14. Hukuk Dairesi 2019/1416 E. , 2019/7336 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.06.2014 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.07.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanunu"nun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Asıl davada davacı vekili, maliki bulunduğu 74 ada 63 ve 64 parsel sayılı taşınmazlarının yolu olmadığını, yola ulaşabilmek amacı ile davalılara ait 8, 9, 10, 11, 12, 13, ve 14 parsel sayılı taşınmazlardan geçit hakkı kurulmasını talep ve dava etmiştir.
Asıl davada bir kısım davalılar vekili, mahallinde bilirkişi ve keşif incelemesi yapılarak başka alternatif geçit yollarının değerlendirilmesini, yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Birleştirilen davada davacı vekili; maliki bulunduğu 74 ada 63 ve 64 parsel sayılı taşınmazlarının yolu olmadığını, yola ulaşabilmek amacı ile davalıya ait 7 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı kurulmasını talep ve dava etmiştir.
Birleştirilen davada davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın ve birleşen davanın kabulü ile, 74 ada 64 parsel sayılı taşınmaz lehine ve 74 ada 63 parsel sayılı taşınmazın leh ve aleyhine olmak üzere fen ve kadastro teknisyeni ... "nun hazırlamış olduğu 21.05.2015 havale tarihli bilirkişi raporu ve krokisinde kırmızı boya ile gösterdiği şekilde, 74 ada 63, 14, 13, 12, 11, 10, 9, 8, 7 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine geçit hakkı tesisi ile tapu kütüğüne kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Yukarıda açıklanan ilkelere gereğince somut olayda; davacı vekili 74 ada 63 ve 64 parsel sayılı taşınmazları lehine davalılara ait 8, 9, 10, 11, 12, 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazlardan geçit hakkı kurulmasını talep etmiş, davacıya ait 74 ada 63 ve 64 parsel sayılı taşınmazlar lehine raporda belirlenen 1. güzergahtan geçit hakkı kurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Mahkemece, ziraat mühendisi, kadastro teknisyeni ve mülk bilirkişisi ile birlikte yapılan keşif sonucu alınan 21.05.2015 tarihli bilirkişi raporunda, 2 güzergah belirlendiği görülmektedir. Bu güzergahlardan 1."sinin krokide kırmızı renkle boyalı ve tescilli kadastro yolundan başlayan 74 ada 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14 ve 63 no"lu parsellerden geçerek 64 no"lu parsele ulaşan 3 metre eninde toplam 902,78 m2 alanında olduğu, 2."sinin krokide yeşil renkle boyalı ve tescilli kadastro yolundan başlayan 74 ada 68, 67, 65 ve 64 no"lu parsellerden geçerek 63"nolu parsele ulaşan 3 metre eninde toplam 418,83 m2 alanında olduğu görülmektedir. Ayrıca 2 no"lu güzergahta arazinin engebeli ve kot farkının yüksek olması nedeniyle yol yapım zorluğu ve maliyetin yüksek olacağını düşündüklerini, ancak bilirkişi heyetinde inşaat mühendisi bulunmadığından maliyetinin hesaplanamadığını belirttikleri görülmektedir.
Bilirkişi raporlarında krokide 2. güzergah olarak gösterilen ve daha kısa olan yerin kot farkından dolayı masraflı olacağı belirtilmiş ise de, davanın kabulüne karar verilen güzergahtan geçirilen geçit alanı miktarının 902,78 m2 olduğu görülmekle, fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi nazara alınarak inşaat bilirkişisi ile birlikte yeniden inceleme yapılıp hüküm kurulması gerektiğinden, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.