Esas No: 2021/39928
Karar No: 2022/8781
Karar Tarihi: 29.03.2022
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2021/39928 Esas 2022/8781 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Hakaret suçundan sanıkların cezalandırıldığı bir dava dosyası Yargıtay Ceza Dairesi'nde incelenmiştir. Sanıkların mahkumiyet kararına yönelik Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulma istenilmiştir. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, delil takdiri yapılarak verilen kararlara yönelik bir hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle kanun yararına bozma isteminin reddedilmesine karar vermiştir. Bu kararın temel dayanağı ise CMK'nın 309. maddesi koşullarının taşınamamasıdır. Kanun maddeleri ise sırasıyla şöyle açıklanmıştır: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1, 125/4, 43/2-1, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince ceza verilmesi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması.
"İçtihat Metni"
K A R A R
Hakaret suçundan sanıklar ... ve ...'un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1, 125/4, 43/2-1, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 2.180,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmalarına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ... Asliye Ceza Mahkemesinin 09/02/2021 tarihli ve 2018/718 esas, 2021/74 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin mercii ... Ağır Ceza Mahkemesinin 22/03/2021 tarihli ve 2021/207 değişik iş sayılı kararının Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 28/09/2021 gün ve 2021/97354 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında;
"Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/04/2018 tarihli ve 2014/15-487 esas, 2018/151 sayılı kararında belirtildiği üzere, temyiz ve istinaf kanun yollarından geçmeksizin kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların ülke sathında uygulama birliğine ulaşmak ve ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi amacıyla olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceği nazara alınarak yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre, müştekiler ... ile ...'in anne oğul oldukları, sanıklardan ...'un, müştekilerin evinin karşısındaki caminin imamı olduğu, yine sanık ...'un ise, adı geçen sanığın kızı olduğu, olay tarihinde, yaz kuran kursları kapsamında sanık ...'un görevli olduğu camide öğrenim gören öğrencilerin, cami bahçesinde gürültü yaptıklarından bahisle, müştekilerin uyarıda bulunmak istedikleri sırada kendilerine, bahsedildiği şeklide sanıklar tarafından hakaret edildiğini iddia ettikleri somut olay nedeniyle, mahkemesince yapılan yargılama sonunda sanıkların hakaret ettiklerinin tanık anlatımları ile sabit olduğundan bahisle hakaret suçundan mahkumiyetlerine karar verilmiş ise de;
Müştekilerin soruşturma aşamasındaki ifadelerinde, kovuşturma aşamasında müşteki tanıkları olarak dinlenilen ... ve ...'in meydana gelen olaya tanık olduklarına ilişkin bir beyanlarının olmadığı, yine kovuşturma aşamasında sadece müştekilerden ...'in ifadesinde, adı geçenlerin olaya tanık olduklarını belirttiği, söz konusu kişilerin olay yerinde olduklarına, olaya dair bilgi ve görgülerinin bulunduğuna ilişkin her türlü şüpheden uzak bir bilginin dosya arasında yer almadığı, bu halde tanık beyanlarına itibar edilerek hüküm kurulması mümkün olmadığı gibi, mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonrasında düzenlenen 07/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda yer alan ses kayıtlarından anlaşıldığı üzere, sanıkların müştekilere yönelik bir hakaretine rastlanılmadığı, bilakis müştekilerin sanıklara karşı tahrik edici şekilde ifadelerde bulundukları, olay esnasında sanıkların kendilerini savunmak maksatlı cep telefonuna kayıt yapmaya çalıştıkları, kayıt alınması işleminin ise müşteki ... tarafından ısrarla engellenmeye çalışıldığı, sanıkların suç işleme kastıyla hakaret ediyor olmaları halinde böyle bir işlemde bulunmalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bütün bu hususlarla birlikte müştekilerin soyut iddiaları dışında, sanıkların müştekilere hakaret ettiklerine ve üzerilerine atılı suçtan cezalandırılmalarını gerektirecek, her türlü şüpheden uzak bir delilinin dosya kasamında bulunmadığı gözetilmeksizin, beraatleri yerine yazılı şekilde cezalandırılmalarında isabet görülmemiştir." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/04/2012 gün ve 10/438-141 sayılı kararında belirtildiği üzere, öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14/11/1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.(Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
İnceleme konusu somut olayda; Mahkemece, deliller değerlendirilerek sanıkların, hakaret suçunun sabit olduğu kabul edilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair hükümler kurulduğuna göre, delil takdiri yapılarak verilen bu kararlar aleyhine, takdirde yanılgıya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağından, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, kanun yararına bozma isteminin delil takdirine ilişkin olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığı'na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 29/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.