11. Hukuk Dairesi 2019/1003 E. , 2019/4807 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 03/12/2015 tarih ve 2007/369-2015/697 sayılı kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi bir kısım davalılar vekilleri ile katılma yoluyla davacı devralan TMSF vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 25.06.2019 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ..., davalı ... vekili Av. ..., davalı ./..
..., ... ... vekili Av. ..., davalı ... vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, T. İmar Bankası A.Ş"nin 03.07.2003 tarihinde BDDK tarafından mevduat kabul etme izninin kaldırıldığını ve Mülga 4389 Sayılı Bankalar Kanunun 16. m. gereğince yönetim ve denetiminin TMSF"ye geçtiğini, anılan yasanın 16/3. maddesi uyarınca TMSF tarafından bankanın iflası yönünde dava açıldığını ve İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2004/232 E. 2005/361 K. sayılı dosyası ile 08.06.2005 tarihinde iflas kararı verildiğini ve 4389 sayılı Yasa"nın 16/4. maddesi gereğince fon tarafından tasfiyesinin yürütüldüğünü ve fon kurulunun 23.06.2005 tarihli kararıyla iflas idaresinde görev yapacak memurların atandığını ve halen tasfiyesinin devam ettiğini, davalılardan ..."ın banka yönetim kurulu başkanı, ..."ın yönetim kurulu başkan vekili, davalılar ..., ..., ... ve ..."un yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptıklarını, davalı ..."ın ise genel müdür, denetim kurulu üyelerinin davalılar ... ve ... olduğunu, davalılar ... ve ..."nın genel müdür yardımcısı, davalı ..."un bütçe, bilanço ve raporlama müdürü, davalı ..."ün de mali kontrol müdürü olarak çalıştığını, banka zararından TTK 336, 337, 341, 342, 346 ve 359. maddeleri gereğince sorumluluklarının bulunduğunu ileri sürerek, 17.505.694.208,10 TL zararın, bankanın iflas tarihi olan 08.06.2005 tarihinden dava tarihine kadar işlemiş 9.311.570.510,86 TL faizi ile birlikte toplam 26.817.264.718,96 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve bu alacağa dava tarihinden tahsil tarihine kadar ticari işlerde uygulanan temerrüt faizi uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, zamanaşımı def’i, husumet, derdestlik itirazında bulunmuş, müvekkilinin herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ..., zamanaşımı def’inde bulunmuş, meydana geldiği iddia edilen zarar ile ilgili herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
Davalı ..., zamanaşımı def’inde bulunmuş, meydana geldiği iddia edilen zarar ile ilgili herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin BDDK"nın 08.02.2001 tarihli yönetmeliği gereği yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, yönetim kurulu toplantıları dışında üyelerin görevlilerden bilgi isteyemeyeceği ve onlara şahsen talimat veremeyeceğinin düzenlendiğni, müvekkilinin herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş, müvekkilinin meydana geldiği iddia edilen zarar ile ilgili herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, zamanaşımı def’i ve husumet itirazında bulunmuş, müvekkilinin meydana geldiği iddia edilen zarar ile ilgili herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş, müvekkilinin meydana geldiği iddia edilen zarar ile ilgili herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
Davalı ..., bankada çalıştığı sürece bankalar mevzuatı gereği sadece görevini yaptığını, SPK"nın açtığı hazine bonosu davaları ile maliye bakanlığı ve diğer mercilerin açtığı vergi davalarında hiçbir zaman yargılanmadığını, hazine bonosu işlemleri, vergi, muhasebetsel işlemler, yasal defterler ve dava dilekçesinde yer alan diğer iddiaların görev ve yetkisi dışında olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, husumet itirazında bulunmuş, müvekkilinin meydana geldiği iddia edilen zarar ile ilgili herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
Davalı ..., meydana geldiği iddia edilen zarar ile ilgili herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davalı yönetim kurulu başkanı yardımcısı ve üyelerinin 4389 sayılı Bankalar Kanunu ve 6762 sayılı TTK’nın 336, 337, 338, 346. m. gereğince, genel müdür ve genel müdür yardımcılarının TTK 342. maddesi yollamasıyla TTK 336. vd. m. gereğince, denetçilerin de TTK’nın 347 vd. ve 359 m. uyarınca sorumluluklarının bulunduğu, banka tarafından halktan toplanan mevduatın kanunen korumakla görevli ve yetkili olan davalıların bizzat yaptıkları eylem ve işlemlerle bu mevduatı gizleyerek kamunun zarara uğramasına neden oldukları, olayda kusur, hukuka aykırılık, zarar ve hukuka aykırı eylem ile zarar arasındaki illiyet bağı koşullarının tam anlamıyla gerçekleştiği, 67262 sayılı TTK’nın 359. m. denetçilerin sorumluluğunun düzenlendiği ve denetçilerin, her yıl sonunda yönetim kurulunun düzenlediği bilançoya ve diğer hesaplara ve dağıtılmasını önerdiği kâr payına ilişkin görüşlerini de içermek üzere yönetim kurulunun yıl içindeki uygulamaları hakkında rapor vermekle yükümlü olduğu, kanun veya ana sözleşmeyle kendilerine yükletilen vazifeleri hiç veya gereği gibi yapmamalarından doğan zararlardan kusursuz olduklarını ispat etmedikçe müteselsilen sorumlu oldukları, banka denetçisi olarak tayin edilen denetçilerin varolan durumu tespit etmek ve yasaya aykırılık söz konusu ise bunu ilgililere bildirmekle yükümlü oldukları, yönetim kurulu üyelerinin düzenli olarak her yıl banka mali tablolarını hazırlayarak tüm sayfaları imzaladıkları ve faaliyet raporlarını tanzim ettikleri, yönetim kurulu üyelerinin mali tabloların düzenlenmesi ve faaliyet raporlarının tanzim edilmesi sürecinde mevduatın mevcut borcundan Uzan Grubuna yapılan kaynak aktarımından haberdar olmamasının mümkün görülmediği ve yaklaşık 10 yıldan beri bankada denetçi olarak görev yapan bu davalıların da mevcut durumdan haberdar olmamasının kabul edilemeyeceği, zarara neden olan olaylar yönetim kurulu üyeleri ve genel müdürler tarafından gerçekleştirilmiş olmakla beraber denetim görevini gereği gibi ifa etmemelerinden dolayı sorumluluklarının bulunduğu ve bu sorumluluğun TTK 359. m. yollamasıyla yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu gibi olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 16.800.246.527,00 TL asıl, 8.788.395.627,68 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 25.588.642.154,68 TL"nin (davalı ..."ın asıl alacağın 11.623.601.204,69 TL"sinden, işlemiş faizin 6.080.434.941,30 TL"sindeki toplam 17.704.036.145,99 TL"sinden sorumlu olması kaydıyla, davalı ..."nın asıl alacağın 960.249.825,29 TL"sinden, işlemiş faizin 502.317.353,05 TL"sindenki toplam 1.462.567.178,34 TL"sinden sorumlu olması kaydıyla) davalılardan müteselsilen tahsiline, asıl alacak 16.800.146.527,00 TL"ne (davalı ... için asıl alacağın 11.623.601.204,69 TL, davalı ... için asıl alacağın 960.249.825,29 TL olması kaydıyla) dava tarihi olan 02.05.2007 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına karar verilmiştir.
