Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/775
Karar No: 2016/310
Karar Tarihi: 16.03.2016

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/775 Esas 2016/310 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/775 E.  ,  2016/310 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “marka hükümsüzlüğü” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4. (Kapatılan Beyoğlu ) Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 16.09.2010 gün ve 2009/95 E., 2010/35 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 06.11.2012 gün ve 2011/11018 E., 2012/17508 K. sayılı ilamı ile;
    (...Davacı vekili, müvekkilinin “Queen"s Park Resort+Şekil” ibaresinin 43. sınıftaki otelcilik hizmetleri sınıfında marka olarak tescil edilmesi için TPE"ye başvurmasının ardından müracaatlarının ilanını müteakip davalı firmanın tescil başvurusuna itiraz ettiğini ve TPE"nin davalının itirazını kabul ederek başvurunun reddine karar verdiğini, ancak davalının 43. sınıf hizmetler ile ilgili bir faaliyetinin bulunmadığını, bu sebeple davalıya ait 2002/13779 ve 2002/13780 nolu markaların 556 sayılı KHK"nin 14. maddesi gereğince iptaline karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek davalı markalarının iptalini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davaya konu markaların kesintisiz olarak tescilli olduğu tüm mal ve hizmetlerde kullandığını, KHK"nin 14. maddeye dayalı hükümsüzlük koşullarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava konusu “Queen” markasının davalı tarafından kullanıldığına dair 11.02.2004 tarihli lisans sözleşmesinin ve 20.02.2004 tarihli faturanın ciddi bir kullanım olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    556 sayılı KHK"nin 14. maddesi delaletiyle KHK"nin 42/1-c maddesi uyarınca açılan hükümsüzlük davasında markanın ciddi biçimde kullanıldığının belirlenmesi gerekir. Somut olayda 11/02/2004 tarihli lisans sözleşmesi ile bu sözleşmenin bedeline ilişkin fatura anılan KHK hükümlerine göre ciddi bir kullanım olarak nitelendirilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, lisans alan tarafından gerçekleştirilen kullanımın da 556 sayılı KHK"nin 14. maddesi kapsamında bir kullanım olduğunun kanıtlanması zorunlu bulunduğundan, mahkemece lisans alanın kullanımı araştırılmaksızın sadece sözleşmenin varlığından bahisle ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir...)
    gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava; 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname"nin 14. maddesi delaletiyle KHK"nin 42/1-c maddesi uyarınca açılan markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesi, bozmadan sonra birleştirilen dava; haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, “gerek davalı tarafından dosyaya sunulan deliller gerekse bilirkişi raporu dikkate alındığında 11.02.2004 tarihli lisans sözleşmesinin ve faturanın markanın ciddi olarak 43. sınıfta yer alan geçici konaklama hizmetlerinde kullanıldığını ispat ettiği ve bu kullanımın 556 sayılı KHK’nın 42. maddesinin c bendinde belirtilen 3 aylık süre içinde olmadığı ve sunulan delillerin markanın ciddi olarak kullanıldığını ispata yeterli olduğu” gerekçesiyle davanın esastan reddine dair verdiği karar davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuştur.
    Bozma ilamından sonra davalı vekili tarafından açılan haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve tazminat istemlerine ilişkin olarak dava ile görülmekte olan davanın birleştirilmesine karar verilmiştir.
    Yerel Mahkemece, “hükümsüzlüğü talep edilen 2002/13779 no lu markanın sicile kayıt tarihinin 10/05/2004, 2002/13780 no lu markanın sicile kayıt tarihinin ise 20/04/2004 olduğu, 556 sayılı KHK" nın 14 ve 42/1-c maddeleri gereğince kullanmama nedeniyle hükümsüzlük davasının, markanın TPE siciline kaydedildiği tarihten itibaren 5 yıl geçmeden açılamayacağı, oysa davanın 11/05/2008 tarihinde açıldığı, dolayısıyla davanın açıldığı tarihte, her iki markanın sicile kayıt tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin henüz dolmamış olduğu gözetilerek, mevsimsiz açılan asıl davanın reddi gerektiğinden, değişik gerekçe ile asıl dava yönünden verilen önceki kararda direnilmesi gerekmiştir. Birleşen davada ise, davacı taraf dava dilekçesindeki tüm anlatımlarında davalının 2004 yılından beri Antalya ili Kemer ilçesinde QUEEN"S PARK RESORT adıyla otel işlettiklerini ve gene 2004 yılından bu yana www.queensparkresort.com web sitesinde bu markayı izinsiz olarak kullandıklarını belirtmektedir. Bundan başka davacı taraf davalının dava konusu ettiğini markaların 2004 yılından bu güne dek kullandığına dair delil ibraz ettiğini ifade etmektedir. Bu durumda tüm dosya kapsamına ve davacının kendi beyanına göre, davalının markasal kullanımının davalı tarafça 2004 yılından beri bilindiği, bu kullanıma karşı yaklaşık 8 yıl sessiz kalındıktan sonra 6 Mart 2012 tarihinde birleşen davanın açıldığı, 8 yıllık sessiz kalma döneminden sonra karşı davacının dava açmasının TMK" nun 2. maddesine aykırılık teşkil ettiği, dolayısıyla birleşen dava yönünden davalının sessiz kalma yoluyla hak kaybı savunmasının yerinde olduğu gerekçeleri ile asıl hükme direnildiğinden bahisle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
    Hükmü asıl dava yönünden davacı vekili, birleştirilen davada davacı vekili temyize getirmiştir.
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu asıl dava yönünden verilen kararın gerçekte yeni bir gerekçeye dayalı yeni bir hüküm olup olmadığı; dolayısıyla temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
    Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun"un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi).
    Başka bir anlatımla; mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez (Hukuk Genel Kurulunun 26.06.2013 gün ve E:2012/9-1892, K:2013/881; 26.03.2014 gün ve E:2013/18-632, K:2014/394; 19.11.2014 gün ve E:2013/13-1206, K:2014/931 sayılı kararları).
    Somut olayda yerel mahkeme temyize konu kararında, ilk kararının gerekçesinde yer vermediği ve dolayısıyla Özel Daire tarafından değerlendirilmeyen bir gerekçeye yer vermek suretiyle yeni bir gerekçeye dayalı olarak direnme olarak adlandırdığı kararı vermiştir.
    Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
    Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün ve birleştirilen davanın esastan temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
    Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının ve bozmadan sonra birleştirilen davanın incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
    S O N U Ç : Yukarıda gösterilen nedenlerle taraf vekillerinin yeni hükme ve birleştirilen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 11.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 16.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi