20. Hukuk Dairesi 2016/8906 E. , 2018/4054 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü 404 parsel 7327,00 m2 yüzölçümü ile tarla vasfıyla muris ... adına tespit görmüştür.
Davacı Hazine vekili 06/10/1988 tarihli dava dilekçesinde; dava konusu taşınmazın Orman Kanununun 2/B maddesine istinaden Hazine adına orman sınırları dışarısına çıkartıldığını zilyetlikle iktisabı mümkün olmayan yerlerden olduğunu iddia ederek davalı adına yapılan tespitin iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosya davacısı Orman Yönetimi vekili 17/10/1988 tarihli dilekçesinde; dava konusu taşınmazın kesinleşen orman sınırları içerisinde kaldığı iddiası ile yapılan tespitin iptali ile orman vasfıyla hazine adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş hüküm Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiş Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 06.02.1995 tarih, 1993/9765 - 1995/1205 E.K. sayılı kararı ile mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olmadığı usulüne uygun orman araştırması yapılması gerekçesi ile hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama neticesinde Hazinenin davasının reddine Orman Yönetiminin davasının kabulüne (B) harfi ile gösterilen 1010,41 m2"lik kısmın orman vasfı ile Hazine adına, geri kalan (A) ile gösterilen 6316,59 m2"lik kısmın ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar vermiş, hüküm Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05.06.2003 tarih 2003/3883 - 4959 E.K sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle:""03.09.1999 tarihli keşif sonucu, Uzman Bilirkişiler ... tarafından düzenlenen 01.05.2000 tarihli raporda; 1947 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosunda 4785 sayılı Kanun hükümlerinin gözetildiği, 1947 yılında oluşturulan orman sınır noktalarının zeminde bulunamadığı, orman kadastro tutanağında orman sınır noktalarının açı ve mesafelerinin yanlış belirlendiği, bu açı ve mesafelere uyularak, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yer ile ilgili olarak ilk tesis edilen 4325 numaralı orman sınır noktasından başlanarak aplike edildiğinde oluşan orman sınır hattı ile son tesis edilen orman sınır noktasından başlanarak aplike edildiğinde elde edilen orman sınır hattının çok farklı olduğu, 1985 ilâ 1987 yıllarında yapılıp 1989 yılında ilan edilerek dava nedeniyle kesinleşmeyen aplikasyon işleminde, genel arazi kadastrosunda yapılan aplikasyonun esas alınarak haritasının düzenlendiği, bu hatta göre, çekişmeli taşınmazın (A) ile gösterilen 1738 m2 bölümünün orman kadastrosu sınırları içinde bulunduğu, (B) ile gösterilen 3907 m2 bölümünü kesinleşen orman sınırları içindeyken 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, (C) ile gösterilen bölümün ise orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı bildirilmiş, aynı keşfe katılan harita mühendisi bilirkişi ise, uzman bilirkişi kurul raporu ve krokisi ile uyumlu olmayan uygulama değerlendirme sonunda, çekişmeli taşınmazın (A) ile gösterilen 6316 m2 bölümünün orman kadastro sınırları dışında, (B) ile gösterilen 1010 m2 bölümün kesinleşmiş orman sınırları içindeyken Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığını bildirmiş, mahkemece 09.06.2000 tarihinde yapılan keşif sonucu, Orman Yüksek Mühendisi Bilirkişi ... tarafından düzenlenen 07.02.2001 tarihli raporda, bir önceki uzman bilirkişi kurul raporunda belirtilen hususlar tekrar edilmekle birlikte, çekişmeli taşınmazın eğiminin %5-10 olduğu, üzerinde 30 ila 70 yaşlarında aşılı harnup ve zeytin ağaçları bulunduğu, tarım amaçlı kullanıldığı, 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini yitirdiği bildirilmiş, en eski tarihli resmi belgelere dayalı araştırma inceleme ve 06.03.2002 tarihli keşif sonucu, Orman Yüksek Mühendisi Bilirkişi... tarafından düzenlenen 03.04.2002 tarihli raporda, çekişmeli taşınmazın bu belgelerde açık alan olarak nitelendirildiği, 2 ve 3 numaralı orman sınır hattı ile taşınmazın (A) bölümünün orman sınırları dışında, (B) ile gösterilen bölümün ise orman sınırları içindeyken Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, taşınmazın %8-10 eğimli ve %40 taşılı olduğu, tarım yapılmadığı, üzerinde az sayıda menengiç ve pırnal meşesi bulunduğu bildirilmiş, mahkemece, uzman bilirkişi kurulu raporuna değil, Orman Yüksek Mühendisleri ... ve...’in ayrı ayrı düzenledikleri raporlara değer verilerek hüküm kurulmuş, uzman bilirkişi kurulu raporuna niçin değer vermeyerek bu raporla çelişen, sonraki uzman bilirkişilerin raporlarına değer verildiği açıklanmamıştır. Kaldı ki; uzman bilirkişi kurulu ve sonraki uzman bilirkişi raporları aplikasyon ve uygulama konusunda yönetmelikte ve bu yönetmeliğe göre çıkarılan teknik izzahname de belirlenen usule uymamaktadır. Bilirkişiler, 1947 yılında yapılan tahdit tutanaklarının orman kadastro haritasını, 1947 