilen açılmamış sayılma kararının henüz kesinleşmediği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Önceki kararın temyiz edilmesi halinde Yargıtay tarafından bozulma olasılığı mevuttur. Kural olarak her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir. Her ne kadar HMK."nın 115. maddesinde bazı dava şartlarının tamamlanabileceği ve bu konuda süre verilebileceği düzenlenmiş ise de HMK."nun 24. maddesinde düzenlenen “tasarruf ilkesi” karşısında, derdestlik dava şartı yönünden HMK."nun 115. maddesindeki “tamamlama” hükmünün uygulanamayacağı düşünülmektedir. Zira, tarafları, açılmamış sayılma kararı ile sonuçlanan bir davayı takip etme ve kararın tebliğine zorlama olanağı veren bir yasal düzenleme mevut değildir. Bu itibarla yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanması gerektiğini düşündüğümüzden sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılamıyoruz.