15. Hukuk Dairesi 2015/5533 E. , 2016/977 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Asliye Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, bakiye iş bedelinin tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin davanın kabulüne dair kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı bakiye iş bedelinin ödenmediğini ve .. sayılı dosyasında borca itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptâline takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiş, davalı ayıplı ifa bulunduğunu, ayıplı malların değiştirileceğinin bildirilmesine rağmen değiştirilmediğini belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece davalının ayıp ihbarında bulunduğunu ispatlayamadığı da belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından ve katılma yoluyla da davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TBK"nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen ve konusu emprime baskı işi olan eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK"nın 67. maddesine göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
Mahkemece dava kabul edilmiş ve tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm kısmında icra inkâr tazminatı isteminin reddine karar verilmiş ise de, kararın gerekçe kısmında alacağın likit olması nedeniyle davacı lehine ayrıca icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiği belirtilmiş olduğundan hüküm ile gerekçe arasında çelişki meydana gelmiştir.
Adil yargılanma hakkı Anayasa"mızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesi"nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasanın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK"da da yer verilmiştir. HMK"nın 297. maddesine göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK"nın 298/2. maddesinde ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.
HGK"nın 24.02.2010 Tarihli 2010/1-86 Esas, ve 2010-108 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; "yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.”
Kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemez. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası ve kısa karar arasında çelişki yaratılması; yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.
Somut olayda mahkemenin gerekçeli kararında icra inkâr tazminatı yönünden gerekçe ve hüküm kısmında çelişki yaratılmış olduğundan yasal gerekçeyi taşıyan hüküm kurulduğundan söz edilemez. Yerel mahkemece yapılması gereken iş, kararın gerekçesi ile hüküm kısmı arasındaki çelişkiyi ortadan kaldıracak şekilde yeniden karar vermektir. Bu nedenle işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin salt bu usulü eksikliğe dayalı olarak hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre bu aşamada tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 16.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.