Esas No: 2014/1516
Karar No: 2016/307
Karar Tarihi: 16.03.2016
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1516 Esas 2016/307 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
##########
MAHKEMESİ : Yargıtay . Hukuk Dairesi (İlk Derece)
##########
##########
##########
##########
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay ... Hukuk Dairesince;
“Davacı vekili tarafından davalı ... aleyhine açılan maddi/manevi tazminat istemli dava Dairemize gelmiş, 2014/1 esasına kaydedildikten sonra evraklar incelenip gereği düşünüldü;
Davacı şirket vekili dilekçesinde; davacı ............Limited Şirketi aleyhine ...... İş Mahkemesinde açılan dava ile işçi Ömer Kurt"un iş sözleşmesinin davacı şirket tarafından haksız olarak feshedildiği gerekçesiyle işçilik alacaklarına ilişkin talepte bulunduğunu mahkemece iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona erdirildiğinin ispat külfetinin işverene ait olup işçinin iş aktinin alacaklarını aldığına ilişkin boş kağıda imza atmayı kabul etmemesi üzerine işverence sonlandırıldığı bu sebeple dosyanın davacısı Ömer Kurt"un kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı kabul edilerek bu tazminatlar yanında diğer işçilik alacaklarınında hükme bağlandığını; oysa iş sözleşmesinin müvekkili şirket tarafından sona erdirilmediğini davacı işçinin başka yerde daha yüksek ücretle iş bulması sebebiyle işten kendisinin ayrıldığını, işçinin devamsızlığı üzerine 07.08.2008 ve 22.08.2008 tarihli noter ihtarnameleri ile işçiyi işe davet ederek devamsızlık sebeplerini sorduklarını mahkemenin fesih konusundaki bu savunmaya itibar etmeyerek aralarında husumet bulunan davacı tanığı anlatımlarına itibar ederek, feshi işverenin haksız feshi olarak nitelendirerek alman bilirkişi raporu ile alacakların hüküm altına alındığı, verilen bu kararın Yargıtay .....Hukuk Dairesinin 28.03.2013 tarihli ve 2011/201 esas, 2013/10512 karar sayılı ilamı ile onanmak suretiyle kesinleştiği kararın icraya konulması üzerine davacı tarafa banka kanalıyla 49.551,50 TL ödenmek zorunda kaldığını, kararın Anayasanın l0. maddesinde ifadesini bulan herkesin kanun önünde eşit olduğu yönündeki temel prensibe aykırı olduğu gibi kararın gerekçe taşımaması ve savunma delillerinin tartışılmaması sebebiyle de Anayasanın 141/3. maddesi gereğince yok hükmünde sayılması gerektiğini ileri sürerek ödenen miktarın ödeme tarihi olan 28.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Devletten tahsiline karar verilmesini talep etmiş, dava dilekçesi ekinde sübut delillerini de sunmuştur.
Davalı hazine vekili, cevap dilekçesinde; mahkemelerce verilen kararlara karşı kanuni yolların düzenlendiği lehte ve alehte karar verilmiş olmasının hakimin sorumluluğunu gerektirmeyeceği somut olayda hakimin sorumluluğunu gerektirecek kusur, kasıt ve hata bulunmadığı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 46. maddesine göre açıkça belirtilmesi gereken sorumluluk sebeplerine ilişkin delillerin davacı tarafça sunulmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
6100 sayılı Kanun"un 48/2 maddesi gereğince açılan tazminat davası ilgili hâkime ihbar edilmiştir.
Davacı tarafından, dava dilekçesinde onama kararında imzası bulunan ......Hukuk Dairesinin başkan ve üyelerine ve dosyanın raportörü tetkik hakimine davanın ihbarı talep edilmiş bilahare davacı vekili 31.05.2013 tarihli dilekçesi ile 6100 sayılı Kanun"un 46. maddesi uyarınca sadece kararı veren ilk derece mahkemesi hakiminin sorumlu olduğunu belirterek dava dilekçesinden ihbar edilen olarak ..... Hukuk Dairesi başkan ve üyeleri ile tetkik hakiminin isimlerinin çıkartılması talebinde bulunmuştur. Davaya ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakıldığından, ön inceleme yapılarak işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Bir davaya bakmakla görevli hâkimin bu görevini ifa ederken kasıt veya ağır ihmaliyle davanın taraflarından birine zarar vermiş olması halinde, zarar görene karşı hâkimin hukuki sorumluluğu ve bu sorumluluk sebebiyle Devlet aleyhine dava açılabilme şartları 6100 sayılı Kanun"un 46-49. maddelerinde açıkça hüküm altına alınmıştır.
Dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının bu dava ile anılan kanun hükümleri uyarınca hâkimin hukuki sorumluluğuna dayanılarak hâzineden tazminat talebinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; davanın ileri sürülüş biçimine göre, davacının davaya bakmakla görevli olan hâkimin farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı şekilde karar verdiğini, karardan dolayı zarar gördüğünü, hâkimin davranışı ile zararı arasında illiyet bağının bulunduğunu ispat edilmesi gerekmekte olup; ispat yükü, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 6. maddesi gereğince davacı üzerindedir.
Davaya konu edilen karar ve dosyadaki diğer kanıtlar birlikte incelendiğinde; davacı şirket aleyhine iş sözleşmesinden kaynaklanan alacakların tahsili istemi ile ..... İş Mahkemesinde dava açıldığı, anılan mahkemece iş sözleşmesinin davacı işverence işçinin alacaklarını aldığına ilişkin boş kağıda imza atmak istememesi üzerine sonlandırıldığı gerekçesiyle dosya davacısı işçinin ihbar ve kıdem tazminatına hak kazandığı kabul edilerek bu alacak kalemleri ile birlikte ödenmeyen hafta tatili ve fazla mesai alacaklarına 03.11.2010 tarihli kararla hükmedildiği karara karşı davalı tarafça temyiz yoluna başvurulması üzerine 9. Hukuk Dairesinin 28.03.2013 tarihli ve 2011/201 esas, 2013/10512 karar sayılı ilamı ile hükmün Onanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacı, şirket aleyhine açılmış bulunan alacak davasında işçinin kasten kendisinin işten ayrıldığı ve noter ihtarnameleri ile işe davet edilmesine rağmen işe dönmediği bu durumda iş sözleşmesinin işçi tarafından feshedildiğini kabulü gerekirken bu konudaki savunmaya itibar edilmeksizin, husumetli davacı tanığı ifadelerine üstünlük tanıyarak hemen tüm iş davalarında olduğu gibi mahkeme hakiminin "işveren daima haksızdır" ilkesinden hareketle dosyayı hemen bilirkişiye tevdi ederek aradan çekildiği adil yargılanma prensibinin ihlal edildiği gerekçesiyle eldeki davayı açmış ise de davacı yanca ileri sürülen hususların tamamı temyiz sebebi olarak ..... Hukuk Dairesinin temyiz incelemesi sırasında irdelenmiş ve temyiz incelemesi sonucunda kararın hukuka uygunluğu ..... Hukuk Dairesince onanmak suretiyle dairecede benimsenmiştir.
Bu durumda davaya bakıp karara bağlayan ihbar olunan hakim hakkında ileri sürülen iddialar subut bulmadığından davacının uğradığını ileri sürdüğü zarar aleyhine açılan davanın neticesi gereği olup 6100 sayılı Kanun"un 46/1. maddesinde düzenlenen hâkimin hukuki sorumluluğuna ilişkin şartın gerçekleşmediği anlaşılmakla; davanın reddine ve aynı Kanun"un 49. maddesi gereğince davacı şirketin 600,00 TL disiplin para cezasına mahkûm edilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan sebeplerle;
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 46. madde hükümlerine dayalı olarak açılan hâkimin sorumluluğuna ilişkin tazminat davasının REDDİNE,
2-Aynı Kanun"un 49. madde hükmüne göre 600,00 TL disiplin para cezasının davacı şirketten alınarak hâzineye gelir kaydına,
3-Davanın reddi nedeniyle alınması gereken 25,20 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 24,30 TL"den düşümü ile kalan 0,90 TL"nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 3.000,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, yatırılan avanstan kullanılmayan 280,00 TL"nin ve sonradan tebligat gideri için yatırılan 82,00 TL"den harcanan miktarın mahsubu ile kalan 6,00 TL"nin davacıya iadesine,”
Dair oybirliği ile verilen 04.06.2014 gün ve 2014/1-1 sayılı kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Davacı tarafın temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:
Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46.maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı şirket vekili Av. ... 03.05.2013 harç tarihli dava dilekçesiyle; müvekkiline ait işyerinde çalışan dava dışı işçi ....... başka yerde daha yüksek ücretle iş bulması üzerine hiçbir sebep yokken işten ayrıldığını, müvekkili şirketin işçinin işine son vermediğini, işçinin devamsızlığı üzerine 07.08.2008 tarihli noter ihtarnamesi ile işe davet ettiklerini, ancak işçinin noter kanalı ile verdiği cevap ile dava sebebi yaratmaya çalıştığını, bunun üzerine noter ihtarnameleri ile işçiyi ikinci kez işe davet ettiklerini, işçi ........ alacak ve tazminat davası açtığını, delillerinin dikkate almadığını, hakimin yargı yetkisini bilirkişiye devir ettiğini, yapılan yargılama sonunda iş sözleşmesinin davacı şirket tarafından haksız olarak feshedildiğinin kabul edildiğini, oysa iş sözleşmesinin müvekkili şirket tarafından sona erdirilmediğini, noter ihtarlarının açık olduğunu, delillerimize itibar edilmemesinin gerekçesinin mahkeme kararında yazılmadığını, karar nedeni ile 49.551,50 TL ödenmek zorunda kalındığını, kararın Anayasanın 10. maddesinde ifadesini bulan herkesin kanun önünde eşit olduğu yönündeki temel prensibe aykırı olduğu gibi kararın gerekçe taşımaması ve savunma delillerinin tartışılmaması sebebiyle de Anayasanın 141/3. maddesi gereğince yok hükmünde olduğunu iddia ederek 49.551,50 TL miktarın ödeme tarihi olan 28.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Devletten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Özel Dairece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
ÖNSORUN
İşin esasına geçilmeden önce davanın açıldığı tarihteki işbölümü dikkate alınarak Yargıtay .... Hukuk Dairesinde görülüp sonuçlandırılan eldeki davanın temyiz incelemesine, ihbar olunan hakimin verdiği kararı onayan Yargıtay .... Hukuk Dairesi başkan ve üyelerinin katılıp katılmayacağı önsorun olarak tartışılmıştır.
Sorunun tartışılmasına geçilmeden önce önsorunun nedenleri hakkında kısaca bilgi verilmelidir;
Dava dışı işçinin açtığı işçilik alacağı davası ihbar edilen mahkeme hakimi tarafından kabul edilmiştir. Söz konusu karar eldeki davanın gerekçeleri ile temyiz edilmiş, temyiz istemi üzerine yapılan inceleme sonunda Yargıtay ..... Hukuk Dairesince 28.03.2013 gün ve 2011/201-10512 sayılı karar ile tüm temyiz itirazları reddedilerek karar onanmıştır.
Davacı vekili, 03.05.2013 tarihinde Hukuk Genel Kuruluna (ilk derece mahkemesi sıfatı) verdiği dilekçe ile tazminat davası açmıştır. Yargıtay .... Hukuk Dairesine ait onama kararında imzası bulunan başkan, üyeler, tetkik hakimi ile mahkeme kararında imzası bulunan hakimi ihbar edilen olarak göstermiştir.
Hukuk Genel Kurulundaki yargılama, davacı vekilinin 13.05.2013 tarihli dilekçesine istinaden sadece ilk derece mahkemesi hakiminin yargısal faaliyeti dikkate alınarak devam edilmiş, HMK 47 maddesi dikkate alınarak da 01.07.2013 gün ve 2013/8-16 sayılı karar ile Yargıtay .... Hukuk Dairesine görevsizlik kararı verilmiştir.
Yargıtay .... Hukuk Dairesi, Yargıtay .... Hukuk Dairesinin görevli olduğu gerekçesi ile .... Hukuk Dairesine, Yargıtay ... Hukuk Dairesi de Yargıtay .... Hukuk Dairesinin görevli olduğu gerekçesi ile Yargıtay .... Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderme kararı vermişlerdir.
Yargıtay .... Hukuk Dairesi de görevsizlik kararı vererek dosyayı Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna sunulmak üzere Yargıtay 1. Başkanlığına gönderilmesine karar vermiştir.
Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu 23.01.2014 gün ve 2014/33-199 sayılı kararı ile Yargıtay .... Hukuk Dairesinin görevli olduğunu kabul etmiştir.
Görüşmelere Yargıtay ..... Hukuk Dairesi başkan ve üyeleri katılmazken, dava konusu kararı onayan Yargıtay .... Hukuk Dairesi başkan ve üyelerinin katılıp katılmayacağı tartışma konusu olmuştur.
Görüşmeler sırasında azınlıktan kalan üyeler, Yargıtay Hukuk Daireleri işbölümündeki değişiklik nedeni ile Yargıtay ..... Hukuk Dairesinde görülen eldeki davanın konusunu oluşturan kararı onayarak esası hakkında görüş bildiren Yargıtay ..... Hukuk Dairesinin başkan ve üyelerinin temyiz incelemesine girmesinin etik kurallarına aykırı olduğu, kaldı ki davacının ilk olarak Hukuk Genel Kurulunda açtığı eldeki davada ihbar edilenler olarak Yargıtay ..... Hukuk Dairesinin onama kararında imzası bulunan başkan ve üyeler ile tetkik hakimini de ihbar edilen olarak gösterdiğini, daha sonra sadece mahkeme hakiminin eylemi nedeni ile tazminat istediğini belirtmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunca görevsizlik kararı verildiğini, bu nedenlerle Yargıtay .... Hukuk Dairesi başkan ve üyelerinin eldeki davanın temyiz incelemesine girmemesi gerektiğini savunmuşlardır.
Bu görüş Kurul çoğunluğunca kabul edilmemiş, Kurul çoğunluğu “Hâkimin Davaya Bakmaktan Yasaklılığı ve Reddi” hükümlerinin düzenlendiği HMK 34 ve devamı maddelerinde Yargıtay ..... Hukuk Dairesi başkan ve üyelerinin temyiz incelmesine girmesini engelleyecek bir hükmün bulunmadığını bu nedenle ilgili Hukuk Dairesinin temyiz incelemesine girmesinde bir sakınca bulunmadığını kabul etmiştir.
Önsorun bu şekilde aşılıp işin esasına gelince;
Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay ..... Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
SONUÇ: Davacının temyiz itirazlarının reddi ile ..... Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilamı harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına, 16.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.
##########