yılındaki ölçü tekniği esas alınarak, orada yazılı tekniğe göre orman kadastro haritasındaki sabit noktalar, yerler ve mevkiileri esas alarak aplike etmeleri ve bu belirlenen yerleri koordinata bağlanmaları gerekirken, en son teknolojik gelişmelerin ürünü yöntem ve aletleri kullanarak koordinat sistemine göre orman kadastro haritasında çok açık görülen yer ve mevkiileri dikkate almadığı, raporların birbiriyle çelişkili olduğu, orman kadastro tutanakları ve haritasından 4343 numaralı orman sınır noktasının batısında yer alan 4325 numaralı noktanın, ne olduğu net olarak anlaşılamamakla birlikte, orman sınır noktası olmadığı açıkça anlaşıldığı halde, bilirkişiler tarafından bu nokta, bu yere ait çalışmaların başlangıcında tesis edilen orman sınır noktası kabul edilerek, 1947 yılındaki çalışmanın bir sisteme ve tekniğe dayanmadığını ispatlanmaya çalıştıkları anlaşılmaktadır. Yetersiz ve çelişkili rapor ve açıklamalara dayanılarak karar verilemeyeceği" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra Hazinenin davasının reddine, Orman Yönetiminin davasının kabulü ile (B + C) ile gösterilen toplam 1572,37 m2"lik kısmın orman vasfı ile Hazine adına, (A) ile gösterilen 5754,63 m2"lik kısmın ... mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 19.11.2007 tarih, 2007/11666 - 14714 E.K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında: ""Bozma kararından önce, mahkemece (A) ile gösterilen 6316,59 m2"lik kısmın ... mirasçıları adına, (B) ile gösterilen 1010 m2"lik kısmın orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verildiği, bu hükmün davacı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından (A) ile gösterilen kısma yönelik olarak temyiz edilip, (B) ile gösterilen kısma yönelik hüküm ise temyiz edilmeksizin kesinleştiği halde, bozma kararından sonra yapılan keşif sonucu Orman Bilirkişiler ... ve Fenni Bilirkişi ... tarafından düzenlenen 18.05.2005 tarihli rapor ve rapora ekli kroki de çekişmeli 404 nolu parselin (B) ile gösterilen 618,64 m2"lik kısmının IV nolu 2/B madde parseli içinde (A) ile gösterilen 5754,63 m2 ve (C) ile gösterilen 953,73 m2"lik kısmının tahdit dışında orman sayılmayan alanda kaldığı, ancak (C) ile gösterilen kısmının fiilen orman olduğu açıklandıktan sonra taşınmazın (B) ve (C) ile gösterilen kısımların orman sayılan yerlerden (A) ile gösterilen kısmının orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiş ve mahkemece bu rapora dayanılarak hüküm kurulmuştur. Nevar ki; bozma kararından önce kurulan hükümde orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilen ve temyiz edilmeksizin kesinleşen B=1010 m2"lik kısım yönünden Orman ve Hazine yararına (C) ile gösterilen 953,73 m2"lik kısım yönünden de Orman Yönetimi yararına oluşan usulü kazanılmış hak gözönünde bulundurulmamıştır. Bu nedenle; dosya bozma kararından sonra yapılan keşif sırasında dinlenen Orman Bilirkişiler... ve Fenni Bilirkişi ..."e verilerek mahkemenin bozma öncesi karar dayanak aldığı 08.03.2002 tarihli kroki ile bozmadan sonraki karar dayanak alınan 08.06.2005 tarihli krokiler çakıştırılarak ve bilirkişiler tarafından usulü kazanılmış hak ilkesi de dikkate alınarak (A), (B) ve (C) kısımlarının yüzölçümleri tekrar hesaplattırılmalı ve (B) ve (C) kısımlarının orman vasfı ile Hazine adına, (A) kısmının ... mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmelidir. Mahkemece bu husus dikkate alınmaksızın usulü kazanılmış hak ilkesi bertaraf edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır"" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama neticesinde 1- davacı Hazinenin davasının reddine; davacı Orman Yönetiminin davasının kısmen kabul kısmen reddine;... mevki 404 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile 02/12/2015 hakim havale tarihli ek bilirkişi kurulu raporunda (B1) rumuzu ile işaretli 214,49 m2"lik kısım, (B2) rumuzu ile işaretli 617,92 m2"lik kısım, (C1) rumuzu ile işaretli 773,70 m2"lik kısım ve (CB1) rumuzları ile işaretli 186,53 m2 lik alan olmak üzere toplam 1792,64 m2"lik alanın (B1+B2+C1+CB1) ifraz edilerek aynı köy içerisinde son parsel numarası verilerek orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline; bilirkişi kurulu raporunda (A) rumuzu ile işaretli 5582,12 m2"lik alanın ... mirasçıları adına tarla vasfı ile aynı parsel numarası altında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş hüküm davacı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1947 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1985-1987 yıllarında yapılıp 24.03.1989 tarihinde ilan edilerek dava tarihinde kesinleşmeyen aplikasyon, orman kadastrosu ve 2/B uygulaması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden ve 7139 sayılı Kanununun 33. maddesi uyarınca Orman Yönetiminden harç alınmasına yer olmadığına 29/05/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.