Kararı, bir kısım davalılar vekilleri ile katılma yolu ile davacı devralan TMSF vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, mümeyyiz davalılar vekillerinin aşağıdaki (2) no’lu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Dava, davalıların Müflis İmar Bankası A.Ş.’yi zarara uğrattıkları iddiasına dayalı sorumluluk davası olup, mahkemece yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davacı yönetim kurulu üyesi, denetim kurulu üyesi, genel müdür, genel müdür yardımcısı, mali kontrol müdürü, bütçe, bilanço ve raporlama müdürü olan davalıların kanunların ve banka ana sözleşmesinin kendilerine yüklediği görevleri kasten veya ihmal sonucu yerine getirmeyerek bankayı zarara uğrattıklarını, böylece davalıların gerçek mevduat ile banka mizanında gösterilen tutar arasındaki fark, mevduat farkı nedeniyle TMSF"ye ödenmeyen sigorta primi ve gecikme zammı tutarı, mevduat farkından kaynaklanan vergi, vergi cezası, gecikme zammı ve disponibilite cezası, banka tarafından yetkili mercilere beyan edilen mevduat ile Fon tarafından tespit edilen mevduat arasındaki farka ilişkin olmak üzere TMSF tarafından sigorta kapsamında mudilere ödenen ve Müflis banka iflas masasından talep edilen (19.01.2004-08.06.2005) dönemine ait faiz tutarı, hazine bonosu adı altında yapılan satışlardan kaynaklanan zarara sebebiyet verdikleri ileri sürülmüş, 19.10.2011 tarihli dilekçe ile de, işbu davada dava konusu alacak nev"inin kayıt dışı mevduat, mevduat sigortası primi, ödenmeyen vergiler, mevduat faizi, DİBS işlemlerinden oluştuğu, kayıt dışı mevduatın; gerçek mevduat ile banka mizanında gösterilen tutar arasındaki fark, mevduat sigortası priminin; TMSF tarafından iflas masasından talep edilen kayıt dışı mevduattan kaynaklanan sigorta primi ve gecikme zammı tutarı, ödenmeyen vergiler (mevduat farkından kaynaklanan vergi, vergi cezası, gecikme zammı ve disponibilite cezasının); TC. Maliye Bakanlığı"nın vergi daireleri aracılığıyla vergi borçlarına ilişkin iflas masasına yaptığı alacak kaydı başvurusu, mevduat faizinin banka tarafından yetkili mercilere beyan edilen mevduat ile Fon tarafından tespit edilen mevduat arasındaki farka ilişkin olmak üzere TMSF tarafından sigorta kapsamında mudilere ödenen ve Müflis Banka İflas Masasından talep edilen faiz tutarı, hazine bonosu adı altında yapılan satışlardan kaynaklanan zararın; yetki belgesi olmaksızın açığa satışı yapılan işlemlerin nominal tutarı olduğunu bildirmiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere işbu dava konusu zarar kalemleri içerisinde mevduat sigortası primi ve ödenmeyen vergilerin de bulunduğu ancak talep edilen sigorta primi ve vergi yönünden banka tarafından zaten ödenmesi gereken ana paranın zarar kalemini oluşturamayacağı zira, şirketin kötü yönetim ve denetimi nedeniyle bankanın fazladan ödemek zorunda kaldığı miktarlar zarar olup, kanun gereği ödenmek zorunda olunan kalemlerin zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği nazara alınmaksızın yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; mahkemece davacı tarafın işlemiş faiz talebi yönünden rapor alınarak taraflara itiraz imkanı tanınmadan faiz hesabı yapılıp yazılı şekilde karar verilmesi dahi doğru olmayıp kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
4- Ayrıca, davacı ...Ş. harçtan sorumlu olmasa da, 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca tazminatın kabul edilen kısmı yönünden davalılar aleyhine nisbi harca hükmedilmesi gerekirken hiçbir gerekçe belirtilmeksizin maktu harca hükmedilmesi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, mümeyyiz davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle,
kararın mümeyyiz davalılar yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re’sen BOZULMASINA, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin her bir taraftan alınarak yek diğerine verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 25/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.